Macaristan – Türkiye maçı sonrası gurbetçi futbolcular hedef tahtasına kondu, hatta takım içinde bazıları onları Türkçe konuşmamak ve Türk olmamakla suçluyor.

Futbol da yerlerde süründüğümüz dönemlerde ( hatırlamayanlar için 80’li yıllarda bugünki durumdan daha beterdik ama hızla asıl yerimize geri dönüyoruz)  Almanya’da futbol oynayan gurbetçi futbolcular Türk futbolu için bir umut ışığı olmuştu.

Erdal Keser ve İlyas Tüfekçi ile başlayan bu furya Tayfun Korkut, Erol Bulut, Yıldıray Baştürk ve Tayfur Havutçu ile devam etti en son olarakta İlhan Mansız ve Hamit Halil Altıntop kardeşlerin devraldığı bu bayrakla Türk Milli takımı 1996, 2000, 2008 Avrupa şampiyonalarına ve 2002 Dünya kupasına katılarak dereceler aldık.

Takımın tamamı olmamakla beraber bu oyuncular gerek altyapı eğitimleri gerek fiziksel üstünlükleri gerekse fundemental bilgileri ile Milli Takımın kilit elemanları pozisyonlarında idiler.

Daha sonra başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinin futbol federasyonları bunun farkına varıp Türk oyunculara kendi takımlarında yer vermeye başladılar Murat ve Hakan Yakın, Kubilay Türkyılmaz, Eren Derdiyok ve Gökhan İnler İsviçre Milli Takının değişmez yıldızları olurken oynadıkları futbolla İtalya, İngiltere ve Almanya gibi büyük liglere gittiler. Almanya ise başını Kaiser Franz Beckenbauer’in çektiği bir kampanya ile ülkelerinde yetişen futbolcuları Türkiyeye kaptırmama savaşı verdi Nuri Şahin ve şu anda ülkemizde çok eleştirilen Altıntop kardeşleri de Türkiye’ye kaptırdıktan sonra bir yasa ile Türk kökenli futbolcuların Anavatanlarının milli takımında  oynamasını güçleştirdiler.

Özellikle Terim döneminde Halil ve Nuri Şahin’e karşı gösterilen bütün olumsuzluklara rağmen Bu çocuklar Türk Milli Takını seçmeye devam ettiler. Ancak Mesut Özil gurbetçi futbolcular konusunda bir dönüm noktası oldu.

Mesut Özil yakın arkadaşı olan Nuri Şahin’in  Türk Milli takında yaşadığı olayları yakın takip edip Nuri’nin Almanya’nın en iyi oyuncusu olmasına rağmen Emre Belözoğlu tercihi ve Emre cezalı olduğu zaman alelacele Marco Aurelio’yu Türk yapıp Milli maçta oynatıldığını ve süre almadığını bu yüzden genç yaşat kariyerinin aşağı doğru inmeye başladığını görünce Alman Milli Takımında oynamayı seçti. 2010 Dünya kupasında Zidane ‘a parmak ısırtacak bir performans gösterince de Real Madrid’in yolunu tuttu.

Bu arad Dünya çapındaki bir Türk futbolcunun Türk milli takımını seçmemesi ise Türkiye’de olay oldu Mesut başarılı oldukça Nasıl kaçırdık hayıflanmaları on karşı bir öfke seli oldu ve ” bu adam kansız Türk değil zaten ” denmeye başlandı hakkında.

Oysa Mesut Özil Türkiyeyi seçseydi tüm yeteneği ve becerisine karşın mutlaka burda birinin yedeği olarak kalıp heba olacaktı. Tıpkı Halil Almanya gol krallığına koşarken 35 yaşında Hakan Şükür’ün yedeği yada Nuri Almanyada yılın futbolcusu seçilirken Emre’nin yedeği olarak bekleyip küflenmesi gibi.

Hiddink ile birlikte gurbetçiler yeniden Milli takımı seçmeye başladılar ancak son Macaristan-Türkiye maçından sonra bu çocuklar suçlanmaya başlandı, Soyunma odasında kaptan pazubandı taşıyan Emre ” Türkçe konuşun lan ” diye onları azarlamaya kalktı Bayern Münih ve Real Madrid kariyeri olan Hamit’i yedek kulübesinde itip kaktı.

Çoktan unutulmuş sadece David Beckham’a penaltı kaçırdıktan sonra vurması yüzünden Premier Lig’den kovulan ve Türkiye -İsviçre maçında çıkardığı olaylarla anılan Alpay Özalan ikinci sınıf TV programlarında Gurbetçi futbolcuların hislerini sorgulayıp ” Bunlar Türk değil Türk gibi hissetmiyolar Hamit’te geldiğinde böyleydi onu biz düzelttik” diye ahkam kesiyor.

Almanya’yı seçen Mesut Özil Türk değil Türkiyeyi seçen Hamit Altıntop, Nuri Şahin Türk değil eee bu işin sonu nereye varacak ?

Yıllardır yükselen futbol ırkçılığımızı artık kendi genetiğimizden ve kanımızdan gelen, sırf yabancı bir ülkede doğup büyüdüler diye  bizden biraz farklı olan kardeşlerimize demi uygulayacaksınız artık ?

Onların bir kaybı olmaz Almanya’da Fransa’da Hollanda’da ve İngilterede bu çocuklar kariyerlerini sürdüdüler ve başarılı olurlar.

Biz ise burda bir kaç menajerin ve futbolun yakınından geçmemiş bir kaç yazarın tatmin olması uğruna 1980’lerdeki 6-0 ve 8-0’lık skorlara geri döneriz ve döneceğizde.

Alp Darıcı / NationalTurk