Başlarken, başta ülkemiz olmak üzere, bütün insanlığın yeni yılını, en içtenlikli duygularımla, kutluyorum…
Umarız yeni yıl, bütün insanlık açısından, barış, iyilik, güzellik ve yepyeni umutlarla dolu, yepyeni bir yılın, başlangıcı olur…
Bu arada, geçim telaşından ötürü, kaçakçılığa kadar düşmüş, güneydoğumuzda, geçen gün ki hava saldırısında, hayatını kaybetmiş bütün vatandaşlarımıza, Allah’tan rahmet diliyorum. Ve yine, bütün hepsinin, yakın Aile dost ve çevresine de, canı gönülden, başsağlığı diliyorum…
Umulur ki, bu vahim hatanın, bütün sorumluları, bir an önce tespit edilir ve Sayın Bakanlarımızdan birinin de dediği gibi, ülkemiz hukukuna göre, gerekli cezai yaptırıma çarptırılır…
Yaşanmış olan bu olumsuz vaka ile ilgili olarak, genel kanaatimiz ve ülkemize yakışanın, ta ilk gün, gerek, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve gerekse de, Sayın Başbakanımızın tüm kurmaylarıyla vb. orada olması gerektiği yönündedir…
Ülkemiz gündeminde, son zamanlarda oldukça yer etmiş olan, sporda şikeyle ilgili olarak ta, umarım bir an önce, sonuca varılır.
Bu konuyla ilgili olarak umulur ki, bu sporda şike iddiaları vesilesiyle, ülkemizde ki tüm spor dalları ile ilgili, geniş ve en azından muasır medeniyet düzeyinde, gerekli ve yeterli güncellemeler, bir an önce, hakkıyla oluşturulup, yapılabilsin…
Bu arada önceki yazılarımızda da, bu konuya ilişkin olarak, acaba güç dengelerindeki bir değişim olabilir mi gibi şüpheci yaklaşımımızdan yola çıkarak, umarız gerek bu konuyla alakalı ve gerekse de diğer tüm konularla ilişkili olarak, gerek tutukluluk sürelerine ve gerekse de adil yargılamaya ilişkin, umarım, vicdanları rahatlatan sonuçlar çıkar…
Ülkemiz gündemine, bu kez de, Fransız Parlamentosunun kabulüyle oturmuş olan, sözde Ermeni tasarısıyla ilgili olarak ta; umarız ülkemiz, bu ve bu gibi konularda, daha tedbirli ve daha ciddiyetli, daha yerindelikli ve daha da iyi zamanlamalarla, daha ideal çözümler geliştirir…
Bu ve bunun gibi konularla ilişkili olarak, gerçekten büyük ülkelerin, geçmişleriyle ilgili, veremeyecekleri hiçbir hesaplarının, olamayacağı kanaatindeyiz…
Bu ve bu gibi konularda, büyüklük, varsa geçmişlerimizde eksiklikler, noksanlıklar ve hatalar vb. tüm bunlar, büyük bir açık yüreklilikle araştırılmalı, tespit edilmeli ve açık yüreklilikle, ortaya konmalıdır…
Tüm bu veriler ışığında, eğer gerçekten gerekiyorsa, özür dilenmeli, gerekmiyorsa da,
Olumlu yöndeki tüm sonuçlar, bütün dünyaya, büyük bir açık yüreklilikle ilan edilmelidir…
Yani başka bir deyişle, bu ve bu gibi konularda, başkalarının geçmişimizi, gerek ülkemiz ve gerekse de dünya gündemine taşımasını beklemeden, kendi uzmanlarımız ve tüm dünya ülkelerinden gelecek, konu hakkındaki uzmanlarla, gerekli adımlar, bir defa da atılabilir…
Bu arada günümüzde, hala, büyük bir heyecanla, tartışılmaya devam edilen, gerek Kürt kökenli vatandaşlarımızın ve gerekse de, Alevi İslam inancına sahip vatandaşlarımızla ilgili, tüm problemler ve çözümlerinin de, yukarıdaki gibi, kangreni de geçmeden, kendi iç dinamiklerimizle, yerinde ve zamanında, ivediyle, çözüme ulaştırılması gereğini işaret etmek, bizce oldukça önemlidir…
Yine ülkemiz gündeminden, bir türlü inmeyen, Cumhurbaşkanlığı süresi ile ilgili tartışmaya da, gelecek olursak; önceki yazılarımda da belirttiğim üzere, doğru ve şık duran, güncel gerekli etik süre her ne ise ( 5 yıl ), ona riayet edilmesidir.
