EkonomiGündemHaftanın YorumuManşetPolitikaTürkiye

Yumuşak İniş ve İstihdam

Kadınlar Günü Kutlu Olsun

emregollu yatayNationalTurk yorumcusu Emre Göllü’nün ‘Yumuşak İniş ve İstihdam’ başlıklı yazısı;

TÜİK’in Mayıs ayı itibarıyla açıkladığı % 8,2’lik işsizlik oranı ve % 15,9’luk, gençler arasındaki işsizlik oranı moral vericiydi. Ekonomik canlılığın göstergesi olarak nitelendirebilecek bu oranlarda, dönemsel etki yani yaz mevsimindeki sektörel hareketliliklerin etkisi ise son derece belirgin şekilde hissediliyor. Bu etkide en büyük pay sahipleri ise tarım ve turizm sektörleri ki her iki sektörde de dönemsel istihdam, yerleşik bir uygulama hâlini almış bulunuyor. Dolayısıyla, dönemselliğe ve baz etkisine bağlı olarak işsizlik oranlarında artış görülmesi sürpriz sayılmamalıdır ancak, açıklanan bu oranlar, sektörel potansiyellerin başta tarım olmak üzere değerlendirilmesi ve uzun vadede kalıcı gelişmelerin sağlanması yönünde adım atılması bakımından önemli bir işaret olmuştur bana göre.

Ortada olan bir gerçek şudur ki, ülkemizin kronikleşen işsizlik sorununa kısa ve orta vadede kademeli olarak çözüm getirebilmek için ekonomik büyümeyi istikrarlı olarak sürdürebilmek, bunun için de küresel rekabetçi üstünlüğümüzü oluşturacak sektörleri tanımlayarak bunları geliştirecek stratejileri belirlemek gereklidir ki bu bağlamda tarımın ve tarıma dayalı sanayinin ülkemiz için büyük öneme ve potansiyele sahip olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bir kesime göre, ulusal ekonomimizin içindeki payı mutlaka azaltılması gereken tarım sektörünün dünyadaki konjonktüre göre artan öneme sahip olacağını ayrıca değerlendireceğim.

İşsizlik ve büyüme konularının yeraldığı gündeme, geçtiğimiz haftasonu Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın açıklamaları damgasını vurdu. Başçı, küresel ekonomideki sıkıntılara dikkat çekerek Çin dahil hiçbir ülkenin bu yıl ve gelecek yıl yüzde 8 ve üzerindeki oranlarda ekonomik büyümeyi yakalamasını mümkün görmediğini belirtti. Yani, iki yıldır baz etkisiyle de yaşadığımız yüzde 8 seviyesindeki ekonomik büyümenin ülkemiz için de uzak olduğu ortada ki mevcut konjonktürde bu yıl için yüzde 4 oranında büyümenin olağanlığından bahsediliyor. Kronikleşen işsizlik sorununun çözümü için her yıl en az yüzde 7 oranında olmak üzere istikrarlı şekilde ekonomik büyümeye ihtiyacımızın olduğu dikkate alındığında, bu orandan uzak kalınmasına bağlı olarak işsizliğin yeniden yükselmesi kaçınılmaz görünüyor. Sanayinin bazı kesimlerinden gelen ekonominin daraldığı serzenişlerine karşın, illa ki ekonomik büyümeyi artırmak adına enflasyon hedeflemesinden kısa vadede vazgeçilmemesi gerektiği de ortadadır. Enflasyon artışını kısa vadede tolere etmek, hızlı bir ekonomik büyüme etkisini gösterebilir ancak bu durum, uzun vadede istikrarlı ekonomik büyüme için en büyük engel olur. Geçmişte, özellikle de 1990’lı yıllarda yaşananlar unutulmamalıdır. Hele ki iç talebi canlandırarak ekonomik büyüme sağlama yaklaşımından kesinlikle uzak durulmalıdır. İç talebi canlandırmanın, ülkemizde ekonomik krizle sonuçlandığının somut örnekleri geçmişte mevcuttur; bunların en belirgini 1994 krizidir.

Kıssadan hisse, sert rüzgârların estiği küresel rekabet piyasasında makroekonomi ve kamu maliyesi bakımından gerçekleştirilen yumuşak iniş, riskleri aza indirgemişken sert kalkışa yönelinmemelidir. Büyüme için orta ve uzun vadeli hedeflemelere bağlı sektörel düzenlemeler fayda sağlayacaktır ki burada kilit durumdaki sektör, tekrar vurgulayacağım üzere tarımdır. Unutmayalım, iç piyasada nakit akışının sağlıklı gerçekleşmesinin dahi temel unsuru, çiftçinin üretim yapması ve ürettiğinin karşılığını almasıdır. Tarımı hakir görme lüksümüz bu bağlamda asla olmamalıdır. 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutluyor, Ulu Önder Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını saygıyla ve rahmetle anıyorum.

Emre Göllü / NationalTurk

8 Mart Kadınlar Günü Turları

Emre GÖLLÜ

Emre Göllü yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu