GündemFutbolHaftanın YorumuManşet

Fatih Terim’in patenti!

Maldivler Kutlu Olsun

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’ın bu haftaki “Fatih Terim’in patenti!” başlıklı yazısı;

Galatasaray-Tuzla kupa maçı sonrası Fatih Terim’in basın toplantısını izlerken duyduklarıma inanamadım. Özel bir muhabirden, Terim’e en azından neden yenildiği konusunda maçın analizini yaptıracak bir soru soracağını beklerken, bir patent alması üzerine soru gelince (!), ortak akıl tarafından hazırlanmış (!) bu soruya Terim’in nasıl cevap vereceğini merak edip bekledim.

Sorunun içinde 1 milyar avro var, Klopp var, pressing var ve Terim’in patent alması (…) ile ilgili teklif var!

Terim, patent teklifli bu pressing ile ilgili nimet soruya teşekkür ederek verdiği cevapta; olayı ‘parselizasyona’ kadar getirdi (ne demekse?).

Tabii durum komik!

Görüntünün altında Galatasaray’ın Tuzla’ya 2-0 yenildiği yazıyor. Muhabir pressing üzerinden patenti ile ilgili soru soruyor, Terim teşekkür edip cevap veriyor ve mağlubiyet güme giderken başka bir tartışma konusu açılıyor ki sanırım ortak akıl bunun farkında da değil.

Terim’in parselizasyon dediği ama pressing olduğu bilinen ve bunun ile ilgi neden patent almıyorsunuz? Sorusu üzerine, bu kurgunun ne olduğu ve ne zaman futbol literatürüne girdiği konusunu merak edince, sevgili Muhsin Ertuğral’ı arayıp rica ettim bu kurgunun geçmişi ne diye?

Muhsin Hoca hem futbolcu olarak hem de antrenör olarak bu kurgunun kullanıldığı ülkelerde ve kullanan antrenörle çalıştığı için, ondan detayları öğrenmek hepimizin hakkı.

Gegenpressing hikâyesi.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

İddia edip sahiplenmek çok kolay, kimse ispat edemiyorsa şayet!

Gegenpressing muhakkak davranış şekli olarak futbol tarihi boyunca var olmuştur. Ancak bir oyun modeli olarak ilk defa dile getirildiği yer İspanya’da 2002’de contrapressing adıyla oldu.

Hatta 2008’de Alman Futbol Federasyonu, teknik direktörler kongresinde Ralf Peter bunu anlatırken Guardiola’nın, Barcelona’da bir oyun modeli olarak kullandığından bahsetti. Kavramın adının da Almanca olarak futbol dünyasına girmesini sağladı.

Ve böylece Gegenpressing tanımı o gün hayatımıza girdi.

Oysa ki bundan çok uzun yıllar önce 70’lerde Ernst Happel’in Feyenord’da, Rinus Michels’in Ajax Amsterdam’da, Johan Cruyff’un Hollanda Milli Takımın’nda, 80’lerde Arrigo Sacchi’nin Milan’da bu metodu kullandıklarını hatta yine bu oyun modeli ile Milan’ın 1987 – 1991 arasında dünyanın en iyi takımı ilan edildiğini görebiliriz.

2000’li yıllarda Guardiola’nın İspanya’daki contapressing’inden sonra da Jurgen Klinsman’ın “topu kaybettiğin anda hemen geri kazanmak” oyun tarzıyla aynı metodu Bayern Münih sonra Almanya Milli takımında uyguladığını görüyoruz.

Diyeceğimiz o ki; gegenpressing yeni bir oyun felsefesi değil. Bu felsefe; topu kaybettiğimiz anda hemen geri kazanmak, geri adım atmadan ileri gitmeye devam etmek üzerine kurulur. Ve dünyanın en büyük takımlarının tarihi bu felsefeyle kazanılmış başarılarla dolu. Sadece, Gegenpressing ifadesi 2008’de bir seminerde futbol dünyasına katılarak popüler hale getirilmiş oldu. Bunun popüler hale getirilmesinde de Jurgen Klopp öncü olduğu için onun yarattığı ile ilgili bir algı oluştu.

Yani; bu felsefeyi sahiplenmeden önce bir kere daha durup düşünmek gerekir.”

Yani…

Şimdi, detayları öğrenince insan üzülmüyor değil.

Klopp, iki kere Şampiyonlar Ligi finali oynamış ve birini kazanmış bir teknik direktördür. Bununla beraber, Bundesliga’da şampiyon olurken, kimsenin tanımadığı futbolcuları transfer ederek bu başarıları sağlarken ve sistemine adapte ederken patent derdinde olduğunu sanmıyorum.

Üretme mekanizması önce bilgiye dayanır, sonra emek ister. Futbol alanında üretim mekanizmasının kabulü, ortaya çıkan yeni oluşumun verdiği sonuçlara bağlıdır. Ve tarihi bir kabul ister. Eğer var olan yeni koşullara adapte olmakta zorlanılıyorsa artık sürecin hiçbir şekilde işleyemeyeceğini anlamak lazım.

Bazen nerede bırakmak gerektiğini de bilmek lazım. Böyle ortak akıl ile hazırlanmış sorularla ancak gün kurtulur. Ama Paris ve Madrid’den kurtulunamaz.
Hangi sistem ve organizasyonunuzu dünya futbolu kabul etti de bir tek sizin patentiniz eksik kaldı. Üzücü ve komik bir durum gerçekten. 2000’lerde Hagi, Popescu, Taffarel’i ve bugünkü takımdan sadece Muslera’yı çıkarmakla bile patentin ne olduğu ortaya çıkar.

Konserler

NationalTurk

NationalTurk Haber Merkezi, En Son Haberleri Gündemi, Spor Haberlerini, Ekonomi, Seyahat, Magazin, Politika ve Son Dakika Haberlerini en doğru ve objektif şekilde size ulaştırır.NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu