Altınordu Kulübü ve Tabelaya Takılan Mükemmeliyet

Sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan Dr. Ersin Afacan’ın Altınordu Kulübü ve Başkanı Mehmet Özkan ile ilgili "Tabelaya Takılan Mükemmeliyet" başlıklı yazısı;

Altınordu Kulübü ve Tabelaya Takılan Mükemmeliyet30 yıldır sporun ve futbolun içinde olup 26 yıldır felsefe, psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji ve eğitim bilimlerini içeren davranış bilimleri ile 19 yıldır spor felsefesi, spor psikolojisi ve spor sosyolojisi bilimlerini içeren sporda psikososyal alanlarda öğrenen, okuyan, öğreten ve okutan bir bilim insanıyım.

Bu nedenle spor insanlarımızı bu alanlarla ilgili aydınlatmayı ve bilgilendirmeyi bir vatandaşlık görevi olarak benimsediğim için hem sosyal medyada, hem köşe yazılarımda, hem de bilimsel makale ve kitaplarımda spor kültürümüzdeki çeşitli konuları çözümlemeye çalışıyorum.

Altınordu Gerçeği

Konu Altınordu ve altyapı olunca futbolla ilgili çoğu insanın ilgisini çekiyor. Çünkü insanların geneli, Altınordu Kulübünün altyapı çalışmalarını ideal yani olması gereken gibi görüyor ve bu bakış açısı onlarda hayranlığa sebep oluyor.

Bu hayranlığın ve sorgusuz sualsiz takdir etmenin Altınordu Kulübündeki yansıması da kendini beğenmişlik ve diğerlerini hor görmek olarak ortaya çıkıyor.

Yani bir çeşit sportif kibir bu kulübümüzü ve çalışanlarını sarmaya başlamış durumdadır. Bu durumun son bariz örneği Altınordu altyapı tesislerine asılan bir tabela olmuştur. Aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü üzere tabelada Mükemmelliyet Merkezi yazıyor.

Altınordu Kulübü ve Tabelaya Takılan Mükemmeliyet

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki mükemmeliyet tesislerin içine girmeden önce tabelada bozulmuş. Şaka bir yana, işin vahim kısmı Altınordu’da Mehmet Özkan’ın çalıştırdığı o kadar insan arasında, bir çıkıp “Başkan, eğitimde ve sporda mükemmellik yok.

Böyle bir tabela asmayalım” demiyor veya diyecek bilgisi yok. Her iki seçenek de altyapı konusunda çok iddialı olan Altınordu adına büyük bir pedagojik hata ve eksikliktir.

Bari tabeladaki yazıyı doğru şekilde yazdırsalarmış yani mükemmeliyet değil MÜKEMMELİYET. Mükemmeliyet, TDK’ya göre eksiksiz ve kusursuz demektir.

Bir hata oyunu olan futbolda kusursuzluğu aramak ne kadar gerçekçi bir yaklaşımdır?

Tabelayı yazarken kusur işleyen bir kulüp, sporcu yetiştirirken mi kusursuz olacak ve kendisini mükemmeliyetin merkezi olarak görecek? Yazı değişir ama içerideki eğitim zihniyeti değişir mi?

Beni pek ilgilendirmez ama şunu bilin ki futbol kültürümüzde çarpıklık çok fazla sayıda yaşanmaktadır.

Tabeladaki slogan Altınordu Kulübü’nün yansımasıdır

Tabeladaki slogan Altınordu Kulübü’nün yetiştiricilik zihniyetinin dışa yansımalarından biridir. Öncelikli olarak oradaki çocuk ve gençlerin bilişsel gelişimi için de zararlıdır.

Çünkü çocuk ve gençlerin eğitimi genelde telkine dayalıdır ve telkin de sözlü olmanın yanında yazılı da olabilmektedir. Her gün o yazıyı gören sporcular kendilerini mükemmel bir tesiste olduklarına inandıracak ve bu yanlış zandan beslenen düşünce yapısı ile diğer kulüpleri hor görmenin yanında kendilerini de onlardan üstün görmeye başlayacaklardır.

Hâlbuki genel anlamda eğitim, o ülkenin bilimsel seviyesi ve sanayileşmesi ile doğrudan etkili iken özel anlamda spor eğitimi o ülkenin spor kültürünün bilimsel ve felsefi seviyesi ile doğrudan etkilidir.

