Sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan NationalTurk yorumcusu Ersin Afacan’ın ‘Yaz Kursları ve Tenis’ başlıklı yazısı;
Okulların bu hafta kapanmasıyla birlikte veliler ve öğrencilerde “Yaz Spor Okulları”na kayıt telaşının başladığı dikkati çekiyor. Tatile girecek olan öğrenciler ve okul öncesi çocuklar, açılan “Yaz Spor Okulları”nda hem spor yapma, hem de kültürel faaliyet imkanı bulacak. Ancak uzmanlar, seçimin iyi yapılmaması halinde beklenmedik sorunlarla karşılaşılabileceği uyarısında bulunuyor. Yetkililerin “Her yıl pek çok yaz spor okulu açılıyor. Buralarda görev yapacak antrenörlerin mutlaka çalıştırıcı belgesi olmalı. Ayrıca, antrenman yapılacak tesislerin temiz, düzenli ve sağlıklı olmalı gerekiyor. Küçük yaştaki öğrencilere her şeyi doğru vermek şart. Velilerin, çocuklarını teslim edeceği kuruluşu, eğiticileri ve tesisleri iyi araştırmaları gerekir.” şeklinde uyarıları da göz önüne alınmalıdır.
Sporu, toplumun vazgeçilmez tutkusu ve yaşam biçimi haline getirebilmek için öncelikle çocuklarımızı spora kanalize ederek sporu sevdirmeyi ve onları kötü alışkanlıklara karşı korumayı amaçlamalıyız. Minik sporcular yetiştirmek ve onları zihinsel ve fiziksel açıdan sağlıklı, milletini seven, hoşgörülü, liderlik vasıflarına sahip hale getirmeyi istemek velilerin temel amacı olmalıdır.
Bu temel amaç doğrultusunda benim yaz spor okulu için favori sporum tenis. Çünkü tenis, sadece çocuklar için değil fiziki yönden sağlıklı olmanın yanı sıra zihinsel ve duygusal gelişimine önem veren bütün yetişkinler için de eşi bulunmaz bir spordur. Çünkü kortta edinilen tecrübelerin getirdiği başarıların ve zihinsel (mental) kazanımların hayatın genel işleyişine de çok olumlu etkileri olduğu bilimsel bir gerçekliktir. Mesela, tenis ile duygusal zeka arasında bağlantılar vardır. Çünkü duygusal zeka, insanın hayatta başarılı olmasını sağlayacak sosyal ve duygusal becerilere sahip olup olmadığı ile ilgilidir. Duygularımız sadece soyut düşünceler değil beynin ürettiği ve sonra vücudun tepki gösterdiği belirli biyokimyasallardır. Mesela; bir şeyden hoşlandığımızda beynimiz serotonin ve endorfin, heyecanlandığımızda adrenalin hormonlarını salgılar.
Başarı için önemli görülen duygusal niteliklerden bazıları şunlardır: Empati, duyguları ifade etme, kendini kontrol etme, bağımsızlık, uyum sağlayabilme, beğenilme, sabırlı olma, kişiler arası sorunları çözme, sevecenlik, nezaket, saygı.
Dolayısıyla çocuklarımıza kendi duygularının biyokimyasını değiştirmenin yollarını öğretebiliriz. Bütün bunlar da tenis sporunun içinde var. Tenis antrenmanları ve yapılan maçlarla çocukta geliştirilecek bazı yetiler şunlardır: Çalışma ahlakı gelişir, disiplin anlayışı kazanır, yanlışlardan ders çıkarır, rekabet anlayışını kazanır, sabırlı olmayı öğrenir, sorumluluk duygusu gelişir, olumsuz koşullara hazırlıklı olmayı ve gerginlikle başa çıkabilmeyi öğrenir, plan ve stratejik davranış geliştirmeye başlar, problem çözme becerisi kazanır, sosyal becerileri gelişir, nezaketi ve kibarlığı artar ki tenis bir efendi sporudur.
Ben bu satırları yazarken Roland Garros’ta final oynayan Sharapova-Halep maçını da seyrediyordum. Çocukluğunda Hagi ile fotoğraf çekilen Halep, Romanya’nın son dönemde yetiştirdiği yıldız tenisçi iken futboldan başka spor tanımayan bir ülke olarak Romanya kadar olamıyoruz. Futboldan geçinenlerin ülkesi olarak Hagi-Halep fotoğrafından ibret almalıyız. Çünkü futbolda ve teniste dünya çapında yıldız oyuncular yetiştiremiyoruz. En iyi yaptığımız şey sağa sola laf yetiştirmek oluyor.
Sözün kısası eğer çocuğunuzun bariz bir futbol, basketbol ve voleybol yeteneği yoksa onu bir tenis kursuna yönlendirmenizi acizane bir görüş olarak tavsiye ederim. Çocuğunuz belki dünya çapında bir tenis oyuncusu olmaz ama sporcu kimliğinin gelişmesi ile modern insan olma yolunda önemli kazanımlar elde eder.
Ersin Afacan / NationalTurk
https://twitter.com/mentaldestek
