Şike davası yarın başlıyor / Aziz Yıldırım ve tüm sanıklar Silivri’de
Şike davası yarın başlıyor / Aziz Yıldırım ve tüm sanıklar Silivri’de… Şike soruşturması kapsamında tutuklanan ve Metris’te bulunan 23 sanık Silivri’ye götürüldü.
Şike davası kapsamında haklarında dava açılan aralarında Fenerbahçe Spor kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın da bulunduğu 23’ü tutuklu 93 sanığın yargılanmasına yarın başlanıyor. Aralarında Aziz Yıldırım’ın da bulunduğu sanıklar bugün Metris’ten çıkartılıp salı günü yapılacak duruşma için Silivri’ye götürüldüler. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve davanın 23 tutuklu sanığı saat 13.45 sıralarında Silivri Cezaevi’ne getirildi. Sanıkları getiren cezaevi araçlarına ambulans ve jandarma ekipleri eşlik etti.
Sadri Şener ve Nevzat Şakar ifade verdi… Trabzonspor Başkanı Sadri Şener Asbaşkan Nevzat Şakar, şike davasına ilişkin olarak Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinde talimatla ifade verdi.
Adliye çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başkan Sadri Şener, tapelerdeki konuşmalarının Trabzon’da geçtiği için Trabzon’da ifade verdiklerini belirterek “Savcılıkta verdiğimiz ifadenin aynısı, değişik bir şey yok. Benim iki maçla, Nevzat beyin ise bir maçla ilgili konuşmalarımız var. Bir Sivas bir de Ankaragücü maçı. Bizim zaten ilgimizin olmadığını, savcılık iddianamesinde de ‘yeterli bilgi ve belgeye rastlanamamıştır’ diyor. Adalete inanmak ve güvenmek lazım” diye konuştu.
Sadri Şener, yarın İstanbul’da yapılacak şike davasının ilk duruşmasına katılmayacağını ifade ederek “Burada biz görevimizi yapmış olduk. Daha sonraki süreçlerde çağrılma olursa gideriz” dedi.
Aziz Yıldırım’dan açıklama
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, yarın gerçekleştirilecek ilk duruşma öncesi sarı lacivertli kulübün internet sitesinden açıklamalarda bulundu.
Aziz Yıldırım’ın avukatı aracılığıyla gönderdiği açıklama;
Fenerbahçe’nin haklılığına adanmış ömrümün beni getirdiği en son yer olan burada, huzurlarınızdayım…
3 Temmuz’dan bu yana yegane sevdamız Fenerbahçe’ye ve bizlere yapılanlar, kamuoyunun malumudur.
Ancak bu nasıl bir yazgı ve nasıl bir tesadüftür ve teselli kaynağıdır ki; Fenerbahçe ile buluştuğum ilk gün 14 Şubat Sevgililer Günü’dür…
Öncelikle bu yargılamayı takip ve buna tanıklık eden herkes bilmelidir ki;
“MÜCADELEMİZ ZULÜM VE ZALİMLEDİR…”
Sekiz aydır sizlerin huzuruna çıkarılmayı beklemekteyiz. Bizlere reva görülen bu muamele, ne vatanını satanlara ne yetim hakkı yiyenlere ne de devlete ve halkına kurşun sıkanlara görülmedi.
Suçlandığımız asılsız iddialar, hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadan, kişilik haklarımız hunharca katledilerek, yanlı ve yanlış her bilgi kamuoyuna servis edildi, sızdırıldı.
Kamuoyu seyretti…
Bu davanın şikayetçisi olduğunu yani yargılamada taraf olduğunu bağıranlar, 8 aydır hakkımızda televizyonda programlar yaptı. Ağızlarından salyalar saçarak Fenerbahçe’ye küfür eden, bugüne kadar mektup dahi yazmamış ’birileri’ Türkiye’nin en büyük köşe yazarları oldular. Bize saldırdılar.
Kamuoyu yine seyretti…
Kendileri için kanun çıkaranlar sadece Fenerbahçeli yani savcının deyimiyle ’örgüt olmadıkları için’ cezaevinden çıktıklarında, zaten kendilerinin suçsuz olduklarını söylediler.