Zira öbür türlü, her şeye gücüm yeter, her konuda her istediğimi yaparım mandal itesi, ülkemize yakışmaz…
Gel gelelim, dış siyasetimize, Bizce bölgesel ve küresel güç niyetli bir aktör oluş ve duruşumuz, gayet olumludur…
Lakin bir anda, hesapsızca ve pekte tartılamadan, ortaya konan adımlar, maalesef yine bize, eski raylara bir anda oturtulan, o eski ve üzücü tren kazasını anımsatmaktadır…
Mesela, Akdeniz deki sondaj kriziyle ilgili olarak, gönül isterdi ki, ilk keşif ve hamleleri yapan taraf, KKTC ve ülkemiz olsun, ama neredeee…
Yani, ne bölgesel ve nede küresel forsumuza yakışmayan, sürükleneni oynadık hep ve gerek Rumlar ve gerekse de İsrail ortak platformu, baştan sona, hep kendi borusunu öttürmüştür…
Biz ise, sadece durumu kurtarmaya devam etmişiz…
Bu arada, ta ilk baştan, İsrail’e takınılan tavrın, ulusal çıkarlarımıza uygun olup olmadığı, hala her yönüyle, büyük bir tartışma konusudur…
Yine yaşanan Arap Baharıyla ilgili olarak ta, tabi ki, ülke olarak birincil düzeyde rol almamız, oldukça olumludur…
Lakin olay ve kararlara, gerçekten yön verici noktada olmalıydık. Aksi, başkalarının çizdiği yönde, sadece söyleneni uygulayan noktasına bizi itmiş olmaz mı?
Sonra, Arap coğrafyasın da, yıldızı bir anda parlayan ülkemiz, yaşanan Arap baharıyla, acaba neden bir anda, bütün popülaritesini, kaybetmiştir?…
Kısacası, yeni formatımızla, tüm komşularımızla ilişkilerimizde, daha sağlam, daha güvenilir ve daha kararlı dostluklar, kurmaya ve devam ettirmeye, çabalamalıyız…
Yine kısaca, dış siyasette de, daha makul ve daha gerçekçi bir çizgi oluşturmamız, kaçınılmazdır…
Sanırım, Küresel Ekonomik krize de, değinmeden olmayacak…
Küresel Ekonomik Kriz, sinsi bir hastalık gibi, bütün dünya ve ülkemizi, hala tehdit etmeye, katlanarak devam etmektedir…
Özellikle bu konuda, ülkemiz yönetiminin, başarı hakkını, teslim etmek gerek. Ülkemiz bu konuda, hiçte fena olmayan, orta halli bir çizgidedir…
Umarız ülkemiz de, tüm dünya ile entegre, 2012 de de, bu sinsi hastalığa karşı, oldukça temkinli olur…
Yalnız tüm yükü, vergiler, zamlar vb gibi yollardan, sadece vatandaşa da, yüklememek gerekmektedir…
Son olarak, ülkemiz de yapılmasına karar verilen, yeni Anayasa ile ilgili olarak ta; Umarız ülkemiz, hemen her başlıkta, en azından, en illeri ülkelerin, anayasalarını kendine örnek olarak alır…
Umarız, hepsinden daha iyisini, muasır medeniyet düzeyinin de daha ilerlisini, kendine ve yeni Anayasaya, amaç edinir…
Bitirirken; umarız oldukça başarılı tek parti iktidarı, ülkemizi, gerek bölgesinde ve gerekse de küresel dünya da, hak ettiği yere taşır…
Hadi Hayırlısı…
Sinan Adıgüzel
