Aslında derbiyi tartışmak için uzun bir süre geçmesine rağmen uzun-uzun konuşulması gereken; bizle ilgili saptamaları gündemde tutmak gerektiği kanısındayım.
Birinciliği Sayın Mustafa Denizli’ye vermek lazım…
Maça başlangıç kadrosundaki kaygıları ile maçı kazanma arzusundaki çelişki; kimsenin gözünde kaçmamıştır.
Daha ikinci dakikada kaygılarının kurbanı olan Denizli, ikinci hamleyi yapmaktan bile korkar durumdaydı…
Eğer maçı kazanma arzusunda olsaydı 15. dakikada Holosko’yu oyuna alırdı: Rakibe ve tribünlere “Ben bu maçı alacağım” mesajını da verirdi…
Zaten 84. dakikada Holosko’yu alması, Denizli’nin sözü “Benim kazanma ile ilgili değil, kaybetmemeyle ilgili beklentilerim var” demeye getirmekteydi.
Gökçek ise…
En büyük zararı kendisine verdi.
Hakem de olması gereken; asgari şartlara sahip olmadığını, derbi de ki yönetimiyle herkese onaylattı.
Hele-hele o son kırmızı kartların izahının olabileceğini sanmıyorum.
Eğer bir sporcuya veya hakeme ‘personel trainer ‘ tutacaksanız; öncelikle yetenek bakımdan alt yapısının kuvvetli olması gerekir.
Bir uygulamayı sırf yapmak için yaparsanız, saatli bomba olarak elinizde patlar ki bu kaçınılmazdır.
Yani, kısaca, bir uygulamanın doğru olabilmesi; içeriğinin doğru ve dolu olmasına bağlıdır. Aksi takdirde; uygulama, uygulama olmaktan çıkar, sadece tribünlere oynanır…
Bilica’nın durumuna gelince:
Avrupa da ki maçları seyrettiğinizde; saha kenarlarında ‘respect’ yazısı tabelalarda sürekli döner.
Sanırım bunun anlamı da ”oyuna saygı” anlamına gelmektedir…
“Eşit koşullarda” mücadele anlamına gelmektedir…
Bilica’nın ‘harfiyat’ hareketi, kural hatasıdır veya değildir tartışmasından çok ahlaki olarak değerlendirilip mutlaka ceza gösterilmeliydi.
Bu ceza… Mutlaka maç cezası olmak zorunda değildir.
Bu ceza… Bir ana okulunda veya ilk öğretim okulunda yarım gün çocuklara ‘fair play’ içeriğini anlatma cezası olabilir ki bu bence en doğru ‘sosyal yardım’ olur.
Çok iyi örnekmiş gibi sürekli Tores’in bir maçta aynısını yaptığını göstermek abesle iştigalden başka bir şey değil.
Eğer Tores’den örnek verilecekse; nasıl Tores olunduğu hakkında bilgi vermek en doğrusu olurdu.
Bizim doğru örneklere ihtiyacımız var…
Zaten “kötü” her an karşımıza çıkabilecek bir potansiyele sahipken!..
Müslüm Gülhan
Yazarın tüm yazılarına gözat »