CHP’li Beşiktaş Belediyesi’nin sendikal haklarını gasp ettiği iddiasıyla Beltaş işçileri Rıdvan Akar ve Cemalettin Demirel’in başlattığı açlık grevi 3. gününde.
Vagus.tv’den Rabia Çelik’in işçilerle yaptığı röportaj;
Neden greve başladınız?
Cemalettin Demirel: 2.5 senedir süren sendikalaşmamıza izin vermeyen CHP Beşiktaş Belediyesi’ne karşı haklarımızı korumak için bu greve başladık. Burada 70 kişinin sendikası yok. Hepsi bizim arkamızda. Ben ve arkadaşım Rıdvan akar 50 gündür grevdeyiz ve üç gündür açlık grevindeyiz.
17 gündür CHP binasındasınız. Burayı nasıl işgal ettiniz?
Cemalettin Demirel: Grevde olduğumuz için çadır kurmaya çalıştık. Zabıta ve polisler izin vermedi ve bize saldırdılar. O yüzden 17 gün önce geldik burayı işgal ettik. Burayı işgal etmek çok zor olmadı. CHP bu odayı işgal ettiğimiz için polis çağırdı. Fakat direndik ve burayı işgal ettik.
Açlık orucuna başlamaya nasıl karar verdiniz?
Cemalettin Demirel: Bu davayı kazanmak için açlık orucuna başladık. Halkın bize sahip çıkacağını düşündüğümüz için yola çıktık. Göz göre göre bizi öldürmeyeceklerini düşünüyoruz. Eğer öyle düşünüyorlarsa bile buradan ölüm çıkar dirim çıkmaz. Bedelini ödemeye hazırım. Benim 2 çocuğum var. Bu davayı onlar için kazanacağım. Örgütlemek ve toplu sözleşme yapmak için sendilaşmaya ihtiyacamız var. İşçinin haklarını öldüren taşeronları yok etmek için yola çıktık. O yüzden açlık grevine başladık.
Rıdvan Akar: 50 gündür grevdeyiz. 33. günü burayı işgal ettik. İşgalimizi anlamlandırmak ve çözüme ulaşmak için aldık bu kararı. Örgütlülüğümüz olan sendikanın toplu sözleşme ile taçlandırılması için buradayız. Böyle bir talebin CHP’ye bağlı bir belediyede dile getirilmiş olması sosyal demokratım diyen CHP’nin politikalarının iflasıdır. Parti programlarında taşeronları öldüreceğim, işçinin toplu sözleşme hakkını geri vereceğim diye CHP, yerelde kendine bağlı olan belediyelerde bu konuda samimi olmadığını gösteriyor.
Kendi bünyelerinde kurdukları Beltaş şirketi %98 belediyeye ait % 2si ise özel bir şirket. Yani belediyeye bağlı taşeron bir firma. Madem taşeronları kaldırma sözünüz var şimdi yapın demek için buradayız.
Taşeronculuğa rağmen biz örgütlenmeyi başardık. Oluşturduğum taşeron firmada sen nasıl örgütlenirsin, nasıl sendikalaşırsın deyip bizim sendikal haklarımızı vermiyorlar ve CHP Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal sendikalaşmamızın yolunu açacak olan imzayı atmıyor.
Biz bu kararı keyiften almadık. Gezi direnişinde düzene karşı baş kaldırısından esinlenerek bu kararı aldık. Biz bu demokrasi ayaklanmasını sınıf ve kitle sendikacılığı açısından ele alarak direnişi anlamlandırmak istedik.
İşçi sınıfının sendikal haklarını geri almak, taşeronculuğu tarihe gömmek için yola çıktık. O yüzden buradayız, o yüzden açlık grevine başladık. Sonuna kadar buradayız ve sonuna kadar direneceğiz.
Kazova işçileri de davalarını kazandılar ve fabrikayı ele geçirdiler. İşçi sınıfı artık silkeniyor mu?
Rıdvan Akar: Grevimizin 33. gününde polis ve zabıta bize saldırdığında bize ilk yardım eden Kazova işçileri oldu. Sınıf dayanışması oldu. Onların savaşgan tutumundan etkilendik. Onlar sendikal olarak örgütsüz olmasına rağmen yaptılar. Biz örgütlüyüz biz nasıl yapamıyoruz dedik ve burayı işgal ettik. Onlar hep yanımızdaydı. Ben onlara şükranlarımı sunuyorum. Bize kazaklar ve battaniyeler getirdikler. Sıcak bir dayanışma içinde direndik. İşgali onlardan öğrendik. Demek ki bu ülkede insanlar artık haklarını işgal ederek kazanacaklar. İşçi sınıfı artık aciz değil. Bizler demiri dövmekte ustalaştık. Kitle sendikacılığıyla kazanacağımızı öğrendik.
İşçi sınıfını bölmek için taşeronları getirdiler. Buna rağmen buradayız. Bu mücadele toplu sözleşme ile kalmayacak. Kazanımlarımızı artırmak için biz diyoruz ki bu daha başlangıç mücadeleye devam.
