EkonomiManşetUzak Doğu

Para Asla Uyumaz

Maldivler Kutlu Olsun

omerdemir altsayfaNationalTürk yorumcularımızdan Ekonomi ve Borsa uzmanı Ömer Demir ‘in “Para Asla Uyumaz” adlı yazısını paylaşıyoruz;

Geçen hafta ile yılın ilk çeyreği geride kalırken Japonya’daki radyoaktif sızıntının boyutlarına ait kaygılara ilişkin gelişmelere ilave olarak birde Avrupa’da Portekiz’e ait finansman ve siyasi endişeler gündemde öne çıktı .

PIIGS kısa adıyla bilinen Avrupa’nın sevilmeyen kahramanları (Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan, İspanya) arasında ilk sırada yer alan Portekiz ,son iki haftada kredi derecelendirme kuruluşlarının arka arkaya not indirimlerinin de etkisiyle tahvil ihalesi yaptı. Tabi piyasalarca güven sorunu konuşulmaya başlanınca hükümetin yatırımcıları çekebilmek için, devlet tahvil getirisini yüksekçe bir faiz oranı sunmak zorunda kalmasına neden oldu ki, bu durum piyasa oyuncularınca faiz oranı ne kadar yüksekse; yatırımcı gözündeki yatırım tutarının o kadar riskli olacağı anlamına geldiğinden yeterince ilgi uyandırmadı. Portekiz’in son ihalesindeki 5 yıllık devlet tahvili getirileri 9,7′ye ulaşarak, 10 yıllık devlet tahvillerin getirilerinin üzerinde seyreti. Yılın ilk aylarında ülkenin yüksek borç yükü ve yavaş büyüme performansı nedeniyle ‘kritik noktaya’ yaklaştığını gören Portekiz hükümeti, 500 milyon euroluk tahvil satarak mali piyasaların güvenini tazelemişti. 16 üyeli Avrupa Birliğinin içindeki Portekiz’in toplam gayri safi yurtiçi hasılasındaki payı yüzde 2′den daha düşük seviyede bulunuyor. İrlanda ise durum pek farklı değil, ,keza devletin el koyduğu 4 banka için en az 24 milyar Euro sermaye takviyesi yapılması gereği saptandı.

Portekiz, İrlanda ve Yunanistan endişelendiriyor

El konulan Bankaların devlete zararı 70 milyar Euro’yu buluyor. Kısaca Portekiz, İrlanda ve Yunanistan gibi ülkelerin geldiği nokta endişe verici ve yükselen faizlerin, kısa vadeli fonlamaya büyük oranda ihtiyaç duyulması ve bu ihtiyaçlarının AB tarafından nasıl karşılanacağı birliğin geleceği açısından önemli. Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İngiltere Merkez Bankası (BOE) faiz kararları ön plana çıkacak.İngiltere Merkez Bankasının faiz kararlarında değişikliğe gitmesi beklenmezken, Avrupa Merkez Bankasının gösterge faizi % 1’den % 1.25’e yükseltmesi bekleniyor.

ABD’de cuma günü beklentilerden iyi açıklanan tarım dışı istihdam verisinin 190 bin kişi beklenirken 216 bin kişi açıklanması ve şubat ayına ait ABD tarım dışı istihdam datası ile %8,8’e inen işsizlik oranı da 2009’dan beri ABD’nin en iyi istihdam verisi olarak kayıtlara geçti. ABD Merkez Bankası FED’in ,QE2 denilen ikinci para genişleme programını olan 600 milyar Dolar’lık genişlemeyi 2011 Haziran ayında bitirecek olması o zamana kadar faiz artırımın olmayacağına dair bir ipucu niteliği taşısada ,1913 yılında kurulan FED’in 2008 yılına kadar bilançosunu yaklaşık 100 yılda 1 trilyon dolara kadar büyütmüşken; 2008-2011 yılı arasında piyasaya çeşitli yollarla sürdüğü QE1, QE2 likiditeler ile bilançosunu 3 trilyon dolar civarına yükselmiş olduğu gerçeği faizleri arttırma konusunda daha ağır davranacağının göstergesi olabilir. Bu hafta içinde FED yetkililerinin ekonomik değerlendirmelerini çok iyi takip etmek gerekiyor ki faiz arttırım konusunda ipucu geleceği süpriz olmayacak. Keza Fed yetkililerinin faiz arttırımı yönünde vereceği ipuçları Euro/dolar paritesi yükseltir, Faiz arttırımının konusu geçmez ise istihdam ve enflasyon yükselirken faizler düşük kalması ile dolar talebi yaşanmayacağı öngörüsü ile Euro/Dolar paritesinin düşmesine neden olur.

AB ve ABD cephesinde tüm bu gelişmeler yaşanırken bugün Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı Mart ayı TÜFE endeksi yüzde 0.42; Üretici fiyat endeksi ÜFE ise yüzde 1.22 oranında artış kaydetmesi piyasaları sevindirmeye yetti . 41 kere maşallah dedirten TÜFE verisinin yıllık bazda son 41 yılın en düşük seviyesine gerilemesi rekor bir düşüş aslında. Yıllık bazda bakıldığında ise Mart ayında ÜFE yüzde 10.08; TÜFE yüzde 3.99 oldu. Üretici fiyatları ise hâlâ artan emtia fiyatlarının gölgesinde kalıyor. Petrol grubunda aylık fiyat artışı %9 ile oldukça yüksek seviyedeyken yıllık artış da %35 seviyesine yaklaşıyor. Tüketici cephesinde aylık sürpriz, gerileyen gıda grubu fiyatlarından kaynaklanıyor. Ay içerisinde %0,41 düşen gıda fiyatları, aylık TÜFE’yi 0,11 yüzde puan aşağı çekiyor.Ama burada kanımca bir paradoks söz konusu şöyleki; tüketici enflasyonunun 2 misli bir üretici enflasyonundan bahsediliyor ki bu durum uzunca bir süredir görmediğimiz bir durum .Bunun anlamı aslında çok açık ;üreticilerin girdi maliyetlerini çıktı fiyatlarına yansıtamadığı ve kar marjlarını düşürdüğü apaçık ortada. Ticari olarak orta ve uzun vadede bunun sürdürülemeyeceği ve bu enflasyon oranları ile tüketici enflasyonu olarak halka yansıyacağı ortada.

Ömer DEMİR

Konserler

Ömer DEMİR

Ömer Demir yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir Yorum

  1. hocam çok güzel bir noktaya değinmişiniz bu medyada pek yeralmadı ama üretivci endeksi ile tüketici alakasız üretici endeksi yüzde on iken halka yüzde 3 yansıtılırsa bu farkı kim karşılıyor kdv de düşmedi demekki üretici zararına satıyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu