BasketbolMüzikSpor

Şanssızlığın Basketbol Versiyonu : Chicago Bulls

Maldivler Kutlu Olsun

Dile kolay 9 yılda 6 şampiyonluk … Dünya’nın belki de en zor organizasyonunda elde edilmiş bu büyük başarı Amerika’nın Illinois eyaletinin en büyük şehri olan Chicago’ya nasip oldu. Dünyanın hala daha en büyük basketbolcusu kabul edilen Michael Jordan, Scottie Pippen , Toni Kukoc , Dennis Rodman , Steve Kerr ve efsanevi gözlükleriyle Horace Grant amcamız yakın tarihin en önemli basketbol zaferlerine imza atmıştı. Böyle bir kadro, Jordan gibi bir efsane ve P.Jackson gibi bir koç Chicago şehrine verilen en büyük hediye olmalı.

Elbette her güzel hikayenin bir sonu vardır, bunun da sonu geldi. Michael Jordan’ın artık bu takıma bir şey veremeyeceğine karar vermesi; Pippen ,Rodman, Kukoc, Grant gibi isimlerin takımdan ayrılması ya da basketbola veda etmesi bir devrin kapanmasına da sebep oldu. NBA takip edenler az çok bilir; oradaki draft sistemi herhangi bir takımın ilelebet başarısız olmasına asla izin vermez. Örneğin bu sezon NBA tarihinin en düşük galibiyet yüzdesine sahip olan takımı Bobcats, bundan 3-4 sene sonra yapacağı draft veya takviyelerle playoffa oynayan bir takım görüntüsüne rahatlıkla erişebiliyor. Nitekim Chicago halkının ve takım sahiplerinin en büyük umudu da buydu. O efsane takım Chicago şehrini terk ederken Bulls yönetimi 2000 yılında önemli bir fırsat elde ederek ilk 7 sıranın 2 tanesini elinde bulunduruyordu. Fakat NBA tarihinin en başarısız draftı kabul edilen bu seçmelerde Bulls ilerde kendisine büyük sorun çıkaracak iki oyuncuyu draft etti; Marcus Fizer ve Chris Mihm. Her ikisi de NBA’de bir türlü tutunamadı ve Chicago’dan adeta kovularak yollandı. Sezon elbette oldukça kötü geçti ve Bulls bu sayede 2001 draftlarında üst sıralarda seçme hakkı kazandı. Chicago halkının çok sevdiği genç ve hafif toraman bir uzun vardı ; Ed Curry. Biraz halkın sesini dinleme mecburiyetinden ötürü Ed Curry takas edildi. Curry’den sonra seçilen oyuncular; Joe Johnson, Zach Randolph, Geral Wallace, Tony Parker, Gilbert Arenas…Fakat Bulls, sakat ve sorunlu oyuncu seçme bahtsızlığına devam ederek bir üst seçme oyuncusunu daha birkaç yıl sonra takasla göndermek zorunda kaldı.

İlerleyen yıllarda Bulls sezonları son sırada bitirip boş tribünlere oynamaya devam etse de Luol Deng, Joachim Noah, Ben Gordon, Kirk Hinrich gibi yetenekten çok mücadeleye önem veren isimleri draft etti ve onların gelişimini izlemeye karar verdi. Ara sıra playofflarda iyi sonuçlar alsalar da ( ah o Celtics serisi …) ligin vasat takımı olmaya devam ettiler. Ta ki 2009’daki Gar Forman hamlesine kadar…

2010 yılında, Boston Celtics’te savunma uzmanı olarak görev alan ve şampiyonlukta belki de oyunculardan daha çok katkı sağlayan Tom Thibodeau takımın başına getirildi. Derrick Rose önderliğinde muazzam bir takım, daha doğrusu sistem kuruldu. Noah, Deng, Brewer, Gibson, Ömer Aşık gibi savunmada her şeylerini feda edebilecek isimler takıma dahil edildi. Rose ile ikili oyunları oynayabilmesi için Boozer gibi üst düzey bir uzun şutör takıma katıldı. Geçen yıl Miami’nin insanüstü hırsına elendiler fakat bu sezona çok daha umutlu başlamışlardı.

