FutbolManşetSpor

Çocuk gibi oluyorum

Kadınlar Günü Kutlu Olsun

ersin afacan

Sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan bir sosyal bilim uzmanı olan Ersin Afacan ‘ın bu haftaki “ Çocuk gibi oluyorum ” adlı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.

Spor dünyamızda üst düzey futbolcular başta olmak üzere pek çok erkek sporcumuzda kirli sakalın varlığı dikkat çekmektedir. Dikkat çeken durumlardan biri de bu insanların genelinin arabalarının plakalarına kendi isimlerini çağrıştıracak harfleri yazdırmalarıdır.

Bu konu ile ilgili olarak daha önce “Bana Arabanın Plakasını Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim” başlıklı bir makale yazmıştım.

Plaka konusunda olduğu gibi kirli sakal konusunda da sporcularımızın neden böyle yaptıklarını merak ettiniz mi? Ben merak ettim ve bu konuda belki de ilk olan bu deneme yazısını yazmaya karar verdim. Öncelikle şunu hatırlatmak isterim ki “Her davranışın temelinde en az bir ihtiyaç, korku ve kaygı vardır.” Peki erkek sporcularımızın kirli sakal bırakmaları ve maçlara bu sakal ile çıkmalarındaki korkular ve kaygılar nedir? Neden böyle bir davranışa ihtiyaç duyarlar?
Öncelikle kirli sakalın tanımlamasını yapmamız gerekiyor. Kirli sakal; bir ile üç numara arası bırakılan ve kişide karizma sağladığına inanılan sakal şeklidir. Peki karizma nedir? Karizma; bir kişiyi diğerlerinden ayıran özelliklerin toplamıdır. Peki bir sporcunun karizmasının temelleri nelerdir?

Bunları bilgi, tecrübe, disiplin ve emek olarak dört başlık altında toplayabiliriz. Bunların yanında kişisel imaj da önemlidir. Doğru ve etkili bir imaja sahip olmak, sözel iletişimin gücünü kullanmak, etkili bir beden diline sahip olmak, sporculuk kimliğine ve kişiliğine uygun giyinmek ve kişisel gelişime kendini adamak bu duruma örnektir. Yani karizmayı sakalda aramadan önce pek çok geliştirilmesi gereken faktör vardır.

Aslında gerek isminin baş harflerini taşıyan araba plakaları gerekse de kirli sakalla maça çıkma gibi davranışlar, sporcuların ‘farklı’ olmaya duydukları açlığın göstergeleridir. Fakat bu farklı olma ihtiyacının yarattığı itibar kaygısını fiziksel görüntü ile değil de bilgi ve görgü ile aşmak en sağlıklı davranış şeklidir.

” Kirli sakalı kesince çocuk gibi oluyorum “

Geçmişte çalıştığım üst düzey bir futbolcuya neden kirli sakal bıraktığını ve maçlara böyle çıktığını sorduğumda verdiği cevap çok manidardı; “Kirli sakalı kesince çocuk gibi oluyorum. Ayrıca kadınlar kirli sakalı daha çekici buluyor”.

Karen Horney “Çağımızın Nevrotik Kişiliği” adlı kitabında bakın neler yazmış: “Nevroz, bir hastalık veya çocukluğun tekrarı değil, kültürel yapıyla etkileşim içinde benimsenen bir yaşam biçimidir. Nevrozlarda ortak olan temel özellik şudur; kaygılar ve bunlara karşı oluşturulan savunmalar.

Nevrotik süreci başlatan motor güç kaygıdır. Nevrotik insanlar, başkalarının onayına veya sevecenliğine aşırı bağımlıdır. Yani nevrotik sevecenlik ihtiyacı, hoşlanılıyor olmanın gerçek öneminin gözde büyütülmesine yol açar. Günümüzde sevecenlik, güç, saygınlık ve mal-mülk arayışı kaygıya karşı güvence kazanma amacıyla başvurulan yollardır.” Doğan Cüceloğlu ise “Yeniden İnsan İnsana” adlı kitabında bakın neler yazmış: “Kendi benliğini değerli gören, kendine güveni yüksek olan kimselerin, başkaları tarafından beğenilmeye ihtiyacı daha azdır.”

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Burada aklımıza Avrupa’nın üst düzey futbolcuları geliyor. Messi, Lampard, Sanchez, Casillas, Rooney gibi pek çok futbolcu neden kirli sakal bırakmıyor ve maçlara kirli sakalla çıkmıyor? Zaten Rıdvan Dilmen’in bir reklamda dediği gibi, bir futbolcu maç öncesi tıraşını olmuş bir şekilde stada geliyorsa o gün maça iyi hazırlanmış demektir.

Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım ve sosyal egonun yüksekliğinden kaynaklanıp başta itibar olmak üzere çeşitli kaygılar içeren nevrotik tutum için sporcular neler yapabilir? Öncelikle şunu bilmeliyiz ki yeni kuşak sporcular, formel eğitime daha çok muhtaç. Çünkü günümüz bilgi çağında, görenek yolu ile öğrenmek demode olmuş bilgileri öğrenmek demektir. Görenek yolu ile belli bir zamana ait bilgileri öğrenebiliriz. Formel eğitimde ise öncelikle sporcunun bireysel değişimi ele alınmalıdır. Bireysel değişme, “nereden geliyorum ve nereye gidiyorum?” sorusunun “niçin ve nasıl” sorularıyla derinleştirilmesidir.

Dolayısıyla sporda psiko-sosyal uygulamayı yani mental antrenmanı zorunlu kılan neden, sporun seyircinin tezahüratından, sporcunun becerisine ve kişiliğine kadar felsefenin, psikolojinin, sosyal psikolojinin ve sosyolojinin içinde olmasıdır. Bu nedenle de sporcunun bireysel değişime gönül vermesi yani kendisini gelişime adaması gerekir. Zaten mental antrenman, gönüllü ve uzun süreli bir çalışmadır.

Fakat bizim sporcuların genelinde boşvermişlik, aldırmazlık ve bilgisizlik varken çok fazla mental antrenman yapmamız ve Avrupa standartlarında sporcu yetiştirmemiz çok zor. Dolayısıyla 10 sene öncesine kadar erkeği at hırsızı gibi gösterirken şimdi medyanın her türlü moda pompalamasıyla seksilik unsuru olan kirli sakalın peşinde koşan futbolcu zihniyetinden dünya çapında üst düzey bir sporcu çıkmasını beklemek hayalciliktir.

Ersin AFACAN

8 Mart Kadınlar Günü Turları

Ersin AFACAN

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi mezunu olan öğretim üyesi ve Mental Antrenör olan NationalTurk yorumcusu Dr. Ersin Afacan'ın yazılarını ve yorumlarını NationalTurk sayfalarından takip edebilirsiniz.

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu