Sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan NationalTurk yorumcusu Ersin Afacan’ın ‘Mental Destek Alan Bir İskoç: Andy Murray’ başlıklı yazısı;

2013 Wimbledon şampiyonu Andy Murray, geçtiğimiz günlerde thetennisspace.com adlı tenis sitesine yaptığı açıklama ile oyununun mental bölümünü güçlendirmek için bir mental antrenör/spor psikologu ile çalıştığını ilk kez açıkladı. Bu çalışma ile saha dışında başlayan ve oyununa yansıyan endişeleri geride bırakmada ve akıllı tenise odaklanmada yarar sağladığını söyleyen Murray, doğrudan tenis ile bağlantılı olmayan yani teknik ve taktik konuşmalar içermeyen bu çalışmaların aynı zamanda kendisinin insan ilişkilerindeki becerisini de geliştirdiğini anlattı. Böylelikle “insanlarla nasıl konuşulacağını ve içinde bulunduğu durumları nasıl yönetebileceğini biraz daha iyi bilmenin” kendisini rahatlattığını ifade etti. “Zihnim berrak olduğunda korta gider ve hiçbir şey hakkında endişelenmeden oynayabilirim” diyen Murray Amerika açıkta (US Open) bunun en iyi örneğini yaşadığını ve turnuva boyunca en iyi oyununu sergileyemese de akıllı tenis “ smart tenis” oynayabildiğini anlattı.

Dünyanın en iyi tenisçilerinden birinin mental antrenman yapması ve bunun faydalarını anlatmasının yanında kendisini bu çalışmaya antrenörü Ivan Lendl’ın teşvik ettiğini söylemesi de ayrıca ilginç bir durum. Lendl’ın antrenörlüğünde, sadece bu seneki Wimbledon şampiyonluğunu değil geçen seneki ABD açıkta ilk grand slam ve olimpik altın madalyasını kazanan Murray, mental/psikolojik yardım almasını Lendl’ın tavsiye ettiğini söyledi. Murray, antrenörü/koçu olması için Lendl ile görüşürken “Lendl, benim bir spor psikologu kullanıp kullanmadığımı sordu. Ben de hayır dedim. Daha sonra böyle bir çalışmaya açık olup olmadığımı sordu. Ben de evet dedim. Çünkü yeni insanları ve yeni şeyleri denemeye her zaman açık bir insanım.” dedi.
Bir tarafta dünyanın en profesyonel sporcularından biri, diğer tarafta onun antrenörü ve aralarındaki diyalog! İşte bizim futbol başta olmak üzere spor kültürümüzün bence en zayıf noktası. Lendl ile Murray arasındaki bu diyalog, Türkiye’de hangi branşta ve kaç antrenör-sporcu arasında geçebilir? Hemen hemen hiç! Yakın zamanda ülkemizde Akdeniz Oyunları düzenlendi. Bu oyunlarda kafilemizde hangi branşta mental destek veren bir profesyonel vardı?
Bütün bunların yanında Felsefenin Tesellisi adlı sağlam bir kitabın da yazarı olan Alain de Botton, yukarıda anlattığım olayı kendi twitter hesabında şöyle yorumladı:

“Yazarlar için büyük spor psikologları ve yazarların Ivan Lendl’ları nerede? (Antrenman ile bir insan ne kadar yükseğe çıkabilir?)”
“Buradaki konu çok basit: Biz, korku ve azim arasında kuracağımız doğru bir ilişki ile çok daha başarılı olabiliriz.”
“Yaratıcılık hakkında yeterli romantizm: Bu; çalışma, güven, dayanıklılık, cesaret ve acı çekmeye olan iştah ile ilgilidir.”
Netice itibariyle bizim spor kültürümüzde sporcu Murray, antrenör Lendl ve felsefeci yazar Botton yok denecek kadar az. Yani bizde “mental antrenman” bilinci yok. Bence Türk sporunun en büyük eksikliği bu! Bu kültürün yerleşmesi zaman ister ama mevcut zihniyetimizle ne yazık ki o günler yakın değil. Çünkü bizim gibi gelişmekte olan geri kalmış ülkelerde ve yükselen değerin para olduğu ortamlarda, deyim yerindeyse “alışılmışa göre türkü çağırmak kolay”dır. Çünkü değişimlere göre yeni melodilere yönelmek zordur ve bir direnç ortaya çıkar. Fakat spordaki evrensel değişimin çarklarına uyum sağlanmadığında; çarkların dişlileri değişmek istemeyenlere büyük bedeller ödetir ki ülkemizde bu duruma sürekli şahit oluyoruz. Sonra da harcanan zamana, emeklere ve paralara yazık oluyor!

Ersin Afacan / NationalTurk