Alınan sonuçlar aslında pek bir şey ifade etmez onları tanımayanlara. Eğer bir takım aklınıza geldiğinde aldığı skorlardan ya da başarılardan önce o takımın karakteri aklınıza geliyorsa işte o takım olmuş demektir. Açıkçası son 2 sezonun Bulls’u deyince benim aklıma ligi birinci bitirmeleri, aldığı sonuçlar falan gelmiyor. Bu takımın savunma ve mücadele karakteri gerçekten her şeyin önüne geçiyor ; ”Bu takım 100 sayı yemez” diyorsunuz. ”Bu takım 20 sayı geriye düşse de bu maçı kazanır…” İşte bu !

Bu sistem ve karakter bu sezona şampiyonluk parolasıyla girdi. Fakat geçen yıldan bu yana süregelen bir eksiklik vardı; hem şutör hem tecrübeli hem de iyi bir savunma özelliği bulunan bir 2 numara… Bogans belli ki aranan kan değildi ancak muhteşem bir hamle ile RIP Hamilton takıma katıldı. Hem müthiş bir şutör hem harika bir savunmacı hem de şampiyonluk yüzüğüne sahip bir isim. Ancak bu takımın, bu şehrin yakasını bırakmayan bir illet vardı; şanssızlık.

Geçen sezonun büyük kısmını sakatlığı yüzünden kaçıran Noah bu sezona bu sakatlığının etkisiyle çok kötü bir giriş yaptı. Deng’in bileğindeki rahatsızlık şutunu ve enerjisini fazlasıyla engelledi. Takımın yıldızı Derrick Rose ve yeni transfer Hamilton ise ligin yarısını sakat geçirmek zorunda kaldı. Fakat sistem o kadar kusursuzdu ki Bulls’un maç kazanması bu oyunculara bağlı değildi. Ligi yine en üst sırada bitirdiler onca talihsizliğe rağmen. Playofflarda her şey çok güzel olacaktı, Derrick Rose ve Hamilton dönünce çok önemli bir şampiyonluk adayı haline gelmişlerdi. Sistem harika işliyordu, Rose çok iyi durumdaydı, Noah ritmini bulmuş ve şehir havaya girmişti. İlk maç Philadelphia… Maçın bitimine iki dakika kala 16 sayılık bir Bulls üstünlüğü varken koç Tom Thibodeau ısrarla Deng, Boozer ve Rose gibi yıldızlarını sahada tutmaya devam ediyor. Bitmiş bir maçta bu neden yapılır ki? Yapılamayacağının cevabını maalesef birkaç dakika sonra Rose’un talihsiz sakatlığı ile öğreniyoruz. Diz bağlarını kopartan Rose 6-9 ay arası sahalardan uzak kalacak. Sezon boyu sakatlıkla mücadele eden Rose biraz koçun hatası biraz da şanssızlık ile bir sporcunun başına gelebilecek en kötü sakatlığı yaşıyor. Şampiyonluk parolasıyla başlayan 2012 Bulls Playoffları maalesef bu şanssız sakatlık ile neredeyse sona eriyor. Rose’u kaybetmek bir yana takımın ve şehrin inancının kalmaması en büyük tehlike gibi duruyor.

Şanssızlık, bir yerde sizi yakaladığı zaman ondan kurtulmak için şans yaratmak gerekir. Üstünüzdeki kara bulutları yok edebilecek silahı ancak siz yaratabilirsiniz. Eminim bu şanssızlığın silahını birgün bulacaktır bu şehir ve bu takımı yönetenler. Ancak bu sakatlık sonrası bu sezon dahil 2 yıl daha yüzler pek gülmeyecek anlaşılan. Chicago halkı son 12 yıldır ne tür günahlar işliyor bilmiyorum fakat o güzel günleri tekrardan yaşamak adına daha çok çabalamaları gerekecek şüphesiz…

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

MERT KAYA

Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 52)
Konserler

Mert KAYA

Mert Kaya yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu