FutbolHaftanın YorumuSpor

Madrid’deki Türk Mahallesi

Maldivler Kutlu Olsun

Müslüm Gülhan

NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’ın Atletico Madrid’de forma giyen Arda Turan ile ilgili olarak kaleme aldığı ‘Madrid’deki Türk Mahallesi’ başlıklı yazısı;

Doksanlı yılların sonuna doğru Almanya’da ağabeyimi ziyarete gitmiştim. Köln’de yaşıyordu, o seyahat içinde ağabeyim beni Köln’deki Türk mahallesine götürmek istedi, oraya gidip merak ettiğim ortamı görmek ve yiye bilecek tanıdık şeyler bulma umudu ile kabul etmiştim.

Fakat gördüğüm şey inanılmazdı ve çok da tanıdıktı, çünkü Anadolu’nun bir ilçesinin aynı koşulları orada yaratılmış, işin tuhaf yanı aynı konuşmalar ve yöresel yaşam tepkileri devam etmekteydi.

Farklı bir ülkenin yaşam reflekslerini ret edip, kendi geleneklerine göre yaşamak isteği uyum sorununu da beraberinde getiriyordu.

Hele-hele muhafazakar ve milliyetçi yöresel anlayış ile global dünyada yaşamak; Everest’e çıplak ayakla çıkmak gibi bir şey…

Arda Turan Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli futbolculardan biridir.
Geldiği konuma alt yapıdan birkaç hocası ve kendi emeği ile gelmiştir.
Şehremini Lisesindeki futbol takımında 6 aylık bir beraber çalışma ortamı bulmam onun hakkındaki kanaatlerimin kuvvetli olmasına nedendir.

Önemli özellikleri olan bir oyuncu… Eğer Galatasaray’da kalsaydı bir yerlere gelmesi mümkün olamazdı. Belki hala başkanlar ve yöneticilerle tribünde çekirdek yemeye devam edecekti!

Evlenmiş ve çoluk-çocuğa karışması kaçınılmazdı.
Atletico Madrid onun için büyük bir nimettir.
Yeteneklerini sergilemesi bakımından, Türkiye’deki futbolcuların önünü açması bakımından ve dünya vatandaşı olması bakımından başına gelen bir lütuftur.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Evet, dünya vatandaşı olmak?

Bu biraz zor zanaat!

Kendini inkar etmeden genele ulaşmak ve yöresel tepkimelerden kaçarak futbolun evrensel metotlarını kullanmak gerekir.
Buradaki en büyük açmaz; Madrid’de oynarken Türkiye’deki gibi düşünmek…

Bunu aşmak zorunluluktur, bunu aşmanın yolu; sosyal yaşantının etkilerini İspanya’da yaşadığının gerçeği üzerine oturtmaktır.
Dil en önemli iletişim aracıdır, onun tüm özelliklerini öğrenerek kullanmak anlamanın ve anlatmanın en iyi yoludur.
Nihat Kahveci’yi bu konuda hep örnek olarak veririm, gittiğinin ilk senesi sonunda İspanyolca basın toplantısı yapması beni çok etkilemişti ve doğrusu da buydu.

Zaten başarısı da ortadaydı…

Arda’nın oyun içindeki yeteneklerini kullanırken Türkiye Futboluna özgü düşünce anlayışını kullanması onun yeteneklerinin yanlış kullanmasına neden olmaktadır. Galibiyete katkı yapacak bu kadar donanımları bir çırpıda yerelleştirerek alan kaybetmesinin farkına varmadığı kanısındayım.

En büyük açmazları Ulusal takıma gelip gittikten sonra yaşadığını görüyorum. Çünkü içindeki o yerleşmiş yerel tepkileri hocasının sayesinde son demine kadar kullanmaktan çekinmiyor. Tabi geri dönüşündeki uyum sorunu sanki ilk defa gelmişcesine kendini belli ediyor.

Fatih Terim’in Avrupa’da her gittiği yerde maço kültürünü ve yöresel tepkileri kullanarak süreci devam ettirmek isteği ona Avrupa sahalarını kapatmıştır. Acı olan aynı tutumu Avrupa’da oynayan oyuncular üzerinde baskı olarak hissettirmeye çalışmasıdır. Sonuç da onun için bir şey fark etmiyor olabilir fakat oyuncuların alan kaybetmesine neden oluyor. Elinden geçen yerlilerin geldiği nokta ortada zaten?

Arda’nın açmazları zihinsel, kendisi için yeterli olduğunu sandığı futbol ile Türkiye yaşam figürlerini de katarak bunların İspanya’da tutacağını zannetmesidir.

Ronaldo’nun en samimi arkadaşı Rafael Nadal, Arda’nın Acun? Bu büyük çelişkinin en güzel örneğidir.

Ronaldo’nun Nadal ile diyalogunun kendilerine katkısının büyüklüğü inanılmazdır. Ama Acun’un Arda’ya katkısını bırakın, Türkiye’de ilişkilerle bir yere gelen birinin Arda’dan aldıklarını tartışmak gerekir.

Acun ile Türkiye’ye gelip ekranlardan kendine oy istemesi inanılır gibi değil!

Düşünebiliyor musunuz, Messi, Ronaldo TV ekranlarından kendilerine oy istiyorlar? Yok böyle bir yerel zihniyet…
Dünya yıldızı olmak için sadece topla olan ilişki yeterli değil, evrensel sosyal ilişkilerde de kuvvetli olması gerekir. Bu bir zorunluluktur.

Nadal, Acun çelişkisi zaten her şeyi yeterince belli ediyor.

Survivora gidip oraya katılmak bir tercih olabilir ama üst düzey bir futbolcunun yapması gereken davranış olamaz.
İşte en sonunda büyük yerel tepki kendini ayakkabı ile ifade etti…

Orta doğu geleneği olan ayakkabı fırlatma, sanırım Endülüslerde bile kullanılmayan bu metot, Arda sayesinde Vicente Calderon stadında herkes ile tanıştı. Artık İspanyollar tartışmalarında bu geleneğe sahip çıkarlar… En azından futbol adına bir şey bırakmaya niyeti olamayan Arda bir sosyal tepki olarak gönülleri fetheder.

Arda’nın karar vermesi gerekir çünkü bu yıl Arda için kırılma yılıdır. Ya iyi transfer yaparak Avrupa kurallarına göre oyununu oynar, ya da Köln’deki Türk mahallesi gelenekleri anlayışı çerçevesinde Madrid Türk mahallesinde yaşamaya devam eder ki kolayı budur. Ama zoru seçerek başarırsa kendisi farklı bir boyuta gelir.
Acun’a rağmen?

Müslüm Gülhan / NationalTurk

Konserler

Müslüm GÜLHAN

Müslüm Gülhan yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu