GündemManşetOrtadoğuPolitikaTürkiye

Kemal Kılıçdaroğlu: Türkiye’nin saygınlığını allak bullak ettin

Kadınlar Günü Kutlu Olsun

kilicdaroglu grup aa2

Kemal Kılıçdaroğlu: Türkiye’nin saygınlığını allak bullak ettin… CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan’ı sert sözlerle eleştirdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç hakkında gensoru verdiklerini anımsatarak, ”Adım gibi eminin, bütün AKP elleri, gensorunun reddi için kalkacaktır. Neden; yolsuzluk yapmak temel meslekleri, görevleri, en iyi bildikleri iş” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin iyi yönetilmediğini iddia etti. Kavgayla ülkenin yönetilemeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ”Başbakan ağzını açıyor küfür, kapatıyor kin ve intikam” diye konuştu.

Türkiye’nin, neredeyse bir ”yas bölgesi” ilan edildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, bir taraftan şehitlerin geldiğini, diğer taraftan depremden yüz binlerce kişinin mağdur olduğunu, çadırlarda donarak ve yanarak ölen çocukların bulunduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin, kendisini muhalefet gibi gördüğünü savunarak, ”Biri yangında mı öldü, depremde insanlar çadırda mı öldü, grizu patladı işçiler mi öldü; herkes sorumlu, bir tek AKP sorumlu değil. Böyle bir devlet anlayışı olabilir mi- 10 yıldır iktidardasın, sorunlar çözülmüyor katmerleşiyor. Ülkemizin insanına yazık, günah” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Esenyurt’ta 11 işçinin çadırda ölümünün ardından ”İş güvenliği yasasına ihtiyaç var” denildiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Elinden tutan mı var; niye getirmiyorsun; ‘birileri istemiyor’ diye getiremiyorlar. 10 yılda, 10 bin 723 işçi iş kazası sonucu hayatını kaybetti. İşgüvenliği yasasını getirmek için 10 bin 723 işçinin ölmesi mi lazım- İş kazalarında dünya üçüncüsü, Avrupa birincisiyiz. ‘Kader’ diyorlar, diğer ülkelerin işçilerinin kaderi böyle değil mi, onların madenlerinde grizu patlamıyor mu- Her türlü önlemini alırsın, sonra ‘kader’ dersin. Hiçbir önlem alma, işçiler ölsün, sonra çık ortaya herkes suçlu, bir tek onlar masum. Allah bilir ‘bu işçilerin bu çadırda ne işi var, yanlarında 5 yıldızlı otel var, orada yatsalardı’ diyecekler.”

-”Erdoğan gülmüştür”-

Kılıçdaroğlu, ”halkına karşı önyargılı olan, halkının bir kısmını kendisine düşman gören bir Başbakan’la karşı karşıya” olduklarını ileri sürdü.

Geçen hafta bir utanç daha yaşadıklarını belirten Kılıçdaroğlu, Sivas davasında 7 sanık hakkındaki dosyanın zamanaşamına uğramasına değindi. Kılıçdaroğlu, yüreğinde insan sevgisi olan, Allah’tan korkan birinin, 35 kişinin yanarak ölmesini kabul edemeyeceğini, vicdan azabı çekeceğini söyledi.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın davaya ilişkin kendisini şaşırtan, ”Dava sonucu hayırlı olsun” şeklinde bir açıklama yaptığını belirtti. Kılıçdaroğlu, ”Sayın Erdoğan, sen nasıl bir Başbakan’sın, nasıl bir insansın, yüreğinde zerre kadar insan sevgisi yok mu- İnsan biraz Allah’tan korkar. Mağdurun, mağduriyetini en azından biraz hisset, empati yap. Karşıdaki insanı neden tahrik ediyorsun, nedir bu ayrımcılık-” diye sordu.

