Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hrant Dink cinayetinin Türkiye’nin zaafı olduğunu belirterek yapabileceği bir şey varsa Devlet Denetleme Kurulu’nu devreye sokabileceğini söyledi.

Gül, Hrant Dink davasının haricinde Malatya Zirve Yayınevi cinayetleri ve Necip Hablemitoğlu suikastıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, Hrant Dink cinayeti konusunda Türkiye aleyhine karar vermesinin mahcubiyetini yaşadıklarını belirten Abdullah Gül bu cinayetin Türkiye ve Türklük imajına da çok büyük zararlar verdiğini söyledi.

Hrant Dink davasında mahkeme süreci işlediği için şimdiye kadar DDK’yı devreye sokma gereği duymadığını aktaran Abdullah Gül, “Ben bir konu hakkında talimat vermeden önce çağırıyorum, ‘Bu sizin alanınıza girer mi?’ diye soruyorum. Girerse hemen veriyorum talimatları. Gidince konuşacağım. Yapabilecekleri bir şeyse, tereddüt etmem doğrusu. Yargılamada bir aksaklık söz konusu olursa bu ayrı bir utanç olur şüphesiz ki. Şaibe bırakma çok önemli. İkincisi, herhangi bir şekilde buna benzer olayların olmamasını garanti etmenin yolu da bunları tam aydınlatmaktan geçiyor” diye konuştu.

Abdullah Gül, AİHM’nin, Hrant Dink davasıyla ilgili olarak Türkiye’yi mahkum etmesi yönündeki bir soruya ise “Tabii ki hazmedemem. Böyle bir mahkumiyet bizim başımızı dik tutmaz. Zaten kendi vatandaşını koruyamamışsın. Oradaki ihmaller belli. İkincisi, insanlar yakalanmış ama bu kadar süre geçmesine rağmen her şey daha neticelenmemiş. Bu bizim için büyük bir zaaf. Kendimi çok mahcup hissederim açıkçası. Çıkıp da savunmam yani, ‘Hayır biz her şeyi doğru yaptık şöyle yaptık da böyle yaptık’ diye gerekçe bulamam. Bunların olmaması lazım. Bu tip şeyler hiçbir zaman Türkiye’yi onurlandırmaz, tam tersine mahcup eder. Bunların Türkiye’ye zararı çok büyük. Türkiye içinde ve dışında Türkiye imajına zararı, Türklük imajına zararı o kadar büyük ki… Bunları telafi etmek için dünya kadar uğraşsan edemezsin. Bunlar hiç Türkiye’nin karşılaşmaması gereken şeyler” ifadelerini kullandı.