Gençlerbirliği – Fenerbahçe maçı
Zorlu bir virajı daha iyi bir şekilde atlattık. Aslında çok şanslı olduğumuz bir maçtı. Girdiğimiz pozisyondan daha fazla gol attık.
Bariz ofsayttan gol atmamıza rağmen hakem yine de bozulmadı ve penaltımızı da tereddütsüz çaldı. Rakibin de birçok direkten dönen topu var. Ancak işin güzel tarafı, skor ne olursa olsun biz bu maçı kazanacak oyunu oynadık. Yani diyelim ilk golümüzün olduğu pozisyon için ofsayt çalınsaydı bile, ikinci yarındaki baskılı oyunumuzla istediğimiz kadar gol atabileceğimizi düşünüyorum.
Maçta Fenerbahçe tarafında yıldızlaşan bir oyuncu yoktu. Alex takımı iyi yönlendirdi, muhteşem bir penaltı attı ve Niang’a yaptığı asist güzeldi. Volkan ikinci yarıda birisi inanılmaz zor olan iki kurtarış yaptı, ama yenilen iki golü de kendisine yakıştıramadım, özellikle çakma Sergio Ramos Orhan Şam’dan yediği golü kurtarması gerekirdi. Emre ve Mehmet Topuz iyi çalıştılar ama daha iyi oynadıkları maçlar vardı. Bu aslında çok güzel bir gösterge. Takım deplasmanda 4 gollü bir galibiyet alıyor ve takımda sivrilen bir oyuncu yok, bu takım oyunu oynadığımızın bir göstergesi. Ligtv maçın adamını Emre seçti, evet, özellikle Andre Santos’un golünde attığı depar derslikti. Ancak ilk yarıda çok etkili değildi, 2-3 tane top kaptı en fazla. Bence maçın adamı Gençlerbirliği’nden Hurşut’tu. Neredeyse hatasız oynadı, bütün atakları o yönlendirdi ve attığı gol de çok güzeldi. 28 yaşındaki Hollanda asıllı bu oyuncu gelecek sene kadromuzda olursa faydası olabilir diye düşünüyorum, iyi bir yedek olabilir.
Maçın kötüleri arasında herhalde ilk sırada Özer’e değinmek lazım. Hücumda rezaletti. Bunun sebebinin “bir an önce yıldız olma hevesi” olduğunu düşünüyorum. Her topu aldığında ya ara pas atmayı ya da çalım atmayı deniyor. Modern futbolda bu tabii ki mümkün değil, üstelik rakip defans da hazırlıklı, Özer nasıl olsa üstüme gelecek diyor, top Özer’e geldiğinde yakın pres yapıp topu kapıyorlar. Takımda Alex gibi zekasıyla oynayan bir ağabeyi varken her seferinde bu riskli hareketleri denemesi çok ilginç. Öte yandan defansif anlamda yaptığı müdahaleler gayet iyiydi, özellikle ilk yarıda Bekir’in boşalltığı sağ bekten kafayla çıkardığı top belki de bir golü engelledi.
Son söz de Aykut Kocaman için. Geçen haftaki yazımda rotasyona gitmemiz gerektiğini yazmıştım. Selçuk ve Gökhan’ın sakatlıkları Özer ve Bekir’e şans oldu. Bu hafta da Andre Santos ve Lugano ceza haklarını kullandılar, dolayısıyla gelecek hafta Caner ve Bilica’ya da şans doğacak. Benzer bir rotasyonu da hücumda değerlendirmek lazım. Hazır iki yabancımız haftaya yokken Stoch ilk 11de oynayabilir. Ancak tabii Aykut’un bu hafta Stoch’u kadroya bile almaması ilginç bir durum. Chelsea’den 20 yaşında gelecek vadeden bir oyuncu alıp, kadroya bile almamak cesur, ilginç ve muhtemelen de yanlış bir karar. Bu hafta Konya maçında eksiklerimize rağmen zorluk yaşamayacağımızı düşünüyorum, sakatlık da yaşamazsak bir sonraki hafta Galatasaray’a tarihi bir fark atabiliriz diye bir ümidim var. Bakalım ne olacak.
Arda Gezdur
