Milli takım teknik direktörü Guus Hiddink’in Belçika maçı sonrasında Chelsea’ye gideceği yönündeki iddialar her geçen gün daha da güçleniyor.

Vatan gazetesinden Gökmen Özdemir’in yazısı;

Chelsea’den teklif aldığı herkes tarafından bilinen ama gayet profesyonelce hamlelerle bu durumu ‘spekülasyon’ olarak yorumlayan Hiddink ile dün Milli Takım’ın kamp yaptığı Chateau Bildenberg’de sohbet etme fırsatımız oldu.. Bu kez biraz daha rahat ve mesaj kaygılı konuştu.. Benim görüşmenin sonundan çıkardığım mesaj şu: “Belçika maçı sonrası nurtopu gibi bir Hiddink krizimiz olacak ve sonunda hoca İngiltere’ye gidecek.”

BU noktaya nasıl geldiğimi biraz daha açayım.. Tegelen’de gri bir pazar sabahı sonrası takımın kamp yaptığı otele gittik. Oyuncularla bir saatlik röportaj fırsatımız vardı. Ama benim asıl merak ettiğim Hiddink’in durumuydu.. Kendisi pek ortalarda gözükmek istemiyor, basından gelecek soruları tahmin ederek uzak duruyordu. Kapıdan gözüktüğü anda yanına giderek bazı sorularım olduğunu artık bunlara cevap vermesi gerektiğini çünkü herkesin büyük bir meraklı onun durumunu beklediğini söyledim.. “Tamam” dedi.. Biraz uzağımızda da TFF Başkanı Mahmut Özgener gazetecilerle oturmuş sohbet ediyordu..

ÖNCE takımın durumuyla başladık.. “Çok katılımcı, kalitesi yükselen, sorumluluk alan oyuncularım var. Almanya ve Azerbaycan maçlarından sonra kollarını yana sarkıtıp ‘teslim’ olan takımım yok.. Hepsinden çok memnunum.. Belçika maçından çok ümitliyim.. Fizik olarak da kafa olarak da hazırız.. Yarın çıksak yine çok iyi oynarız.. Biraz daha taktik çalışma yapacağız. Ve tam anlamıyla hazır olacağız” diye girdi konuya..

SONRA Şampiyonlar Ligi finaline gittik.. Hiddink “Barcelona rakip olarak oynaması çok zor bir takım.. Onları çok dar bir alana sıkıştırmanız gerek.. Manchester bunu yapamadı.. Ben Chelsea’de çalışırken Barcelona’ya karşı mükemmel bir maç çıkartmıştık. Ama şunu da itiraf etmeliyim bugünkü Barcelona o günkü takımdan daha ileri bir seviyede.. Şampiyonluğu hakettiler..” derken hemen araya girdim.. “Chelsea ile bir kez daha onlara karşı oynama şansınız olacak mı?” Güldü.. “Sen olsan ne yaparsın?” tarzında kontr bir soru sordu.. Benim buna cevap vermemin mümkün olmadığını söyledim.. “Bak” dedi.. “Senin cevap veremediğin bir soruya şimdi benim cevap vermem doğru olmaz.. Çok önemli bir maç var. Söz veriyorum Belçika maçından sonra durumu anlatacağım herkese..” diye ekledi.. Roman Abramovich’in çok iyi arkadaşı olduğunu, ondan ‘Roman’ diye bahsettiğini ve hâlâ görüştüklerini daha önce Hiddink ile kahve içerken kendisinden dinlemiştim.. Yakınlıklarını bildiğimden hemen bir soru daha sordum: “Chelsea’ye giderseniz teknik direktör mü olacaksınız, yoksa sportif direktör mü?” “Hepsini göreceksin.. Biraz bekle yeter..” şeklinde gülerek cevap verdi.. Sözleriyle net birşey söylemiyordu ama gözleri “Ben gidiyorum” diye bağırıyordu..

“2 sorum daha var” dedim.. “Son 2” dedi.. “Arda, Chelsea’de sizinle şans bulabilir mi?” şeklinde dozajı artırarak girdim konuya.. “Arda içlerinde Chelsea’nin de olduğu dünyanın en iyi 6 takımında rahat oynar.. İngiltere’de belki 3-4 ay fizik olarak zorlanır ama sonra büyük işler yapar.. Biraz fizik olarak yumuşak bir tarzı var ama bu halledilir. Arda çalışmayı seven bir futbolcu. Ne yapması gerektiğini anlattığınızda bunu hemen kapıyor.. Zaten gitmesinin vakti geldi.. G.Saray onu bırakmalı..” cevabını verirken gülüyordu.. Bu açıklaması Milli Takım kampında uzun süredir konuşulan Chelsea-Hiddink-Arda dedikodularıyla örtüşüyordu..

“HADİ 2. soru” dedi.. Yine Chelsea’den sordum.. “Drogba’yı G.Saray istiyor.. Eğer giderseniz onu bırakacak mısınız?” diye biraz daha net cevap almaya yöneldim.. Bu kez kahkaha attı.. “Şimdi karar vermemi mi istiyorsun?” diyerek konuya girdi.. “Drogba benim hayran olduğum, kazanma hırsını herkese örnek göstediğim müthiş bir futbolcu.. Onunla çalışmak büyük bir zevk.. Sen buradan onun bırakılıp bırakılmayacağını çıkart artık” dedi.. Ben istediğimi çoktan almıştım.. 20 dakikalık görüşmeden benim çıkarttığım sonuç şu: “Hiddink, Belçika maçı sonrası TFF ile vedalaşır.. Chelsea’ye gider.. Drogba’yı bırakmaz.. Arda’yı yanına alır.”