Babacan: Avrupa’dan mali ve finans politikalarındaki kararlılığımız ile ayrıştık.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin Avrupa’dan, mali ve finans politikalarındaki kararlılığı ve cüretkarlığı ile ayrıştığını vurguladı. Türkiye’nin bu sayede 2010’da yüzde 9 büyüdüğünü, 2011’de de yüzde 8’den fazla bir büyüme gerçekleştirileceğini kaydetti. Babacan, son 2 yılda istihdamın 3,5 milyon arttığını, bu gelişmelerin özel sektör sayesinde yaşandığını, devletin harcamalarının etkisinin ‘sıfır’ olduğunu söyledi.

İş Hayatı Dayanışma Derneği’nin (İŞHAD) İstanbul’da düzenlenen Ekonomi Toplantısı’na katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, önceden aldıkları tedbirler sayesinde Türkiye’nin küresel kriz karşısında elde ettiği başarının takdirle karşılandığını anlattı. Yüzde 10,45’lik enflasyonun geçici olduğunu ifade eden Babacan, “Bunun sebepleri geçici. Sadece sigaradan 1 puan geldi. Tekstil ve giyim ithalat vergileri en az yarım puan etkiledi. Kur arttı, bir miktar etkiledi. Aralıkta bazı meyve sebze bölgelerindeki sel felaketi de fiyatları olumsuz etkiledi. Bu sebeplerin pek çoğu geçici. 2012 sonunda rakam yüzde 5 gibi bir rakama gerileyecek.” diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Babacan, şu an hem 2009’da başlayan küresel krizi yönetmek hem de bölgesindeki güçlü değişimi lehine çevirmek çabası içinde olduklarını aktarırken, bu anlamda ülkenin ciddi itibar kazandığını söyledi. Diğer yandan krizin yaşandığı ülkelerin gerekli adımlar atmakta yavaş kaldığına işaret eden Babacan, Avrupa’nın mutlaka ortak bir mali politika oluşturması gerektiğini kaydetti. Aksi halde Euro Bölgesi’nin dağılma riski taşıdığını aktardı. Ali Babacan, “Euro Bölgesi’ndeki ülkeler daha dün birbiri ile savaşıyordu. AB, aynı zamanda bir barış politikası olarak ortaya çıktı. Demirdi çelikti derken ortak alan bulmaya çalıştılar. Fakat gene bir sıkıntı çıkacaksa bu, ekonomik istikrarsızlıktan kaynaklanacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin bu olasılık sebebiyle ihracatını çeşitlendirmesi gerektiğine işaret eden Babacan, şöyle konuştu: “Hükümetimiz Afrika’daki büyükelçilik sayısını 10 yılda 12’den 34’e çıkararak bu anlamda önemli bir adım attı. Balkanlar ve Kafkaslar’ın da dahil olduğu Türkiye merkezli coğrafyada sınır hudutlarının anlamını yitirdiği bölge hayal ediyoruz. Türkiye, Suriye, İran ve Lübnan arasında imzalanan ‘ortak ekonomik alan’ anlaşması bu anlamda ilk nüve idi. Suriye’de yaşanan sıkıntılar sebebiyle bu bir nebze gecikecek. Fakat sonrasında genişleyerek sürecek. Bunlarla yüzde 45 ihracat pazarımız olan Avrupa’yı da çeşitlendirmiş olacağız. Şu an Meksika’nın ABD’ye bağlılığı yüzde 80-85 civarında. Biz böylesi bir duruma düşmemeli, ufkumuzu genişletmeliyiz.”

Türkiye’deki birçok reformda arzu edilen noktaya gelinemediğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, siyasi reformlarda eksiklerin bulunduğunu belirtti. Babacan, temel hak ve özgürlükte sıkıntılar olduğunu, yargıdaki reformların yüzde 10’a bile ulaşmadığın belirterek, “Bütün bunlar ekonomi açısından da son derece önemli. Yeni anayasa da çok önemli ve Türkiye’nin hakkı.” ifadelerini kullandı.

İşhad Başkanı Demirer: Doğu Andolu’ ya yatırım yapın

İŞHAD Yönetim Kurulu Başkanı Halil İbrahim Demirer de toplantıda yaptığı konuşmada, işadamlarını Uzakdoğu’ya değil, Doğu Anadolu’ya yatırım yapmaya davet etti. Türkiye’nin terörle ciddi uğraş verdiğine işeret eden Demirer, bununla başa çıkmak için eğitim ve ekonomik kalkınmanın şart olduğunu belirtti. Kalkınma ve işsizliğin düşmesi için de yatırım gerektiğini anlatan Demirer, “Bu nedenle işadamları Uzakdoğu’ya değil, kendi ülkemizin doğusuna yatırım yapmalı.” dedi.

Hükümetin de bu anlamda Türkiye’nin doğusundaki illere, özel teşviklerle destek olması gerektiğini ifade eden İŞHAD Başkanı Demirer, dernek olarak bir proje başlattıklarını ve Batman’ı kendilerine hedef il seçtiklerini ifade ederek, “15 Batmanlı işadamını İstanbul’da ağırladık. Beraber proje yapmaya karar verdik. Böylece buralardaki yatırımlarımızı Batman’a kaydırmayı planlıyoruz. Umalım bu, pilot bir çalışma olur.” diye konuştu.

Bunun yanında Türkiye’nin 12 Eylül’le hukuki olarak hesaplaştığı bir dönemde 12 Eylül anayasasını da ortadan kaldırıp yerine gerçekten halkın ve devletin doğru konumlandırıldığı yeni bir anayasa koyulması gerektiğini kaydetti.