”Zulüm yapan insanlar, mazlumlara üzülmez. Zulüm yapan, düşüncesinde insaf denen kavramı geliştirmez” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini, ”Bunların bütün düşünceleri insanlara zulüm yapmaktır. Van’da zulüm yaparlar, Ergenekon davası Silivri’de, zulüm yaparlar. Bir gazeteci tahliye olduktan sonra, 8 yaşındaki çocuğunun kendisini ziyarete gelirken yaşadığı dramı, gözyaşları içinde anlattı, bütün Türkiye ağladı. Erdoğan gülmüştür. Çünkü vicdanı ile sorunu olanlar üzülmezler. Demokrasi bu değil, ülke böyle yönetilmez. Bu siyasetçilerin, bu milletin yakasından düşmesi lazım” diye sürdürdü.

-”Dünyalığını sağlamaya çalışıyorsun”-

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Adana Seyhan’da, 7 aylık çocuğunu saç kurutma makinesiyle ısıtmaya çalışan Emine Akçay’ın, çocuğuna yiyecek veremediği için kendisini astığını söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

”Kimse, ‘Türkiye sosyal devlettir’ demesin, bırakın o palavraları. Sosyal devlette, 7 aylık çocuğu saç kurutma makinesiyle ısıtan annenin daramını anlamıyorsa sosyal devlet değildir, o devlette dikta yönetimi var demektir. Emine Akçay’ın yaşadığı dramın, gazetelerin 3.sayfalarında yer almanın dışında ne anlama geliyor- AKP’nin bu soruna çözüm üreteceğini mi sanıyorsunuz; hayır. AKP zengin sofralarının vazgeçilmez konuğudur artık, lüks jeeplerden inmeyenlerdir. Niye Akçay’a kömür vermedin, fakir fukaraya değil, yandaşlarına dağıtıyorsun. Emine Akçay’ın kendisini asmasından, başta iktidar partisi olmak üzere herkesin sorumluluğu var. Biz sorumluluğumuzun gereğini yerine getirdik. Seçimlerde ‘aile sigortası’ dedik. Aile Sigortası Kanunu olsaydı kendisini asmazdı, hesabına her ay 600 lira yatırılacaktı, okula giden çocuğu için 100 lira alacaktı. Kimseye minnet etmeyecek ve kendisini asmayacaktı. Bütün CHP’lilere sesleniyorum; CHP’nin iktidar olma görevi ve zorunluluğu var, Emine Akçaylar, Samsun’da açlıktan ölen Kübra bebek, Milas’ta açlıktan ölen gazimiz için var.

Bir Emine Akçay’a bakın, bir de Deniz Feneri’ne bakın. Emine Akçay’ın annelik gururu dayanamıyor intihar ediyor. Deniz Feneri, fitre yolsuzluğu yapanlara bakın, inanç sömürenlerin arkasına bakın kimler var. Onların yaşadığı lüks hayata bakın, bir de Akçay’a bakın. Bir de elinizi vicdanınıza koyun, Hükümet’e bakın. Bir de dönün Suat Kılıç’a bakın. Genelde yoksulların, orta hallilerin yaşadığı yerde, ucuza bina kapatıp, köşeyi dönenlere bakın. Bu milletten utanmıyorsan, Emine Akçay’dan utan. O açlıktan, yoksulluktan kendini asarken, sen dünyalığını sağlamaya çalışıyorsun. Yetmez mi sana bu kadar para, öbür dünyaya mı götüreceksin- Gensoru verdik. Adım gibi eminin, bütün AKP elleri, gensorunun reddi için kalkacaktır. Neden; yolsuzluk yapmak temel meslekleri, görevleri, en iyi bildikleri iş.”

Hafta sonu Niğde’ye yaptığı ziyareti hatırlatan Kılıçdaroğlu, ”patates üreticisinin dertli” olduğunu söyledi.
10 yıl önce yılda 6 milyon ton patates üretildiğini belirten Kılıçdaroğlu, ”AKP iktidara geldi, 10 yıl geçti, Türkiye’de üretilen patates miktarı 4,5 milyon tona düştü” dedi.

Niğde’de aralarında AK Parti ilçe başkanının da bulunduğu üreticilerin çoğunun icralık olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, 10 yıl öncesine göre patatesin kilogram fiyatında fazla değişiklik olmamasına karşın mazotun fiyatının ise 1 liradan 4 liraya çıktığını söyledi. Kılıçdaroğlu, Niğdeliler’den daha fazla milletvekili için söz aldığını kaydetti.
Niğdeliler’in kendisine ”Bu iktidarda insaf var mıdır- Vicdan var mıdır-” diye sorduklarını belirten Kılıçdaroğlu, kendisinin de ”İnsafı ve vicdanı bu iktidarda aramayın. O insaf ve vicdan CHP’de vardır” dediğini dile getirdi.

Afganistan’da şehit olan 12 Türk askerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, ”Acı bir olayı yaşadık, 12 askerimiz bizden 3 bin 500 kilometre uzakta, Afganistan’da görev yaparken şehit düştüler. Yüreklerimiz dağlandı. Acıyı paylaştık, aileleri ziyaret ettik. Biz ne söylersek söyleyelim ateş düştüğü yeri yakar. Büyüklerimizin söylediği bir şey var; ‘Allah kimseye evlat acısı vermesin.’ O anneleri dinlerken, onların yanına giderken, duygulanmamak mümkün değil. İnsanın gözleri doluyor. 3 bin 500 kilometre uzakta görev yapıyorlar. Görev şehidi o arkadaşlar” dedi.

-”Tertemiz alınlarından öpüyorum”-

Şehitlerin adlarını okuyan Kılıçdaroğlu, bu ülkenin birliği ve beraberliği için şehit olduklarını anımsattı.Şehitliğin en yüce mertebe olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ”O şehitleri yetiştiren annelerin ellerinden, o şehitlerin de tertemiz alınlarından öpüyorum ve onları saygıyla selamlıyorum” diye konuştu.

Vatanın herkesin ortak malı olduğunu ve vatan denilen şeyin sadece topraktan ibaret olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, vatanın aynı zamanda millet, hürriyet ve özgürlük olduğunu vurguladı.

Vatanın herkesin karnının doyduğu yer olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ”Ülkelerimizin bağımsızlığı için mücadele ettiğimiz yerdir vatan, onun için siz özgürlüğü, demokrasiyi insan haklarını savunursanız, bir anlamda vatanı da savunuyorsunuz demektir. 12 Mehmetçiğin şehit olması da bu vatan dediğimiz gerçeğin bir başka somut ifadesidir” dedi.
12 askerin şehit olması üzerine bir sorgulama yaptığını ve ”Bizim orada ne işimiz vardı-” diye soru sorduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, bazılarının ise bunu yadırgadığını hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, ”Bizim, ‘neden şehit oldular-‘ diye soru sormamızı yadırgıyorlarsa, ben onları yadırgıyorum ve kınıyorum. Şehitlerimizin canı bizim için değerlidir. Bırakın canını, her şehidimizin saçının teli bile bizim için önemlidir. Onları oralara vatan uğruna gönderdik, ama insanımızın değerli olduğunu unutmamamız, sorgulamamız lazım. Siz şehidinizin değerini vermezseniz, ülkenizin de değerini bilmezsiniz. Kendi insanımıza değer vereceğiz. Vatanı savunmak, insanımızı savunmak bir bütündür, olaya böyle bakmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

-”CHP her türlü katkıyı vermeye hazırdır”-

Şehitler ve gazilerle ilgili çok sorunlar olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Niğde’de şehit ve gazilerle ilgili bir derneğin şubesini açtıklarını anımsattı. Başbakan’ın bugün şehit ve gazilerle ilgili kanun tekliflerini, tasarılarını parlamentoya getireceklerini söylediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

