Böyle yargılanmak ister miydiniz? Ve bir çözümleme…

filiz eyuboglu1Haksızlığa uğramış, adilce yargılanmamış, sahte delillerin sahteliği bilirkişi raporlarıyla ispatlandığı halde hala bunların doğruluğu, geçerliliği kabul edilmiş, savunma yapmalarına izin verilmemiş ( bu ne demek? Olur mu böyle şey, hangi yüzyıldayız?) gerçek delilleri getirdikleri halde kaale hiç alınmamış bir dava, dava mıdır? Çağdaş hukuka uygun mudur?

2009 senesinde 2003 senesinde yapılmış gibi üretilmeye çalışılmış ama becerilememiş “delillerle”!!! Bunları herkes biliyor, ama hakimler nasıl bir vicdanla ceza, hem de yirmi yıl hapis verebiliyorlar. Yetmiyor, “babalık ve kocalık” hakları da ellerinden alınıyor. Çocuğuna veli olamaz, karısı isterse onu hemen boşayabilir, gibi…

Bu senaryoları hazırlayan, “çekimini” gerçekleştirenlerin içleri rahat mıdır gece yattıklarında? Rahat zahar… İlginç.

Ben zaten hiçbir şeyi anlayamıyorum.

Ben kimi tıkmak misterim içeri, tüm haklarını elinden alarak: çocuklara gençlere tecavüz edenleri, karılarına işkence eden, öldürenleri… bir de vatan hainleri… Delillere, kanıtlara dayanarak.

Balyoz’a dönelim. Bu şekilde yapılan bir “yargılama” ile içeri tıkılan insan ne yapar? Delirmez de ne yapar?!
Hep, fazla empatik bir insan oldum. Onların haksızlığa isyanını, ruh durumunu belki onlardan fazla hissediyorum ve deliriyorum.

balyoz sahte cd cetin dogan vardiya bizde

Sahte, “komik”, dünyaya rezil olduğumuz cd rezaletleriyle yaşamının son 20 yılını içerde geçirmek.

Hem kuzum bu yaşlı başlı adamlar, çoğu emekli, ellerinde yetki, güç, silah yok, nasıl darbe yapacaklardı???

Bu ve benzeri davalardaki oyunları, amaçları hala ve hala göremeyip “hak ettiler muhakkak ki! “Oh oldu” ruh durumunda ve söyleminde olan insanlar, nasıl var olabilir??? İnsanlık mıdır bu? Sizi bu şekilde yargılasalar o zaman anlar mısınız?

Bu yaklaşımda olan insanları düşündüğümde farklı kategoriler geliyor gözümün önüne:

– Özellikle 1980 döneminde içeri alınıp, işkence görmüş kişiler. Ordudan, askerden nefret ediyorlar. O insanlar bu insanlar değil; onların intikamı bunlardan/başkalarından alınamaz, alınmamalı’yı göremeyecek kadar psikolojileri bozulmuş olanlar.

– akp, pkk, abd’den bir şekilde benim anlayamadığım çıkarları olanlar. Kişilikle alakalı….

– Abuk subuk konuşup gündemde olmayı seven bilgisiz, zır cahil ama kendini süper bir uzman sanan narsisistler. Ve bunlara prim veren medya.

– Bizatihi medyanın kendisi. Birkaç gazete ve kanal dışında. Korkaklıkları ile yandaş olanlar. Korkmayın, yandaş olmayın. Yuh.

– Okumayan, bilgilenmeyen, kötü kaynakların dediklerine inanarak boş boş bu zırvaları sıralayıp, inananlar. Aslında tam da inanmıyorlar. Düşünmüyorlar. Umurları değil.

– HİÇ anlayamadığım bu son grup ki çoğu eğitimli, ama ne kadar gerçek bilgi, kanıt da gösterseniz hala ide fix (sabir fikir) şeklinde kafalarını askerin, ordunun kötülüğüne takmış, deyim yerindeyse ordusuz kaldığımızı, zaten amacın TC’yi ordusuz, askersiz bırakarak zayıflatmak olduğunu, bundan kimlerin çıkarları olduğunu göremeyenler. Dediğim gibi bunlar eğitimli, halleri vakitleri yerinde, buna göre zekaları da yerinde olmalı, mantıkları da.

İnsanın düşünce ve davranışlarını üç unsur oluşturur:

* Akıl fikir düzeyi
* Kişilik yapısı
* Ruh sağlığı

Bunlara karşın, bu gruptaki insanları anlayamıyorum, çözemiyorum ben.

Bazılarınız diyebilir ki canım renkler ve zevkler tartışılmaz (Aslında bence tartışılır). Herkesin fikri farklı olabilir. Doğru. Ama bu öyle bir konu değil. Ülkenin bölünmesi, TC’nin yıkılması, vatanın elden gitmesi gibi konular zevk, renk, ıvır zıvır konulara benzemez. Ne alaka.

Bu konuda zıt fikir bana göre vatanını satmakla, vermekle tamamen birdir. Kabul edilemez. Dünyada var mıdır –en fakir ve açını da düşünün — var mıdır böyle bir ülke insanı?: Toprakları, hakları, özgürlükleri elinden alınacak / alınıyor; ve o insan kabul ediyor… ve diyor ki “E ben demokrasi yanlısıyım” ?!!!

Yeryüzünde en açı, en cahili de dahil hiç bir insan, “en bi ileri demokrasi biziz” uyutmacasıyla veya demokrasi kavramını yanlış anlayarak demokrasisinin, cumhuriyetinin, özgürlüklerinin, toprağının, kurumlarının, suyunun, doğasının elinden alınmasını canı gönülden savunur mu, kabul eder mi? Bunu değil savunmak, kabul etmek bile APTALLIK değil mi?

Konu ülke, vatan, özgürlükler olunca zevk, renk vb konusu gibi “ama benim fikrim farklı”, “herkesin farklı olabilir”, OLMAZ.

Onun için bu son gruptaki insanları anlayamıyorum.

Filiz Eyüboğlu

Exit mobile version