Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Halis Süleyman’ın kanser hücrelerini yok ederek mide ve pankreas kanserine çare bulduğu haberleri heyecan yarattı. Ama…
http://bilmiyim.blogspot.de/ blogunda yayınlanan yazı;
Bu sabah güne uyandığımızda, bütün ana akım medya kuruluşlarının sayfalarında (Hürriyet’in ana manşeti de dahil olmak üzere) patriotizm, reklam ve bilim en şık şekilde harmanlanmış, haber yapılmıştı.
Daha önce Erke dönergeci ile yaşadığımız heyecanın bir benzeri, bu sefer Rize’den göz kırpıyordu. İşte farklı gazetelerde, hemen hemen aynı şekilde muştulanan büyük gelişme:
Milliyet: Türk Doktordan Büyük Buluş
Hürriyet: Tüm Kanser Hücrelerini Öldürmeyi Başardı
Habertürk: Kanserin Yüzde Yüz İlacını Bulduk
Zaman: Kanserin Yüzde Yüz İlacını Bulduk
Star: Kanserin İlacı Bulundu
Kısaca, Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Farmakoloji Anabilim dalı başkanı Halis Süleyman, adını sır gibi sakladıkları bir bitkinin, kanser hücrelerini %100 öldürdüğünü, bu şekilde mide ve pankreas kanserini yendiklerini açıklıyor. Bitkinin adı sır gibi saklanıyor. Türkiye’de devletten destek bekleniyor, ‘malesef tıp alanında ülkemizdeki üretim politikası sıfır!’ diye şikayet ediliyor. Kısacası Halis Süleyman’a destek verseniz, şimdiye Nobel ödülü Rize Bilim Müzesi’ndeki haklı yerini almış, Rize sokaklarında parkeler Nobel’den gelen para ile döşenmişti.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin geçmişte 50 yıl önceki araştırmaları basın bülteni olarak yayınladığını ve sigaranın sağlığa zararlı olduğunu tekrar keşfettiğini daha önce bu blogda işlemiştik. Bu sefer de henüz yayınlanmamış bir bilimsel çalışma ile sağlık endüstrisinin paradigmalarını değiştireceklerini duyuruyorlar. Anlayışla karşılıyoruz, yeni kadro kupaya odaklanmış, Halis Süleyman üniversiteye bağlılık yemini etmiş:
Atatürk Üniversitesi’nden Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne geldim. Bu üniversiteyi başımın üzerinde taşımak istiyorum. İnşallah destek alıp bu çalışmalarımızı en kısa zamanda sonuçlandırırız.
Destek konusunda oldukça sıkıntı var, sayfa baştan sona şikayetlerle dolu:
Maalesef ülkemizde üretim politikası yok.
Tüm dünyanın peşinde olduğu çalışmaya Türkiye’den gereken destek sağlanmıyor.
Genelde duymaktan ve konuşmaktan zevk aldığımız bu ‘keyif veren hayıflanma’ hali, aslında bir algoritma. Türkiye’den çıkan bilimsel çalışmalar gazeteler tarafından haber yapılırken, rastgele bir biçimde şu cümleler ekleniyor: Bütün dünya bu Türk’ün peşinde, Beyaz Saray bu adamı konuşuyor, O’na Türk lokumu diyorlar, Destek sağlansa Türk sinir hücreleri beyinden taşar dünyayı ele geçirirler, ve benzeri.
Halis Süleyman’ın çalışmasına dönecek olursak, Sayın Süleyman, çalışmanızı basmamışsınız, bitkinin ismi bilinmiyor, bütün dünya neden sizin peşinizde olsun? Bütün dünya ruh hastası mı? Öncelikle, hücrelere kolonya dökersek de yüzde 100’ü ölüyor. Kanser hücrelerinin hepsini öldüren bir maddenin, mekanizmasını merak etmediniz mi? Bu konuda çalışmalarınız var mı? Farelerinizin tümör yapma oranı nedir? ‘Farelerde kanser gelişmedi!’ ne demek? Tümör üretmeye meyilli hayvanların tümör yapmasını mı engellediniz (ki bir şeyi engellediğinizi kanıtlamak daha zor) yoksa mevcut tümörü mü yok ettiniz? Bu çalışmayı ciddiye almayı burada bırakıyoruz. Son olarak, yüzde 100 çalıştı nasıl bir istatistik?
Halihazırda ‘ilaç buldum!’ dedikten sonra klinik deneylere girip insanlarda test edilen ilaçların sadece 5000’de 1’i yeterince kullanışlı bulunuyor. Kısacası, Halis Süleyman’ın deneyleri gerçekten güvenilirse de şansının 5000’de 1 olduğunun altını çizelim. Bütün dünya ilaç devleri böyle bir ilaç için birbirlerini yiyeceklerine, Türkiye’nin ve birbirlerinin kuyusunu kazacaklarına, birleşip altılı ganyan oynarlar.
Ana akım medya yorum sayfaları ise, yine birbirinden renkli isimlere ev sahipliği yapıyor:
Endişeli bilimsever Hakan: Bu insanlara çok acil sahip çıkılmalı!
Tezcanlı girişimci Can: Üretin derlerse üretiriz ne demek yaa
Realist Abdullah: İyi güzelde be kardeşim bu kanser olayından yılda 1,5 milyon insan ölüyor belki ama o kanserdende kaç milyon insan ve şirketler ekmek yiyor geçim sağlıyor haberin varmı? Kimse sana kolay kolay izin vermez, o buluşun sonu eninde sonunda unutulmaktır bunu unutma.
Adı üzerinde YORUM CANAVARI: Türkiye’nin ve insanların sizin gibi hocalara çok ihtiyacı var….
Bilmiyim yetişmese, kansere çare bulunduğunu sanacağız….
Bir saniye o da nesi, Halis Süleyman 2007 senesinden beri bir çok hastalığa çare buluyor:
Öncelikle, kafamız karıştı. Mide kanserini zaten 2009 yılında ekibiyle yendiiklerini açıkladı. O zaman neden hala ekibiyle beraber mide ve pankreas kanserine ilaç arıyor? Ülser ve ninelerimizin en önemli hastalığı olan ‘yağmur yağacak dizlerim ağrıyor’ sendromunun da kökü kurutulmuş. Haberleri detaylı okuduk. İlginç bir şekilde ortak noktaları, üç çalışmanın da vücuttaki adrenalin ve kortizon seviyelerine bağlanması.
Neden hala tıp dünyasının bu çalışmalarda bulunan ilaç ve tedavilere yoğunlaşmadığını Amerika’nın büyük oyununa, Tübitak’tan destek verilmemesini insanımızın hiç değer bilmiyor olmasına, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinin bilim araştırmalarını da tamamen deliliğe bağlayabilirsiniz. Bir sonraki üniversite basın bülteninde görüşmek üzere, şimdilik bu kadar.
Önce kafalarını taşlara vurup, sonra haberi bize ulaştıran İstem Fer, Burak Tekin, Semir Beyaz, Mehmet Akçakaya, Doruk Destan, teşekkürler!