”CHP olarak, şehit, gazi, dul ve yetimleriyle ilgili 5 tane kanun teklifi hazırlamışız. Söylediklerinin tamamı bunların içinde. 12 askerimiz şehit olduktan sonra akılları başlarına geldi. Oysa CHP, daha olayın başında şehit yakınlarını dinledi, bu kanun tekliflerini sundu. Bizden kopya alıyorlar, varsın alsınlar…”

-CIA Başkanı’nın Türkiye ziyareti-

”Geçen hafta sayın Başbakan’ın çok özel bir misafiri vardı. ABD istihbarat teşkilatı CIA’nın Başkanı Ankara’ya gelmişti. Sayın Başbakan CIA Başkanı’nı kabul etti, niye kabul etti anlamakta zorlanıyorum” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
”Hem ‘büyük devlet’ diyeceksin, ‘Türkiye butik devlet değildir’ diyeceksin, kendi muhatabın olmayan birisini makamında kabul edip görüşeceksin. Anlamakta zorlanıyorum. Biliyorsunuz bu CIA Başkanı ile Recep Tayyip Erdoğan arasında bir de özel bir ilişki var. Bunlar eski arkadaşlar, özel hukukları var. Hatırlarsınız 4 Temmuz 2003’te, Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde bizim askerlerimizin başına çuval geçiren Amerikan askerlerinin komutanıydı bu kişi. Şimdi bu geliyor, sayın Başbakan bunu davet ediyor, geliyor, oturuyor, konuşuyorlar. Ne konuşuyorsun sen sayın Başbakan. Başını uzatıyorsun, çuval geçiriliyorlar. Bu ilişkinin sorulması ve sorgulanması lazım.

Biliyorsunuz CIA Başkanı, Başkan olmadan önce de Afganistan’da NATO birliklerinin komutanıydı. Çuval olayından sonra gazeteciler sayın Başbakan’a, ‘ABD’ye nota verecek misiniz-‘ diye soruyorlar. Yanıtını çoğunuz unutmuş olabilirsiniz, ben hatırlatmak isterim. Şöyle diyor sayın Başbakan; ‘Bakın nota dediğiniz konu müzik notası değildir. Bunların bir ağırlığı vardır, aklınıza esince nota verilmez.’

Senin askerinin başına çuval geçirilecek, sen ABD’ye ‘Ya arkadaş ne yapıyorsunuz, bunu yapamazsınız’ diye cesaret edip soru dahi soramıyorsunuz. Şimdi kalkmış efeleniyorsun. Afganistan’a 12 şehit var, ‘Türkiye büyük devlet.’ Türkiye’nin büyük devlet olduğuna inanıyorum da sen küçük bir Başbakansın, sorunumuz bu. Askerinin başına çuval geçirilecek, beyefendiyi alıp karşılayacaksın, Allah bilir başını uzatmışsındır, senin de başına çuval geçirecek. Hiç bir ülke başka bir ülkenin çıkarını savunmaz. Sen kendi ülkenin çıkarını savunmazsan, başkası gelip savunmaz, herkes kendi ülkesinin çıkarını savunur. Dış politikanın özü budur. Türkiye’nin çıkarını ancak biz savunuruz.”
”Hem ‘büyük devletim’ diyeceksin hem soru sormaktan korkacaksın, sonra da kalkıp Türkiye’de efeleneceksin. Yemezler. O efelenmeye izin vermeyiz” ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, ”Senin gerçek kimliğini ben bu millete anlatacağım. Sözüm var, ahdim var, senin ne mal olduğunu ben anlatacağım” diye konuştu.

