NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan ‘ın bu haftaki ” Bizimki başka bir şey ” adlı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.
Ligler başladı başlamasına da kimsenin pek ilgilendiğini sanmıyorum.
Ulusal maçların oynanması biraz olsun insanların futbola doğru kafa uzatmalarına neden oldu.
Belki şike olaylarının dışında oynandı maçlar, fakat bu seferde kendimizle yüzleşme zorunluluğu ortaya çıktı.
Biz futbolu oynayamıyoruz…
Kenardan da futbol oynatılamıyor, yerli veya yabancı fark etmiyor.
Yönetim sorunu,
Teknik adam sorunu,
Futbolcu sorunu,
Medya sorunu bunların hepsi bizim mevcut futbol anlayışının dışında kalmamıza neden oluyor.
En iyi örnek son ulusal maçlar…
Mahmut Bey’in (Özgener) TFF Başkanlığı ile ortya çıkan kaos; Fatih Terim’in istifasından sonra Hiddink ile yapılan 11 milyon avroluk anlaşma;
başarız (Rusya’nın Dünya Kupası elemelerinden elenmesi) bir teknik adama sunulacak emekli ikramiyesinden(60 Yaş) başka bir şey olamazdı.
Üstelik Fatih Terim’in yardımcısı olan fakat ne hikmetse onunla istifa etmeyip, Terim’in istifasından sonra onu eleştiren ve TFF’ye “Benim onunla ilgim yok” mesajı veren;
Oğuz Çetin’in katkılarınına göz ardı etmemek lazım!!
Hiddink’in haklı olduğu tek konu var:Bizim futbolcu yapımız sistematik oynamaya elverişli değil.
Yıllardır kenardaki ‘Kutsal abi’ kavramı içine sıkışıp kalan futbolcularımız ancak; “ölmeye ölmeye geldik” veya “vur kır parçala bu maçı kazan” sloganları eşliğinde, ‘gazla’ maç kazanma kültürüne (!) Sahip olabilmişlerdir.
Almanya maçındaki kadro seçimi ve oyun anlayışı; ancak bizim arabesk yapımız kadardı…
O orta sahanın merkezinde oynatılan üçlü ancak bu kadar olabilirdi…
Budesliga’da oynayan Mehmet Ekici, Ömer ve Gökhan’ın Almanya maçında oynatılmaması da başka bir taktik zafiyetti.
Sanırım bunların patenti Oğuz Çetin’e aitti.
Azerbeycan maçında Sinan, Mehmet Topal ve Hamit’in oynadıkları mevkilere göre, sistamatik taktik anlayışlarını sahaya yansıtmaları; teknik heyetten değil, oynadıkları takımın ve liglerindeki anlayışlarlarının sayesindeydi…
Hiç bir suçu olmayan! Sabri’den sol bek, orta saha merkez, sağ bek, sağ ön oynatmaya çalışmak;ç ıplak ayakla Everest’e çıkmak gibi bir şey…
Hele hele Aurelio’dan medet ummak inanılır gibi değil.
Uğur Meleke ile Bilgin Gökberk’in Hiddink için ” enç oyuncu kazandırdı…” yaklaşımı için, Aurelio’nun Almanya karşısında oynatılıp, Necip’in U21’e gönderilmesi yeterli cevap olur sanırım.
Azerbeycan maçında 5-0’lık skor lazımken; çift ön liberolu, korku dolu oyun oynatmak ancak kaygılarını gidermek için bu mesleği yapmaktan başka bir şey ifade etmez.
Futbol her zaman ikinci planda kalıyor; öncelik ise kişisel kaygıların giderilmesi oluyor.
Sayın Sırrı Süreyya Önder’in TBMM’de yapyığı konuşmada Einstein’ın bir sözünü örnek olarak söylemesi gibi,”Hep aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemek salaklıktır! Hem de daniskasıdır.”
Müslüm GÜLHAN