Yani Altınordu Kulübü istese bile ülkemizin genel eğitim şartları ve spor kültürümüzün özel şartlarından dolayı futbolcu yetiştirmede mükemmeliyet merkezi olamaz.

Zaten bir yetiştirici kulüpte mükemmeliyet değil değişim ve gelişimden bahsedilmelidir. Yani iyi olmaya çalışan bir EĞİTİM MERKEZİ olabilir.

Ayrıca kulübün altyapı antrenörlerinden altyapı yaş kategorilerinde Türkiye’nin en iyisi olduklarını ve hatta Avrupa’nın bile en iyi olduklarını iddia eden cümleler duyarsanız da şaşırmayın.

Filozof Friedrich Nietzsche’nin bir sözünü hatırlatmak istiyorum. “İlerlemek mi istiyorsun? Kendi önünden çekil o zaman…”. Bu söz, iyi niyet ile alt yapı için farklı şeyler yapmak isteyen ama istedikçe büyük hatalar yapan Altınordu Kulübünü ve Başkanı Mehmet Özkan’ı tarif ediyor.

Bu hafta oynanan Altınordu-İstanbulspor maçında gördüğüm bir sahne ile bu yazımı desteklemek istiyorum. Altınordu’nun altyapısından A Takıma çıkmış olan 19 yaşındaki Yusuf Can Esendemir, takımı 1-0 önde iken 75 dakikada sakatlandığı için 10 metre yürüyüp dışarı çıkacağı sırada arkadaşları yere yatmasını istedi.

Böylece rakibin baskısını kırmak istediler. Çünkü maçın büyük çoğunluğunda Altınordu mahkûm oynuyor ve attığı tek golün üstüne yatmaya çalışıyordu.

Yusuf Can ise elit bir futbolcu adayı olarak davranmadı ve yere yatıp sedye isteyip zaman geçirdi. Maçın bitmesine daha 15 dakika var iken zaman çalmayı düşünen 19 yaşındaki futbolcu ve arkadaşlarının yanı sıra maçın ardından Hüseyin Eroğlu’nun “Bizim için kazanmak önemliydi” demesi Mükemmeliyet Merkezi iddiası ile uyuşuyor mu?

Yunan Atasözü derki; Kimseye körü körüne güvenme

Dolayısıyla özelde Altınordu’nun Başkanı Mehmet Özkan, genelde bütün kulüp başkan ve yöneticilerine önce şu Eski Yunan Atasözü’nü sunmak istiyorum; “Öğüdü irfan sahibinden al. Kimseye körü körüne güvenme!”.

Daha sonra da Amerikalı Yazar Ursula Kroeber Le Guin (1929-2018)’in şu sözünü çalışma duvarlarına asmalarını öneriyorum: “Dürüst bir insandan kötü bir haber almayı, bir dalkavuktan duyacağım yalanlara her zaman tercih ederim.”.

Çünkü futbol ve spor kültürümüzün en önemli eksiklerinden biri, sporda psikososyal alanlarda irfan sahibi insan sayısının az olması iken diğeri, dalkavukluk yapmayan dürüst insan sayısının az olmasıdır.

Mehmet Özkan ve diğer başkanlar, sporun psikososyal alanları ile ilgili olarak kimlerden öğüt alıyor bilmiyorum veya belki de kimseden öğüt almayıp keyfe keder kararlar alıyorlar.

Sonuç ortada, kendilerini mükemmel zannediyorlar ve daha ileriye gidip kendilerini mükemmeliyetin merkezi olarak görüyorlar. Ne kadar acı ve düşündürücü değil mi?

Ayrıca, dalkavukluk yapmayıp dürüstçe eksikleri ve hataları yazan, söyleyen ve ileten kişileri de kibar bir tutum sergileyip hatalarını gösterdikleri için teşekkür etmeleri gerekiyor.

Velhasıl, Altınordu’ya veya diğer bir kulübe özenmeyin, onlara hayranlıkla bakmayın. Çünkü daha tesisin girişinde böyle vahim hatalar yapılıyorsa, içeride neler yaşanıyor?

O nedenle başkan, yönetici ve antrenör olarak kendi altyapı eğitim modelinizi planlayıp uygulamaya çalışın ve mutlaka sporda psikososyal alanlarda çalışan bir mental antrenörden de mental destek alın…

MENTAL DESTEK ŞART

Ersin Afacan / NationalTurk

Exit mobile version