-1 Mart 2003 tezkeresi-

1 Mart 2003 tezkeresinin CHP’nin kararlı duruşu ile reddedildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
”Eğer Ortadoğu’da bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin bir saygınlığı varsa ki, sen çoğunu allak bullak ettin, 1 Mart 2003 tezkeresinin yüzündendir. Afganistan’dan 12 şehit geldi, bütün Türkiye ağladı. 1 Mart’taki tezkere geçseydi, 12 değil belki 12 bin şehidimiz gelecekti. Biz hiç kimsenin burnunun kanamasını istemeyiz. Bu ülkede herkes özgürlük içinde yaşayabilmelidir. Başka topraklarda bizim işimiz yok. Birilerinin taşeronluğunu yaparak, buralara gitmeyi doğru bulmadık. Her zaman karşı çıktık, yine karşı çıkmaya devam edeceğiz.”
”1 Mart tezkeresinin reddedilerek binlerce şehidin olmasının önünü kestiklerini” belirten Kılıçdaroğlu, gelinen noktada ise farklı bir yerde olunduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

”CIA Başkanı geliyor, Başbakan kabul ediyor. Devlet protokolünde olmayan bir kural içinde kabul ediyor. Yeni vazife almış memurlar gibi heyecanla bir şeylere sarılmaya başlıyorlar. Neymiş, Suriye’de tampon bölge kuracaklarmış, bunun adı savaştır ve işgaldir. Senin ne işin var Suriye’de. Irak’ta 1,5 milyon Müslüman öldürülürken sesin çıkmıyordu da, Suriye’de olunca mı sesin çıkmaya başladı- Irak’ta yüz binlerce Müslüman kadına Amerikan askerleri tecavüz ederken, sen o askerlere başarı diledin mi, dilemedin mi-

Birilerine tampon ya da taşeron olmaktan vazgeç. Birilerinin tamponu olmak zorunda mısın- Birilerinin taşeronu olmak zorunda mısın- Türkiye onurlu bir devlettir. Kurucu önderimizin bir cümlesi vardır, ‘yurtta barış, dünyada barış.’ İşin özü budur. Sosyalist enternasyonalin toplantısı olacak, beyefendideki paniğe bak. ‘Efendim Suriye’ye destek vermek için.’
Dur bakalım, daha toplantı olmadı, rahatsız toplantı olmasından. Gerçeklerin bu millet tarafından öğrenilmesinden rahatsız. Malum ya, Suriye’de iki tane ‘teröristimiz’ daha var, sarı basın kartı olmadığı için iki gazetecimiz. Sesi çıkıyor mu- Ben o gazetecileri kurtarayım diye yola çıktı mı- Onların da tercümanı biz olacağız. Onların da sorunlarıyla CHP olarak biz ilgileneceğiz. Sosyalist Enternasyonal burada toplanacak. Türkiye büyük, onurlu devlet, Türkiye çıkarlarını savunan devlet, Türkiye’de onun aklının almadığı onurlu bir muhalefet var. Onun kafası almaz ama biz bunu yapacağız. Hazır buraya gelmişken CIA Başkanı, oturup bir basın toplantısı yapsalardı iyi olurdu. Belki bu Uludere’de öldürülen 34 yurttaşımızın katili kim onu öğrenirdik bari hiç değilse.”

eğitim sistemini kademelendirerek, 12 yıla çıkan kanun teklifiyle ilgili yaşanan gelişmelere yer verdi.
Teklifin bilim ve pedagojiyle uzaktan yakından ilgisinin olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, kanun teklifini verenlerin, ”o tarakta bezi olmadığını, talimatla verildiğini” ileri sürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ”Yaptığımız düzenleme ideolojik değil, pedagojiktir” dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, ”Sayın Erdoğan, ideoloji konusunda bir iki cümle kurabilir ama pedagoji bilmediğine adım gibi eminim. Pedagojinin ne anlama geldiğini bile bilmez. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. YÖK Başkanı, eğitim fakültesi dekanlarını, eğitim uzmanlarını, sivil toplum kuruluşlarını çağır. Öğren bakalım, bu nedir diye. Bir kişiyi, bir pedagogu bile dinlemedi. Ama pedagojiden söz ediyor. Çünkü, birisi eline not vermiş. Anlamadığı bir şey” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, teklifle, 5 yaşındaki bir çocuğun ilköğretime başlayacağını ifade ederek, bir anneye, ”5 yaşındaki çocuk okula gider mi-” diye sorulduğunda, gitmeyeceği yanıtını vereceğini iddia etti.
Anaokula giden çocuklara, ilköğretime başladığında kalem tutması için parmak kaslarının gelişmesine yönelik eline makas verilip, kağıt kesmesinin öğretildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, ”Sen daha bundan bile habersizsin. Bunu bile bilmiyorsun, kalkmış pedagojiden bahsediyorsun. Pedagojiden bahsetme, boyunu aşar çünkü” dedi.

