Sanata eleştirel-filozofik yan değiniler-1

ozkan eroglu altsayfa

Sanat eleştirmeni ve tarihçisi Özkan Eroğlu ‘nun bu haftaki “ Sanata eleştirel-filozofik yan değiniler-1 ” adlı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.

Bugünlerde plastik sanatlar ortamımızda bazı şeyler yer değiştirmekte. Bu yarar mı, zarar mı sağlar; bekleyip göreceğiz.
***
Değişimler, arkalarında köklü ve oturmuş gelenekler ister; böyle bir ortam olmayınca da değişim sadece bazı çıkar gruplarını besler; buna dikkat…
***
Bugünlerde resim ve heykel sanatının bilinçli bir duraksamaya sokularak alternatif sanatın aktör ve aktrislerini desteklemek isteyenler çoğalmaya başladı.
***
Destek iyi ve olumlu bir şey. Plastik sanatların geleneğini oluşturan resim ve heykeli sağlamlaştırmadan, alternatif sanat adına bir şey yapılamaz.
***
Söz konusu sağlamlaştırma uzun soluklu, eğitim kurumlarından, yayın kurumlarına dek uzanan köklü bir inanç değişikliğine gitmeyi ister. Acaba bunu istiyor muyuz?
***
Üstü örtük de olsa ülkemiz müzayede firmaları alternatif sanata el atmak ister gibi bir görüntü sergilemekte. Bu, zaten içi bizde çoğun boş olan alternatif sanat olanaklarının, tıpkı resimde ve heykelde olduğu gibi sadece içini boşaltmaktan başka bir şeye yaramaz.
***
9. İstanbul Bienali son olmak üzere, bienal üzerine yazmama kararı almıştım. Bu kararım halen geçerli. O gün dibe vuran İstanbul Bienali, bir daha dirilemedi ve kilişeleşti.
***
canan beykal bir kucucuk aslancik varmisDaha, önsel çabalardan bile anlaşıldığı kadarıyla 12. İstanbul Bienali ve bunun üzerine yazılar kaleme alanlar, söz konusu bienal klişesini devam ettirme arzusunda görünüyor.
***
Diri olmayan ve kendini yenilememekte ısrar eden bir oluşum üzerine, ne yazıktır ki diri olan ve kendini yenileyenlerin bir şey yapması olanaklı değil.
***
Türkiye’deki plastik sanatlarda, herşeyde yaptığımız gibi çok aceleci davranıyoruz. Olgular, oluşumlar arasında espas (boşluk) bırakmıyoruz. Oysa çağdaş sanatın her dalı için espas her şey demek; buna çok dikkat.
***
Sanat adına ele aldığımız şeylerde çok seslilik olanakları yaratmıyor ve önemsemiyoruz; çok tehlikeli olan bu tutum, bahtı, karanlıkta tutar sadece.
***
Eskiye dönmek, -eğer o eskide çok fazla bir şey de yoksa-, sadece nostalji üretmeye yarar. Kanımca Artam Global Art’ta küratör Beral Madra’nın yaptığı da bundan başka bir şey değil.
***
Nostalji üretmede, bir grubun içindeki herhangi birileri eğer daha fazla çalışmış, kendini çok daha fazla işine vermişse, diğerleri bir bunaltıya sürüklenir. Hiç bir küratörün de böyle bir hakkı olduğunu düşünümüyorum.
***
Plastik sanatlar ortamında, olmadan “ben oldum” diyenler, “olmak”ın, varlığın zaman içinde kazanılan bir özellik olduğundan ne yazık ki habersizler. Böylece, sadece kendilerini yok etmeye yöneldiklerinin de farkında değiller.
***
Yine ortamda “yok sayma” gibi bir özellik çok revaçta. Yok saymak, bunu yapan kişinin kendisini kandırmasıdır sadece. Yok saydıkça kendinizi kandırdığınız gibi, gittikçe küçülürsünüz de.

Yazıda kullanılan yapıt: Canan Beykal, “Bir Küçücük Aslancık Varmış”, 1997, Yerleştirme.

Dr. Özkan Eroğlu

avw
Exit mobile version