NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’ın milli takımın üst üste gelen mağlubiyetlerinin ardından kaleme aldığı ‘Ulusal takımın dörtlemesi’ başlıklı yazısı;

Abdullah Avcı ve ekibinin göreve gelmesi ile başlayan yeni süreç dört maç sonunda değişmeyen sonuçları ile gündemdeki yerini aldı ve haliyle biz de yerimizi aldık.

Sadece dört maç üzerinden giderek bile bir sonuç çıkaracağımızı zannediyorum…

Ama öncelikle Avcı’nın geldiği koşulları da irdelemek lazım;

İBB’de geçirdiği beş senede kendisini yargılayabileceği bir kamuoyundan mahsur olmasının eksikliğini yaşadığını düşünüyorum. Baskı yok, seyirci yok, beklenti yok…

Hem sadece kendi oyunu ile baş başa kalması ve hem de İBB’deki şike sürecinde ortaya çıkan ilişkilerle kulüp yapısının aslında ne olduğu da sorgulanmaya başlanmıştı.

…Ve Ulusal Takım’a gelmesi ile başlayan süreç nelerin eksik olduğunu daha net ortaya çıkmasına neden oldu.
Yardımcıların seçimin de ise Okan Buruk hiçbir antrenörlük deneyimi olmadan direkt yardımcı olarak siyasi bir hamle ile yardımcılığa atandı. Avcı’nın bu sıkıntılı süreçte daha donanımlı ve deneyimli yardımcıya ihtiyacı vardı ki kendi sıkıntılarından farklı bir görüşün ortaya konulması gerekiyordu.

Saha kenarındaki skora göre duruş şekli onun en önemli açmazı olarak görünüyordu; çünkü hem futbolcuların, hem kamuoyunun sıkıntıda kulübeye dönüp bakarken ki beklentilerine cevap bulamaması bence en önemli eksiklikti.
Rakip analizinden uzak kadro seçimi; kendi oyun yapısından başka bir şey ile ilgilenmediğinin belirtisidir.
Kendi oyununu sadece Emre Belezoğlu üstünden gerçekleşirse; başarısı Estonya maçında gol atması ve kulübe resitali ile sınırlı kalır.

Prensiplerle oyuncu seçimi arasındaki uyum taktiksel olarak olmazsa olmazdır. Avcı’nın oluşturamadığı oyun prensiplerinden dolayı seçtiği oyuncuların getirisi hep boşta kalmaya mahkûm olmuştur. O yüzdendir ki her maçta bu kadar farklı kadro değişiklikleri oluştu.

Futbolun kendine ait yapısal gerçekleri vardır. Bunlar evrensel olarak kabul gören gerçeklerdir. Hiçbir iç siyasi etki bu değerlere müdahale ederek değiştirmesi mümkün değildir.

Ya bu değerleri benimseyip ona göre yapı kuracaksınız, ya da kendi görüşünüze uygun yapı kurarak sonuçlara razı olacaksınız. Ama unutulmaması gereken; futbol oyunu hatayı affetmez.

İşin ilginç yanı Hollanda, Romanya ve Macaristan her üçü de bizim gibi yeni bir oluşum kurarak geleceklerine yatırım yapmaktadırlar. Onların bizden farkı; futbolu algılamaları aynı olmakla beraber kendi ulusal oyun yapıları ve prensiplerine göre farklılıkları uygulamaktadırlar. Sanırım hiçbirinde siyasi bir tercih söz konusu değildir.

Aramızdaki fark zaten skor olarak da ortada net bir şekilde durmaktadır.

Müslüm Gülhan / NationalTurk