-”Sayın Avcı, bu sana yakışmıyor”-

Kılıçdaroğlu, teklifin komisyonda görüşmelerinde, AK Parti milletvekillerinin ellerinde sadece ”silahlarının eksik” olduğunu ileri sürdü.
TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Nabi Avcı’nın, entelektüel birikimine üzüldüğüne belirten Kılıçdaroğlu, Avcı’nın, öğretmeninin yayımladığı mektubu, sessiz bir odaya çekilerek, vicdanının sesiyle okumasını istedi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
”Ama yapmaz. Çünkü koltuk, vicdandan daha önemli onun için. O koltukta oturacak vicdanını pazarlayacak. Öğretmenini bile dinlemiyor, ‘bir makam arabam, sekreterim olacak, Erdoğan sırtımı sıvazlayacak ve bütün entelektüel birikimimi Erdoğan uğruna, ayaklarımın altına alacağım.” Bu sana yakışmıyor Sayın Avcı.
Erdoğan, 8 yıllık kesintisiz eğitimle ilgili ‘zorbalıkla gelen bir düzenlemeyi, demokrasiyle ortadan kaldırıyoruz’ diyor. Bu ifadenin pedagoji, bilim, ahlakla alakası var mı- Bir Başbakan’a kinle hareket etme duygusu yakışır mı- Yüreğinde kin var senin.”

-”Mantıklı gerekçe söyle”-

Kılıçdaroğlu, 9. Kalkınma Planı’nda, zorunlu temel eğitimin 8 yıla çıkarılmasıyla öğrenci sayısında büyük artış sağlandığı, ilköğretimden ortaöğretime geçişte artış olduğunun yer aldığını anlattı. Kılıçdaroğlu, Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, 6-14 yaşında okullaşma oranının yüzde 85’ten yüzde 99’a çıktığını belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu, ”(28 Şubat’ta geldiği için kaldıracağım) 28 Şubat’ta sadece o mu geldi, bir sürü şey geldi. Onları kaldırıyor musun; hayır. Mantıklı gerekçe söyle” dedi.
”Çocuk üzerinden siyaset yapılır mı-” diye soran Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın, ”eğitimle ilgisi bulunmadığını, görevinin, çocukların geleceğiyle oynamak” olduğunu iddia etti.
Kılıçdaroğlu, teklifin, din eğitimiyle de ilgisinin bulunmadığını, çocukların iyi bir din eğitimi almasına yönelik çağrılarına cevap gelmediğini savundu. Kılıçdaroğlu, ”Din eğitimi ise gel diyoruz, kaçıyorsun. Nedir senin amacın-” diye sordu.

-”Ayıp yapıyorsun”-

TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in, ”topu üzerinden atarak”, Avcı’ya, şikayetler konusunda gereğini yapması için yazı gönderdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
”Sen denetim görevini niye yapmıyorsun- Avcı’ya yararı olur mu olmaz mı bilmiyorum ama bir bilgi vermek istiyorum. Kendisi sorumluluk üstlenip, öğretmeninin mektubunu, vicdanıyla okumuşsa, teklifi iade edebileceği çok güzel bir yasa maddesi var. Kalkınma Planlarının Yürürlüğe Konması ve Bütünlüğün Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesi; ‘TBMM komisyonları, kendilerine havale edilen kanun tasarısı ve teklifleri ile bu tasarı ve teklifler üzerinde verilen değişiklik önergelerini, Kalkınma Planına uygunluk bakımından da inceler ve uygun bulmadıkları takdirde, reddederler.’ diyor. Bu kanun teklifi, Hükümetin programında, kalkınma programlarında, Milli Eğitim Bakanlığı strateji planlarında yok. Demek ki Avcı’nın yapacağı tek şey var; bu teklifi iade etmek. Yapamayacağını ben de biliyorum. Koltuk, araba uğruna… O kadar yıl okudun, insan yetiştirdin, bir insan entelektüel birikimini, geçmişteki başarılarını bir araba uğruna feda etmemeli. Siyaset açısından ayıp yapıyorsun sen.”