Ve yasayı sizin için çıkardık diyen sporla ilgili bazı kişiler, utanmadan bizlerden gayri ahlaki taleplerde bulundular.
Herkes gördü…
Futbol takımımız darmadağın edildi. Kulübümüz basıldı. Hemen hemen her talebimiz, gerekçesiz reddedildi.
Gün o gündü. Fenerbahçe’ye, Fenerbahçeliye hakaret etme, saldırma günüydü… Günlerini gün ettiler. Herkes seyretti…
Bizler sustuk.
Hep bu “Cumhuriyet’in güneşinin” en tepede olmasını amaçladık.
Ama gördük ki; “BİR YERDE KÜÇÜK İNSANLARIN BÜYÜK GÖLGELERİ VARSA O YERDE GÜNEŞ BATIYOR”MUŞ…
Hiçbir hukuki suç içermeyen konuşmaları gerekçe göstererek hakkımızda dinleme kararı aldılar. Birileri düğmeye bastı.
Amaç, Fenerbahçe’yi ele geçirmekti ve bunun için önce O’na hizmet eden, onun başarısı için uğraşan Fenerbahçeliler ele geçirilmeliydi.
Öyle de yaptılar… Ancak karşılarında Fenerbahçe’nin O BÜYÜK TARAFTARLARINI buldular.
Sonra bizlerle Başbakanımızın irtibatını koparmaya kalktılar. Ve hatta Kulübümüz ve Yönetimdeki arkadaşlarımızla da irtibatımızı koparmaya çalıştılar…
Ama yapamadılar. Sonra oklarını Fenerbahçe’ye çevirdiler.
Takımımızın, Şampiyonlar Ligi hakkını, emeğini, parasını çaldılar. Hem de sizleri yani yargılama yapacak mahkemeleri dahi hiçe sayarak!
Ancak bunu da başaramadılar… Bir kısmı kaçtı, kalanlar ise kovalanmayı beklemekte…
Ve gördük ki; Bizler, hohlaya hohlaya buz dağlarını eritmişiz. Şimdi ortalık ’Çamurdan’ geçilmiyor…
Gelinen noktada kamuoyunun huzurlarındayız. Şimdi susma sırası onlarda!
Aslında mizacım bu kadar haksız, bu kadar kurguya dayalı bir linç kampanyasına cevap vermeye uygun değil.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin, hiçbir yere bağımlı ve özel olmadığını düşündüğüm mahkemelerine inancım tam.
Ancak Sokrates; “KİMSEYE HİÇBİR ŞEY ÖĞRETEMEM, SADECE ONLARIN DÜŞÜNMELERİNİ SAĞLARIM” demiş.
Ben de aslında, sizlerin; çok da yakın olmadığınız bir konuda sadece düşünmenizi sağlamaya çalışmaktan öte bir şey yapmayacağım.
Çünkü bizler, kuyunun derin olduğunu değil; ipin kısa olduğunu düşünenlerdeniz…
Yalnız sizlerden önemle beklentim; burada yapılan yargılamada, kişisel olarak hiçbir talebimin ya da çıkarımın olmadığını bilmenizdir.
Ve malesef birilerinin istediği gibi burada yargılananın aslında Fenerbahçe olduğunu, benim de hala Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak huzurunuzda bulunduğumu, bu süreçte, bir an olsun, lütfen unutmayınız…
Bizi, bu mücadelemizde, bir an olsun yalnız bırakmayan Büyük Fenerbahçe Taraftarlarına, şükranlarımı sunuyorum.
Onlar olduğu müddetçe, her türlü esarete hazır olduğumu kamuoyunun bilgisine sunarım…
Ve bilmelerini isterim ki; HAKLILIĞIMIZA İNANANLARIN HAKLILIĞI YAKINDIR. Ve inanıyorum ki; HEP BİRLİKTE, GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ, GÜNEŞLİ GÜNLER…
Saygılarımla, Aziz Yıldırım…”