Guernica, Pablo Picasso tarafından 1937’de yapıldı. İspanya’daki iç savaş esnasında Nazilere ait bombardıman uçaklarının 26 Nisan 1937 tarihinde Guernica şehrini bombalamaları neticesinde 1600 kişinin ölümüyle sonuçlanan trajediyi anlatmaktadır. 7,76 metre eninde ve 3,49 metre yüksekliğindeki tablo, trajedilerinin ve savaşın bireyler üzerindeki acı verici etkilerinin bir özetidir. Tablo zaman içinde, savaşın yarattığı trajedilerin anımsatıcısı, savaş karşıtı ve barış yanlısı düşüncelerinin bir anıtıdır.
Benzer bir içeriğe sahip olan Aylan bebeğin sahile vuran cansız bedeninin fotoğrafı da; emperyal yapıların yarattığı sömürü mekanizmasının sosyal ve siyasal içeriğinin izahıdır. Yapılan bir tablo ile çekilen bir resmin anlattıklarını-yüzlerce sayfalık bir kitabın içinde kullanılacak binlerce kelime ve cümlelerden daha etkili ve daha derin anlatmak mümkün değildir. Görsel izah, her insanın bakış açısına ve donanımına göre yorumlansa da bir sembol değerine sahiptir.
Buradan konuyu futbola getirmeye çalışacağım. Önceden söylüyorum ki alakasız bir durum olmadığını bilerek yazıyı okumanızı rica edeceğim. Türkiye’de oynanan futbolun teknik ve taktik sorunları ile, siyaset tarafından araçsallaştırılmış siyasi ve ekonomik kurgusunun yapısal sorunlarını anlatmak için-ister yazılı metin olarak isterse yorum olarak anlatmaya çalışsak ne zaman yeter ne de kelimeler ve cümleler yeter. Ama iki tane simge bize her şeyi çok net izah etti.
Birincisi; Trabzonspor U19 takımın Barcelona ile oynadığı Avrupa Elit Gençler Ligindeki final maçı, ikincisi; Galatasaray Mali Genel Kurulunda konuşma yapan Mehmet Orkun Çiğdem’in kürsünün arkasındaki duruşu. Her ikisi de görsel anlamda birer eserdir. Türkiye’deki futbol kurgusunun temelinde; hiçbir şekilde oluşturulamayan ‘ekol’ tanımını ancak ve ancak alt yapılarda kurulacak üretim mekanizması ve temel teknik tanımları üzerinde oluşturulacak-psikolojik ve kültürel kodlarla belirlenecek olan beceri kurgusu üzerinden yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Trabzonspor U19 takımı-bu anlamda kendi koşulları içinde doğru bir süreç izleyerek buna bir şekilde sahip olmuştur.
Ama… Türkiye’deki koşullar ve üst yapıdaki kurgu bu anlamda bir yol haritasına izin vermemektedir. Ekonomik anlamda-ticaret kurgusu üzerinden ve menajerler ile birlikte yapılan işlemler, adeta kulüplerin içinden dışarıya servet transferi yapılmasına neden olmaktadır. Hiçbir şekilde bir istikrara ve sürdürülebilir başarı için bir organizasyona ve buna bağlı olarak yapılandırılması gereken bir organizmaya izin verilmemektedir. Yabancı kontenjanları fazlalığı, hiçbir şekilde gerçek karşılığı olmayan transfer paraları da artık kanıksanmış birer uygulanmadan ibaret hale gelmiştir.
İşte Trabzonspor’un A-takımı ve işte Barcelona’nın A-takımı… Barcelona’nın 27 kişilik A-takım kadrosunda 15 alt yapı oyuncusu oynarken, Trabzonspor’un 27 kişilik A-takım kadrosunda sadece 6 isim alt yapıdan gelmektedir. Barcelona alt yapısına 36 milyon avro ayırırken, Trabzonspor sadece 2 milyon avro ayırmaktadır.
Barcelona kendi üretim mekanizması ağırlıklı olmak üzere yapmış olduğu transferlerle takım değeri 1 milyar avro sevisindeyken, Trabzonspor tamamen transfere dayalı ve abartılı şekilde 93 milyon avrodur. Trabzonspor’un en değerli oyuncuları, 15 milyon avro ile Banza ve 10 milyon avro ile Mendy’ken, Barselona’nın en değerli oyuncuları,120 milyon avro ile Pedri ve 180 milyon avro ile Yamal’dır. Dikkat ederseniz ikisi de alt yapı oyuncusudur. Yani, Eyüp Saka ile U19 takım oyuncularının gelecek ile ilgili bir planlarının olması çok zor görünmektedir.
Ve Mehmet Orkun Çiğdem… Hayri Kozak gibi gerçek bir Galatasaraylının, Galatasaray’ın çıkarları için verdiği mücadeleyi engelleyerek, onu mahkemeye ve disipline veren yönetimin aldığı tavrın siyasi bir dayanağı olduğundan-o kürsüye çıkıp konuşma yapan Mehmet Orkun’un söylediklerinin haklı olarak siyasi dayanağının olması yanında-bir insan olarak, bir Galatasaraylı olarak yönetime ve Başkana ders niteliğindeki izahı bir ‘tirat’ niteliğindedir.
AİHM karalarına rağmen-TFF Başkanı atanarak geldi, MHK Başkanı atanarak geldi, Tahkim Kurulu Başkanı atanarak geldi, Çözümsüzlük Kurulu Başkanı atanarak geldi ve hepsi Ankara’dan atandılar…Florya projesi ve Riva Projesi ortada durmaktayken Dursun Özbek rica üzerine geldi!.. Anayasal hakları olmasına rağmen-tutuklanan gençlerin uğradı haksızlıklara karşı ses çıkartmayan bir sivil toplum kuruluşu olan Galatasaray kulübünün yönetimine bulunduğu serzeniş; Anayasaya rağmen haklarının elinden alınması sonucuna sesiz kalınması ile bir gün kulübün ve koltuklarının ellerinden gidebileceği üzerinden gerçek kaygıyı ortaya koymaktaydı.
Mehmet Orkun konuşurken kendi yasal hakkını kullandı. Kimse ona bir paye vermedi. Ve kimsenin uyarısına veya desteğine de ihtiyacı yoktu. Bu bir duruşun tasviriydi. İki tane resim bize çok şey anlattı… Biz derken; Ülke ile ve yasalar ile derdi olmayıp, demokratik-laik sosyal bir devletin varlığına sahip olmanın verdiği öz güven üzerinden ortaya koyulan bir tavrı olanlardan bahsediyorum.
Müslüm Gülhan – NationalTurk