Son yerel seçimlerde AKP’den Şişli belediye başkan aday adayı olan Haliç Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Mansur Topçuoğlu’nun işten çıkardığı akademisyenler ortak bir açıklamayla sorunlarını dile getirdi.
Haliç Üniversitesi’nden çıkarılan öğretim görevlileri tarafından yapılan açıklama şu şekilde:
“Bugün burada Haliç Üniversitesine yıllarca emek vermiş öğretim elemanları ve İdari personelinin işlerine haksız nedenlerle son verilmesinden dolayı toplanmış bulunuyoruz.
İki yıl önce Kurucu Vakfımızda yapılan genel kurul sonucunda Sayın Mehmet Mansur TOPÇUOĞLU Üniversite Mütevelli Heyeti Başkanlığı görevine dört yıl süreyle seçilmiştir.
Kurulduğu günden beri, 16 yıl boyunca emek verilerek ortaya konulan değerler çerçevesinde sadece eğitim kaygısını gözeterek gelişimini sürdüren Haliç Üniversitesi, bu seçimle beraber geçen süreç içerisinde kimlik değişimine uğramıştır.
Sayın Mehmet Mansur TOPÇUOĞLU avukatlık mesleğini icra etmesinden sonra farklı bir sektör olan, eğitim sektörüne geçmesi, bu kamusal alanın kişisel beklentilerin üzerinde toplumsal ve kurumsal bir misyona sahip olması gerekliliğini ortaya koyamamasının sıkıntılarını, Haliç Üniversitesi çalışanları olarak bizler çekmiş bulunmaktayız.
Tercih hakkı olmakla birlikte, göreve gelir gelmez partinin önemi olmamakla beraber, içinde bulunduğu konumu kullanarak Belediye Başkan Aday Adayı olması, ayrıca bu dönemde de milletvekili aday adayı olması eğitim sektörüne hizmetten ziyade siyasi bir geleceğe yönelme eğilimi bizim haklılığımızın birinci gerekçesidir.
2014 Yılı itibarı ile kendi şahsi düşüncesine uygun, liyakate ve emeğe saygı göstermeden çalışanların işine son vermesi ile beraber, kişisel beklentileri çerçevesinde kadrolaşmaya gitmeye başlaması bu durumun önemli bir göstergesidir.
Keyfiyetle, mobbing uygulamak ve asılsız suçlar ve ithamlarla onlarca kişinin dönem ve zaman gözetmeksizin aynı gün itibariyle işlerine son verilmesi, insanların zor durunda kalmasına neden olmuş ve bunun sonucunda mağduriyetler daha da hüzünlü bir hal almıştır.
Diğer önemli bir konu ise, aynı yöntemlerle işlerine son verilen kişilerin mahkemeleri kazanmalarına rağmen, hatta yeni işten çıkarılanlar dahil tazminat ve diğer mali haklarının ödenmemesi ve hiçbir sosyal haklarının karşılanmaması, bir milletvekili aday adayı için son derece düşündürücü bir olaydır.
Bu keyfi uygulama neticesinde mahkeme süreçlerinin yaşanması ve tüm mahkeme sonuçları çalışanların lehine sonuçlandığı ve sonuçlanabileceği bilinmesine rağmen , bu sürece devam edilmekte ve üniversite bütçesinde ciddi bir maliyet kaybına sebebiyet verilmektedir. Üniversite bütçesinin öğrenci gelirlerinden oluşması dikkate alındığında, gelirlerin bir kısmının bu şekilde hukuksuz uygulamalarla kaybedilmesi, kabul edilebilir bir durumu yansıtmamaktadır.
Bu hukuksuz uygulamanın en çarpıcı örneği bir personelimiz için iş kanunu çerçevesinde işveren tarafından işveren ve işçi arasında akdedilen “İkale Sözleşmesi”nin yine işveren tarafından inkar edilmesidir ki, bu durum çok ciddi bir insan haklarının ihlali ve hukuki suiistimal olarak görülmektedir.
Acı bir ironi de; Bizim Lösemili Çocuklar Vakfının kuruluş senedi kansere karşı verilen mücadeleyi içerir. Ama maalesef bu amaçla kurulan Vakfın, Üniversite Mütevelli Heyeti, kanser hastası olan ve tedavisi devam eden çalışma arkadaşımızın işine dahi son vermiştir.
Kuruluşundan bu yana gerek akademik gerekse idari personelin türlü zorluklarla ve özverili çalışmalarıyla kurumsallaşmaya başlayan ve Ülkemizin önemli bir eğitim kurumu haline gelen Haliç Üniversitesi’ndeki bu hukuksuz ve kuralsız uygulamalara son verilmesi için başta Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı olmak üzere tüm yetkili kurum ve kuruluşları göreve davet ediyor konuların ciddiyetle araştırılarak sorgulanmasını ve biran önce kurumdan çıkarılan akademik ve idari personelin mağduriyetlerin giderilmesini talep ediyoruz.
Saygılarımızla.”