-”Gün gelecek sokağa çıkamayacaksın”-

Kılıçdaroğlu, kanun teklifinin içinde Kamu İhale Kurumu ile ilgili düzenlemelerin de yer aldığına işaret etti.
Kamu İhale Kurumu’nun, ihalelerde yolsuzlukları önlemek amacıyla kurulduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
”İhalelerde yolsuzlukları önleyecek kurumun içine, yolsuzluk yapacak çete kurdular. Bu çete, yeterli güvenliğe kavuşmuş değildi herhalde, bu teklifle yasalar bir tarafa atılarak, yeniden yolsuzluk yapmanın güvencesi getiriliyor. Milyarlarca dolarlık ihale, Kamu İhale Yasası’nın dışına çıkarılıyor. İki bakanlık oturup yönetmelik çıkaracak, mal alımları buna göre yapılacak. Müşteriler, kişiler hazır belli, paralar da hazır. Erdoğan’ın çocukları, eğitimini düşündüğü yok, o, ‘acaba yolsuzluklar nasıl yapılır, bunlara nasıl kılıf hazırlarım.’ Bütün düşüncesi bu, bu teklif bunu açıkça gösteriyor. Konu ideolojikmiş, konu pedagojikmiş; konu kriminolojik. Konu bu, konu suç, suçu nasıl örterim, malı nasıl götürürüm. 18-20 milyar dolarlık olay bu. 2030 yılına kadar istediğin malı, istediğin adamdan alacaksın, bunun adına eğitimde reform diyeceksin. Sen yolsuzlukta reform yapıyorsun, yolsuzluk yapanlara güvence sağlıyorsun. İnsanda biraz Allah korkusu olur. Bu milletin fakir, fukarasından bu vergileri, birilerine peşkeş çekmek için topluyorsun. Milletin cebinden çalıyorsun, çocukların geleceğini çalıyorsun. Sonra ‘eğitimde reform yaptık’ diyorsun.
Sosyalist Enternasyonel toplantısını yapacağız dedik. Başbakan, ‘Şunun, bunun arkadaşı’ diye bir sürü suçlama yaptı. Allah’a çok şükür benim Berlusconi gibi bir arkadaşım yok. İtalya’da sokağa çıkamıyor, Başbakanlığı bıraktı. Sen de gün gelecek sokağa çıkamayacaksın eğer tutumun böyle devam ederse. Kaddafi de arkadaşındı, Kaddafi’yi sattın, linç edilirken sesin çıkmadı.”

-”Allah seni ıslah etsin”-

Konya’da geçen hafta Türk yıldızlarına ait bir uçağın, düştüğünü anımsatan Kılıçdaroğlu, pilota ”uçak düşecek, bir an önce atla” diye mesaj gönderildiğini söyledi. Pilotun, bir ahlak dersi verdiğini, ”Uçağı kurtarmayı deneyeceğim, bunu yapabilirim, bu uçakta yetim hakkı var” dediğini anlatan Kılıçdaroğlu, ”Erdoğan’a ne söyleyeyim, Allah seni ıslah etsin” dedi.

8 Mart Kadınlar Günü Turları

NationalTurk

NationalTurk Haber Merkezi, En Son Haberleri Gündemi, Spor Haberlerini, Ekonomi, Seyahat, Magazin, Politika ve Son Dakika Haberlerini en doğru ve objektif şekilde size ulaştırır.NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu