AsyaDünyaGündemManşetOrtadoğuPolitikaSon DakikaTürkiye

Suriye’de şok iddia: Pilot bombalayıp Türkiye’ye kaçtı

Maldivler Kutlu Olsun

suriye abd buyukelciligiSuriye’de şok iddia: Pilot bombalayıp Türkiye’ye kaçtı… Suriyeli bir hava kuvvetleri pilotunun, dün askeri güvenlik binasını bombaladıktan sonra Türkiye’ye sığındığı iddia edildi. Şam yönetimi iddiaları yalanladı.

El Arabiya’nın haberine göre, Suriye Hava Kuvvetleri’nde görevli pilot “sivil protestocuları öldürme emirlerini reddederek” Halep’te bulunan bir askeri güvenlik binasını hedef aldı. Pilot, uçağındaki mühimmatı tükettikten sonra hava yoluyla Türkiye’ye geldi. El Arabiya, Suriye Ulusal Konseyi’nden (SUK) bir üyenin, taraf değiştiren pilotun Türkiye’ye ulaştığını doğruladığını aktardı. Habere göre, SUK üyesi, Beşar Esad rejiminin ordunun kontrolünü kaybettiğini belirterek, başkanlık sarayına bir saldırı düzenlenebileceği endişesiyle askeri pilotları sahaya mühimmat vermeden gönderdiğini söyledi. Suriyeli yetkililer ise haberi kesin bir dille reddetti. Kuveyt Haber Ajansı’nın SANA’dan aktardığına göre, Suriyeli resmi bir kaynak, yaptığı açıklamada bu haberlerin herhangi bir dayanağı olmadığını söyledi.

BM’nin Suriye Uluslararası Soruşturma Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Ertürk’ten açıklamalar

BM’nin Suriye’deki insan hakları ihlallerini soruşturmak için kurduğu Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu üyesi Prof. Dr. Yakın Ertürk, son 1 ayda Suriye’deki çatışmanın niteliğinin oldukça değiştiğini belirterek ”İlk başlarda insan hakları ihlalleri daha çok nümayiş yapanlar üzerine hücumlar sonucu oluyordu. Ama şimdi hükümet güçleri, belli bölgeleri ‘Özgür Suriye Ordusu’ denen grupların hakimiyet kurdukları yerlerden geri aldı. Buralarda kolektif bir cezalandırmaya doğru gidiş saptamaya başladık” dedi.
Prof. Dr. Ertürk, New York’ta BM Genel Merkezinde AA muhabirinin, Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonunun Suriye’deki insan haklarıyla ilgili hazırladığı iki rapor ve Suriye’de ileriye dönük yapılması gerekenlerle ilgili sorularını yanıtladı.
Suriye hükümetinin bağımsız komisyon olmalarına rağmen ülkeye girmelerine izin vermediğinin altını çizen Ertürk, ”İnsan hakları ihlalleri dediğimiz zaman bu görev mağdurlara dayalı bir görev, dolayısıyla biz de mağdurlara ulaşmaya çalıştık” dedi.

-”369 Suriyeli ile görüştük”-

Toplam 369 Suriyeli ile görüştüklerini ve belirli bir metodoloji geliştirdiklerini anlatan Ertürk, en az 2 Suriyelinin tutarlı şekilde birinci elden verdiği ifadelerle ve bu ifadelerin başka kaynaklarca desteklenmesi sonucu Suriye’de ne gibi ihlallerin olduğunu saptamaya çalıştıklarını, birinci raporun bunun üzerine kurulu olduğunu anlattı.
Ertürk, şöyle konuştu:
”İkinci raporda bunun da ötesine giderek sorumluluk üzerine gittik, yani kimler bu suçlardan sorumlu. Tabii sadece ordu, güvenlik güçleri ve Şabiha denen milislerin değil bir de devlete karşı olan, silahlanmış kişilerin sebep oldukları insan hakları ihlallerini de saptamaya çalıştık. Bu tabii daha zordu, zira onların (muhalefet) mağdurları daha çok tabii ki Suriye’de ve biz hükümetten onların aileleriyle irtibatlandırılmamız açısından talepte bulunduk. Fakat ne yazık ki Suriye hükümeti bizimle bir işbirliğine gitmedi ve sorularımızı hep yanıtsız bıraktı. Bizim temel veri tabanımız birinci elden bilgiye dayanmak, ama silahlı, devlet dışı grupların faaliyetleriyle ilgili bilgimizi ister istemez ikinci kaynaklardan elde etme zorunda kaldık.”

-”Kolektif bir cezalandırmaya doğru gidiş saptamaya başladık”-

Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu için çalışan uzmanların bölge ülkelerinde bilgi toplamaya devam ettiklerini belirten Ertürk, ”Son iki haftada çok sayıda kaçış oldu biliyorsunuz. Türkiye’deki sayılar bizim Ekim’de Hatay’a gittiğimiz zaman 7 bin 800’dü, bugün 16 bine çıkmış vaziyette ve Türkiye, Hatay’daki kampların dışında Kilis ve Gaziantep’te iki kamp daha açtı. Bu yeni gelenler bize tabii çok daha farklı bilgiler taşıyorlar. Çünkü son 1 ayda çatışmanın niteliği de oldukça değişti, ilk başlarda insan hakları ihlalleri daha çok nümayiş yapanlar üzerine hücumlar sonucu oluyordu. Ama şimdi hükümet güçleri, belli bölgeleri ‘Özgür Suriye Ordusu’ denen grupların hakimiyet kurdukları yerlerden geri aldı. Buralarda kolektif bir cezalandırmaya doğru gidiş saptamaya başladık. Şimdi köylere yapılan operasyonlarda hayatlarını kaybeden ve farklı biçimlerde insan hakları ihlallerine kurban olan kişiler görüyoruz.”

-”Doktorların yaralıları ilaçla bayılttıkları bilgisi yeni geldi”-

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Arap Birliği gözlemci heyetinin Halep Hastanesine yaptığı ziyaret sırasında doktorların, tanıklık etmemeleri için yaralı Suriyelileri bayılttıkları, şuurlarını kaybetmeleri için ilaçla uyuttukları yönündeki bilgiye nasıl ulaştıklarının sorulması üzerine Ertürk, ”Bu bilgi yine bize Suriyelilerden geldi. Bu bilgi bizde daha önce yoktu. Fakat şu anda 5 gündür bölge ülkelerinde çalışan arkadaşlarımızın bize gönderdiği bilgiler bunlar ve üzerinde yeterince çalıştığımız konular değil, ama ilk gelen bilgiler, gene görgü tanıklarının bize ilettikleri. Şimdi yeni bölgelerden yeni insanlar geliyor, dolayısıyla daha önce erişemediğimiz bilgilere şimdi erişebiliyoruz” dedi.

-”Suriye’nin UCM’ye gönderilmesi yönünde hiçbir tavsiyede bulunmadık”-

Suriye’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taraf olmadığının hatırlatılarak insan hakları ihlalleriyle ilgili bundan sonra ne yapılabileceğiyle ilgili bir soru üzerine ise Ertürk, şunları kaydetti:
”Önce şunu söyleyeyim, çünkü Türkiye’deki tartışmalarda da çok aşırı uçlarda görüşler ifade ediliyor, ya ‘Suriye hükümeti gaddarca insanlarını öldürüyor’ deniliyor ya da ‘Suriye ayakta duran tek sosyalist bölge ülkesi, emperyalist güçlerin Suriye üzerindeki oyunu’ deniyor. Bunların ikisi de doğru olabilir, fakat aradaki şu tartışma gözden kaçıyor. Siyasi oyunları biliyoruz, onlar bizim gücümüzün dışında ve neler olduğunu da belki seneler sonra öğreneceğiz, ama bütün bunlar olurken 8 bine varan insan öldürüldü Suriye’de. Kim öldürmüş olursa olsun bizim görevimiz, insan hakları bazında devreye giriyor ve biz komisyon olarak ısrarla raporumuzda şunu söyledik: Suriye’nin kaderi dışarıdan değil, içerden belirlenecektir. Biz dışarıdan yapılan her türlü müdahaleye karşıyız, dolayısıyla da biz Suriye’nin UCM’ye gönderilmesi yönünde hiçbir tavsiyede bulunmadık, tersine dedik ki uluslararası hukuk nezdinde bu suçları soruşturmak ve cezalandırmak ulusal kurumların görevidir dedik, yani devletin.”
Suriye’de devletin bu tür suçları soruşturmayı neden isteyeceğine yönelik bir soru üzerine ise Ertürk, ”Bazı Suriyeli mağdur aileleri de bize bunu soruyorlar, ‘kendinizle çelişkiye düşüyorsunuz, halkını öldüren bir devlet nasıl bunu soruşturacak’ diyorlar” diye konuştu.
Bunun bir süreç olarak görülmesi gerektiğini belirten Ertürk, ”Bu çatışmaların sona erdirilmesi ve tekrar düzenli bir yaşama geçmek kolay birşey değil. Bizim önerdiğimiz kademeli bir süreç vardı, biz dedik ki bir Temas Grubu oluşturulsun. Çünkü Suriye’ye ilişkin BM Güvenlik Konseyi başkanlık açıklaması kabul edilene kadar devletler hiçbir şekilde bir araya gelemiyorlardı. Haklı bir şekilde, çünkü önümüzde Libya örneği var. Rusya ve Çin gibi ülkeler bu müdahaleye karşı oldukları için direniyorlardı, biz de buna saygı duyuyorduk. Fakat insanlar ölüyor, ne yapacağız meselesi vardı” dedi.

-”BMGK açıklaması mütevazi olsa da bir kıvılcım”-

Bu sırada Kofi Annan’ın BM-Arap Birliği özel Suriye temsilcisi olarak atandığını ve misyonun belirlendiğini anlatan Ertürk, bu anlamda Kofi Annan’ın misyonuyla kendilerinin Temas Grubu oluşturma ve kademeli süreç önerilerinin çok örtüştüğünü anlattı.
Bu çerçevede Kofi Annan’ın misyonunu çok olumlu bulduklarını söyleyen Ertürk, BMGK’dan mutabakata dayalı olarak çıkan başkanlık açıklamasını da ”mütevazi olsa da bir kıvılcım olarak” gördüklerini, çünkü böyle bir ümit kaynağının daha önce olmadığını belirtti.

-”Bütün tankın, tüfeğin geri çekilmesi gerekiyor”-

Ertürk, şöyle devam etti:
”İlk adımda uluslararası camianın yapacağı şey, Suriye’ye şu ya da bu modeli dikte etmek değil, çünkü bu kimsenin meselesi değil, bu Suriye halkının meselesi. Ama şiddeti durdurmak ve bütün tankın, tüfeğin geri çekilmesi, geri çekildikten sonra da geniş tabanlı bir müzakere sürecinin başlatılması gerekiyor. Bunun birçok örneğini biliyoruz, çok zor ve sancılı bir süreç. Bu hemen olmayacak ve tabii eğer Suriye devleti soruşturma ve cezalandırma görevini layıkıyla yapabilecekse, o zaman ciddi reformlardan geçmesi gerekiyor, çünkü şu anda suçlar cezasız bir şekilde işleniyor, böyle bir kültür oluşuyor ne yazık ki. Ama daha önceden de sistemin çok iyi çalıştığını söyleyemeyiz. Dolayısıyla çok ciddi adımların atılması gerekecek. Burada da uluslararası camia bence bu yönde Suriye’ye destek olabilir.”

-”Muhalefetin kendine gelip müzakereye hazır olması lazım”-

Ertür, ”Hem Suriye devletinin hem de devlete karşı olan grupların, ki bunlar son derece bölünmüş durumda, biraz kendilerine gelip ‘yaslandığımız dağlar artık olmayabilir’ demeleri gerekir ve oturup müzakereye hazır olmaları lazım. Bir taraftan suçların tabii ki cezalandırılması, (hem hükümet hem muhalefet yanlıları tarafından işlenen) – tabii asıl sorumluluk burada devlette, örgütlü, güçlü bir devlet mekanizması karşısında bölünmüş gruplardan söz ediyoruz- bir taraftan da farklıkları giderecek ve yeni Suriye toplumunu inşasını sağlayacak çok geniş tabanlı, kurbanların, mağdurların, azınlıkların, hepsinin sesinin duyulabileceği bir sürecin başlaması lazım” dedi.

-”Muhalefetin Suriye ile ilgili projeleri nedir, hala bunu onlardan duymuş değiliz”-

Ertürk, şunları belirtti:
”Hükümet dışı muhalefetin Suriye ile ilgili projeleri nedir, hala bunu onlardan duymuş değiliz. Karşı olmak birşey, fakat nasıl bir Suriye için çaba sarfediyorlar. Çünkü Suriye çok mozaikli, çok çoğulcu bir toplum. Azınlıklar şimdiye kadar mevcut rejimin yanlışlıklarına rağmen bir şekilde yaşam hakkı buldular o memlekette, şimdi tabii onlar kaygı içindeler, özellikle Hristiyanlar ve diğer azınlıklar. Peki bu muhalefet geniş tabanlı olduğunu iddia ediyor, bütün bu azınlıkları da kapsadığını söylüyor, nasıl bir projeleri var, bunu duymadık. Bence İstanbul’da olacak 2. Suriye Dostlar Grubu toplantısından sonra ülkeler, muhalefetten böyle bir açık beyan talep etmeliler. Azınlıkları ve diğer grupları tatmin edecek ve onların korkularını giderecek, hakikaten Suriye’nin çoğulcu yapısını koruyabilecek, herkesin hak ve özgürlüklerini teminat altına alacak bir sisteme inandıkları konusunda hepimizi ikna etmeleri gerekiyor diye düşünüyorum.”

-”Suriye’ye giriş hakkı olmadan bu komisyon daha fazla bir katkı yapamaz”-

Kendisinin Soruşturma Komisyonu’ndaki son gününün olduğunu ve görevden ayrıldığını da bildiren Ertürk, komisyonun görev süresinin uzatıldığını belirtti. ”Benim görüşüm, Suriye’ye giriş hakkı olmadan bu komisyonun daha fazla bir katkı yapamayacağı doğrultusunda. Devletler bu dökümasyon işinin devam etmesi gerektiğini düşünüyorlar, ama ben şahsen ayrıldım” diyen Ertürk gülümseyerek ”(Komisyona) ‘Suriye giriş hakkı verirse beni geri çağırın’ diyorum” diye konuştu.

-Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu-

Cenevre’deki BM İnsan Hakları Konseyi 23 Ağustos 2011’de, Suriye’deki insan hakları ihlallerini soruşturmak üzere Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonunu kurmuştu.
Komisyon Mart 2001’den bu yana Suriye’deki insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak ilk raporunu 2 Aralık 2011, ikinci raporunu da 12 Mart 2012 tarihinde İnsan Hakları Konseyi’ne sunmuş, raporlarda Suriye’de insanlığa karşı suçların da işlenmiş olabileceği belirtilerek Suriye güçlerinin yargısız infaz, keyfi tutuklama, işkence, cinsel şiddet gibi suçlar işledikleri, çocukların haklarını da aynı şekilde ihlal ettikleri bildirilmişti.

Konserler

NationalTurk

NationalTurk Haber Merkezi, En Son Haberleri Gündemi, Spor Haberlerini, Ekonomi, Seyahat, Magazin, Politika ve Son Dakika Haberlerini en doğru ve objektif şekilde size ulaştırır.NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu