Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün çift başlılık sözleri ile ilgili, devletin zirvesinde herhangi bir krizin olmadığını, sadece basının tartışması olduğunu iddia etti.

Ankara Atatürk Kültür Merkezi (AKM)’deki 2. Niğde Günleri programına katılan Başbakan Yardımcısı Bozdağ, çıkışta gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün çift başlılık sözlerini hatırlatarak, devletin zirvesinde kriz olup olmadığını sordu. Bozdağ, devletin zirvesinde herhangi bir kriz olmadığını belirterek, sadece basının tartışması olduğunu vurguladı.

“MESCİD-İ NEBEVİ’NİN YIKILMASI SÖZ KONUSU DEĞİL”

Mescid-i Nebevi’nin de Osmanlı revakları gibi yıkılma durumunun olup olmadığıyla ilgili Bozdağ, “Mescid-i Nebevi’nin yıkılarak yerine yeni bir mescidin yapılmasıyla ilgili haberler doğru bir haber değil. Bu tamamıyla çarpıtma bir haberdir. Bu konuyla ilgili Suudi Arabistan’da bir çalışma var, bu çalışma da Mescid-i Nebevi’nin yıkılması çalışması değil, Mescid-i Nebevi’nin etrafındaki binaların yıkılarak etrafının genişletilmesi çalışmasıdır. Tamamıyla çarpıtma bir haberdir. Şu anda proje de açık bir şekilde kamuoyunun önündedir. Projede neler yapılacağı açıkça gösteriliyor. Yıkılması söz konusu değildir, böyle bir çalışma yoktur.” diye konuştu.

“CHP, ERGENEKONCU MARJİNAL GRUPLARIN PEŞİNE TAKILDI”

CHP’nin 29 Ekim yürüyüşünde çıkan olaylar sonrası yaptığı açıklamalarda ‘yürüyüşte Ergenekocular’da vardı’ sözlerinin hatırlatılması üzerine ise Bozdağ, şu ifadeleri kullandı: “Benim orada söylediğim şey çok açıktı. O gün ki yürüyüşe baktığınız zaman bir takım marjinal grupların organize ettiğini biliyoruz. Yani Ergenekoncu, ulusalcı marjinal gruplar olduğunu biliyoruz. Onun için CHP de bu marjinal grupların peşine takıldı. Bizim söylediğimiz odur. CHP, marjinal grupların peşine gitti. Yani öyle bir alternatif kutlamayı seçti. Ben onu ifade ettim, söylediğimde bir yanlışlık yok, söylediğim şey gayet doğru ve açık.”

“FEZLEKE MECLİS’E GELDİKTEN SONRA DEĞERLENDİRECEĞİZ”

Van Cumhuriyet Savcısı’nın 10 BDP’li milletvekil için hazırladığı fezlekeye ilişkin olarak Bozdağ, bu konularda soruşturma yetkisi Cumhuriyet Savcılarının yetkisinde olduğunu hatırlatarak, “Onlar milletvekillerinin dokunulmazlığı olduğu için soruşturma için fezlekeyi Adalet Bakanlığı’na, Bakanlık da Başbakanlığa, Başbakanlık da Meclis’e gönderir. Süreç bu şekilde devam eder. Meclis bu noktada bir karar verir ve bu karara göre hareket edilir. Daha Meclis’e gelmedi, geldikten sonra süreç değerlendirilecektir.” ifadelerini kullandı.

“HAKKARİ’DE ÇOCUĞUNU OKUTAN BİR TANE BDP’Lİ OLDUĞUNU ZANNETMİYORUM”

Cezaevlerindeki açlık grevlerini de değerlendiren Bozdağ, şöyle konuştu: “Terör örgütü içeride bazı talimatlar verdi. Yani terör örgütünün siyasi uzantısı siyasi parti ölmeyi emrediyor. Onların yaptığı şovdur. Cezaevlerinin olumsuzluğundan kaynaklı, yönetimin yanlışlığından kaynaklı, cezaevinde yatan hükümlülerden kaynaklı bir sıkıntı değildir. Terör örgütü ve siyasi uzantısının organize ettiği bir hadisedir. Bir yandan bakıyorsunuz BDP’liler, teröristler vatandaşların çocuklarını okullara göndermemesi için baskı yapıyorlar, öte yandan da kendi çocuklarını özel okullarda okutuyorlar. Yani Hakkari’de çocuğunu okutan bir BDP’li olduğunu zannetmiyorum. İçlerinde Hakkari milletvekili olan da var, onların içerisinde hangisinin çocuğu Hakkari’de okuyor, doğrusu merak ediyorum. Kendi çocuklarını özel okullarda okutuyorlar ama bölgedeki kardeşlerimizin çocukları okuması diye okulları yakıyorlar, tehdit etmeye devam ediyorlar. Çünkü insanlar cahil kalacak ki insanları dağa göndermekte meşakkat çekmesinler. O yüzden terör örgütünün çirkin yüzünü bir kez daha görüyoruz. Terör örgütünün siyasi uzantısının çirkin yüzünü bir kez daha görüyoruz. Yani bu onların gerçek yüzünün bilinmesine, tanınmasına vesile olmuştur. Öte yandan kendileri Meclis’in lokantalarında, özel lokantalarda, kendi evlerinde, Mardin’de; bölgedeki insanların ölmesi talimatını veriyorlar. Bu yüzden bunu Kürt kardeşlerimizin iyi düşünmesini, bölgedeki insanların bu durumu iyi görmesini, değerlendirmesini arzu ediyorum. Bunların gerçek yüzleri bu. Bunlar kendi saltanatları için, kendi keyifleri için bölgenin insanının okumamasını ve ölmesini istiyorlar. Söyledikleri şey ölüm, biz diyoruz ki okuyun, yaşayın. Bunlar diyor ki ölün öldürün, ölün öldürün diyenler kimseye huzur ve barış getiremez.”