GündemManşetSpor

Olimpiyat Oyunları ve Türkiye

Maldivler Kutlu Olsun

ersin afacan1NationalTurk yorumcusu ve sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan bir sosyal bilim uzmanı Ersin Afacan’ın ‘Olimpiyat Oyunları ve Türkiye’ başlıklı yazısı;

Olimpiyat oyunları şu an bütün dünyada spor gündemini meşgul ediyor. Bizim için ise tarihimizde ilk kez sporcu sayısı olarak kalabalık bir kafile ile gittiğimiz bu yaz oyunlarında parlak sonuçlar alamamış olmamız gündemi oluşturuyor. Bu durumun teknik, taktik ve kondisyon sebepleri olabilir ama ben kendi çalışma alanım olan sporda psiko-sosyal alanlar açısından konuyu el almak istiyorum.

Mental antrenmanın temel prensiplerinden biri, sporcuların sahaya taşıdıkları düşünceleri analiz etmektir. Bu düşünceleri maçlar ve yarışmaların bitiminden sonra sporcularımızla yapılan röportajlardan tahmin edebiliyoruz. Mesela bir haltercimizin “Nasıl yapamadığımı bulamıyorum” demesi dikkatimi çekti. Ayrıca G.Kore maçının 4.setinde öndeyken, bir anda geriye düşerek 1 puan kaybeden kadın voleybol milli takımın ‘Buruk mutluluk’ yaşadığını dile getiren bir voleybolcumuz da, “Ne olduğunu anlayamadık. Sebebini bilsek, o hataları yapmazdık.” dedi. Bir sporcu istediği performansı sergileyemiyorsa ve bunun sebebini bulamıyor veya bilemiyorsa sorun mental faktörlerdedir.
Olimpiyatları takip edebildiğim kadarıyla sporcularımızın sorunlarını 6 başlık altında ele alabiliriz.

halter uzgun11. Yüksek beklentilerin yarattığı stres: Beklentilerin yüksek olması ve bu beklentilerin sürekli dile getirilmesi tehlikelidir. Çünkü sporcu, yapılması istenilen bir hamleyi veya atışı yapamadığı ve rakibi bunları yaptığı zaman güvenini kaybetmeye başlar. Ülke kamuoyu olarak kalabalık bir sporcu kafilesinden özellikle halter ve bayan voleybol takımından madalya ve derece beklentisi içindeydik. Dolayısıyla sonuç odaklı demeçler ve basında çıkan yazılar sporcularımızda stresi arttırmış olabilir. Çünkü skoru elde etmek, performansın gelişmesinden daha önemli hale geldiği zaman, sporun eğlencesi kaybolur ve hüsran ortaya çıkar.

2. Aşırı motivasyon: Sporcunun kendini motive etmesi en iyi seçenektir. Zaten olimpiyat gibi bir turnuvaya gelen sporcunun dıştan motive edilmeye ihtiyacı yoktur. Fakat dışsal motivasyon adı altında sporcuya yapılan desteklemeler sporcuyu aşırı motive duruma sokabilir. Halbuki olimpiyatlarda olmanın verdiği gurur, keyif, yarışmanın eğlencesi, oyun sevgisi ve şahsi hedeflere ulaşmak gibi içsel motivasyon kaynakları bir sporcuyu yeterince motive edebilir.

3. Sosyal onayın baskısı: Övgü, şöhret ve takdir edilmenin abartılması neticesinde ortaya çıkan bu durumla ilgili olarak da bariz örneği bir sporcumuzun şu sözleri ile açıklayabiliriz. Londra’da henüz hiç bir Türk sporcusunun madalya alamamasının bütün sporcular üzerinde baskı oluşturduğunu söyleyen sporcumuz, “Kendimi çok sıktım ‘Mutlaka madalya almalıyım, ilk madalyayı ben alayım’ dedim. Kimse madalya alamadı, ülkeme bir madalya götüreyim istedim. Herkes aslında böyle. Türk sporcuların hepsi aynı psikolojide, hepimiz kendimizi çok gerdik” dedi. Bu düşünce sporcularımızda başarısızlık korkusunu arttırmış olabilir. Yani sporcularımız insanlarımızı hayal kırıklığına uğratmak hakkında endişelenmiş olabilir. Bu durum da kendilerini utanma acısı ve başarısızlıktan kaçınmaya yöneltmiş olabilir.

4. Antrenman performansını maça ve yarışmaya taşıyamamak: Bu durum zaten bizim ülke olarak yaşadığımız en ciddi mental sorunlardan biri. Mesela bir halterci dedi ki “Bu derecelerin altına antrenmanda bile girmiyorum. 133’e hiç girmedim, 135-140 aralarındayım. 133 kilo benim için çok komik bir derece. Hocalarım da şaşırdı. Ben de şoktayım.”

5. Maç ve yarışma esnasında yeterince odaklanamamak: Tamamen konsantrasyonla ilgili olan bu durumu özellikle bayan voleybolcuların basit hatalar yaptıkları pozisyonlarda çok yaşadık. Halterde ise bir haltercimizin “Bir anda dağıldım. Anlamsız bir şekilde dağıldım.” ifadesi de bu soruna güzel bir örnek olmuştur.

6. Maç ve yarışma öncesi zihinsel hazırlığın tam olmaması: Bu mental özellik de ülke sporumuzda çok eksik. Sporcularımızın hemen hemen hepsinin “maça odaklanma zamanı” denilen kavramdan haberi yok. Mesela bir yüzücümüz yarışması bittikten sonra dedi ki “Yarışa girmeden önce twitter hesabımı açtım ve yazılanları okurken benimle ilgili olumsuz bir eleştiriyi gördüm ve bu benim moralimi bozdu.” Yani yarışmaya az bir zaman kala sporcumuz zihnini yanlış işlerle meşgul etmiş.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Netice itibariyle bu tip mental sorunlarla boğuşan sporcularımızın ideal performanslarını sergilemelerini ve karşılaştıkları aksiliklerin üstesinden gelmelerini beklemek hayalcilik olur. Kim bilir, belki de sporcularımızın bizim tespit edemediğimiz daha başka sorunları da vardı.

Dolayısıyla sporcularımız, teknik-taktik-kondisyon durumlarını olumlu duygular ve doğru düşüncelerle birleştirdikleri zaman daha iyi performans gösterir. Yoksa hislerine ve düşüncelerine düzen vermez ve başka şeylere odaklanırlarsa performansları düşer. Bunun için de sporcularımızın olimpiyatlar gibi turnuvalarda en yüksek seviyedeki takım ve sporcularla yarışmaları ve en iyisini yapmaları için sadece fiziksel değil zihinsel eğitime de ihtiyaçları var.

Ersin Afacan / NationalTurk

Konserler

Ersin AFACAN

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi mezunu olan öğretim üyesi ve Mental Antrenör olan NationalTurk yorumcusu Dr. Ersin Afacan'ın yazılarını ve yorumlarını NationalTurk sayfalarından takip edebilirsiniz.

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu