NationalTurk yorumcusu ve sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan bir sosyal bilim uzmanı Ersin Afacan’ın ‘Messi ve oyun keyfi’ başlıklı yazısını paylaşıyoruz.
Bizim gibi gelişmekte olan geri kalmış ülkelerde çoğu şeye yüzeysel bakılıp “öz” önemsenmediği için Batı’nın spor kültürü karşısında genelde ezik bir tutum sergileniyor. Aslında bu durum “felsefenin” yeterince benimsenmemesinden de kaynaklanıyor. Zaten felsefenin tanımlarından biri de “Varlığın özünü anlamak ve kavramaktır”.
Taklit hayatın her alanında olduğu gibi sporda da var. Düşünürler taklidin dalkavukluğun en büyük şekli olduğunu söyler. Mesela futbolda sistemleri batı çıkarır, biz taklit ederiz. Yeterince araştırma yapmayız. Sorgulamayız ve düşünmeyiz. Bir sporcu için favori sporcusu gibi görünmek eğlenceli olabilir ama taklit yeniden bir Picasso yaratma gibidir. Yani her ne kadar ona benzese de gerçeği kadar asla iyi olmayacaktır.
Günümüz futbolunda doğru şekilde taklit edilecek futbolcuların başında Lionel Messi gelmektedir. Messi sadece motorsal özellikleri ve yetenekleri ile değil maç esnasında artan bir çaba ve yoğunluk ile oynayan bir futbolcu olduğu için şu an dünyanın en iyisidir. Sıradaki pozisyona odaklanan ve kendisine verilen görevi en iyi şekilde yapmaya çalışan Messi, İspanya’daki yoğun maç trafiğinde neredeyse her maçta oynamaktadır. Dengeli oyun sergileyerek istikrarlı bir performans gösteren Messi, bu sezon rekorlar da kırmaktadır ki bence bunun temeli Messi’nin oyundan aldığı keyiftir.
Aslında bir sporcunun maç esnasında çabasını arttırması bir irade işidir. “Eğer istemezlerse yapabilmeyi isteyenler asla yapamayacaklar” diye bir sözü bilirim. Sporcunun istediğini başarması için iradesini kullanması şarttır. Dolayısıyla iradeni kullandığında, seni engelleyebilecek tek şeyin senin istememen yani senin kendi sınırlandırmaların olacaktır. Seni neyin sınırladığını tekrar tanımlayarak onların arasından geçmeli ve hedefine doğru gitmelisin. Hepimizde bir yapmama isteği olabilir ama çabası ve yoğunluğu dünya çağında olan Lionel Messi gibi insanlarda bu durum çok daha azdır. Biz hepimiz daha fazla çaba sağlayacak enerjiye sahibiz ama ağrı, yorgunluk, üzüntü ve acı gibi şeyler olarak sınırlandırmalarımızdan dolayı biz bunu yapmayız.
Çalıştığım takımlara ve birebir çalıştığım sporculara Maradona’nın maç öncesi ısınmasını gösteren bir video seyrettiririm. Bu video gösterimi esnasında derim ki “Maradona kadar yetenekli olmayabilirsiniz. Maradona gibi top sektiremezsiniz, çalım veya şut atamayabilirsiniz ama Maradona’nın oynamaya istekli ve hazır halini siz de sahaya yansıtabilirsiniz.”
Dolayısıyla performansının gelişimi için bir futbolcu, Messi’nin ayak hareketlerini değil onun çabasını, oyun keyfini ve iş disiplinini taklit etmelidir. Buradan genç olsun veya yaşı ilerlemiş olsun her futbolcuya tavsiyem favori yani kendileri için idol olan futbolcuları taklit etmek istediklerinde o futbolcuların fiziksel becerilerini değil mental (zihinsel) becerilerini taklit etsinler.
