Kültür

Dünden Bugüne Türk Kültüründe Hayat Ağacı!

NationalTurk yorumcusu Metin Yılmaz'ın bu haftaki "Dünden Bugüne Türk Kültüründe Hayat Ağacı!" başlıklı yazısı;

WTS ile Ayın Fırsatları

Türklerin GökTanrı inancından beri var olan ve Selçuklu Türkiye’sinde medreseler ve camiler başta olmak üzere kamu binalarında, türbelerinde ve eşyalarda sıkça kullanılan Hayat Ağacı esasında Türklerden başka pek çok kadim medeniyetler tarafından da kullanılmıştır.

Hayat Ağacı’nın pek çok anlamı vardır ama en önemlisi, üç kozmik alemin yer altı, yeryüzü, gökyüzü bir başka ifadeyle cehennem, araf ve cennet arasındaki bağın sembolüdür.

Erzurum Çifte Minareli Medresede bulunan Hayat Ağacı.
Erzurum Çifte Minareli Medresede bulunan Hayat Ağacı.

Türkler İslamlaştıkdan sonra Hayat Ağacına Tuba veya Sidre ağacı olarak da adlandırırlar ve İslami bakımdan Tuba Ağacı’nın meyvelerine cennet ahalisi ulaşsın diye dallarının ters olduğuna inanılır.

Hayat ağacı sağa sola dönük toplam 8 dalı ile Cennetin 8 kapısını da temsil eder ve Türklerin İslam öncesi inançlarında da uhrevî cennet hayatı vardır.

Hayat Ağacı adı üstünde yaşamı ve yaşamda bir insanın en çok ihtiyaç duyduğu güzelliği, iyiliği, huzuru, her türlü nimeti, ebedi hayatı sembolize eder ve her bir dalı Türk halkının yeniden doğuşunu, büyümesini ve gelişmesini de sembolize eder.

Hayat Ağacı bazen Erzurum Çifte Minare ve Yakutiye medreselerinde olduğu gibi palmiye ağacı olarak ta betimlenir ve dirilişin sembolüdür, Selçuklu sanatında Hayat Ağaçları ile sıkça görülen ejderha biçimli aslanlar, Çin kültüründen alan Uygur Türklerinden miras kalmıştır ve hem bu dünyada hem de ahiret aleminde ölümsüzlüğün sembolleridir.

Erzurum Yakutiye Medresesi'nin Hayat Ağacı.
Erzurum Yakutiye Medresesi’nin Hayat Ağacı.

Hayat Ağacı’nın dallarında betimlenen güvercinler, kumrular ve bülbüller barış ve sevginin, nezaket anlayışının sembolleridir ve ayrıca Türkler için iki dünya arasında iletişim kurmak için ruhani habercilerdir.

Hayat Ağacı’nın dallarındaki nar gibi meyveler Cennetin sembolü, yapılan iyilik, cennetin güzelliği, cennete giden insanlar gibi birden fazla anlama sahiptir.

Erzurum Yakutiye Medresesi’ndeki Hayat Ağacı’nda çift başlı Selçuklu Kartalı (bir başı kırık) ile birlikte betimlenen leoparlar ilk olarak Altay Dağları ve diğer kadim Türk yurtlarında yaşayan Türklerin sanat ve inançlarında görülmüşlerdir, daha sonra Türkler inançlarını ve kültürlerini Anadolu’ya getirmişlerdir.

Konya Beyşehir Eşrefoğlu Camii Hayat Ağacı.
Konya Beyşehir Eşrefoğlu Camii Hayat Ağacı.

Türklerin mezarlıklarina diktiği, cami dekorasyonunda kullandığı Servi Ağacı’da Hayat Ağacı inanışının yaşayan bir örneğidir.

Mezar taşlarına kazınan, nar, elma gibi meyveli ağaçlar ve üzüm asması yine aynı şekilde Hayat Ağacı ile ilişkilidir.

Hayat Ağacı özellikle Anadolu’da 13. Yüzyılda inşa edilen medrese ve cami gibi yapılarda sıkça kullanılmışlardır.

Hayat Ağacı, Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı.
Hayat Ağacı, Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı.

Bu yazıda kullandığım 17. Yüzyılda başlayıp 18. Yüzyılda biten Doğubayazıt İshak Paşa Sarayında bulunan Hayat Ağacı veya Tuba Ağacı hariç diğerleri Selçuklu Dönemine aittir, Yakutiye Medresesi Hayat Ağacı 14. Yüzyılın başına aitken diğerleri 13. Yüzyılın ikinci yarısına aittir.

Metin Yılmaz – NationalTurk

Yunanistan Golden

NationalTurk

NationalTurk gazetesi, yazarları ve yorumcuları en doğru ve tarafsız olarak gündeme dair en önemli haberleri size ulaştırır. NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

Maldivler Turu
Başa dön tuşu