AtletizmBasketbolHaftanın YorumuManşetSpor

Londra’da Düşen Takke

Maldivler Kutlu Olsun

emregollu yatayNationalTurk yorumcusu Emre Göllü‘nün “Londra’da Düşen Takke” başlıklı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.

Tarihimizin en kalabalık sporcu kafilesiyle katıldığımız Londra Olimpiyatları, görkemli bir kapanış töreniyle sona erdi. “Allah, Allah!” nidalarıyla Londra Kal’asını fethe gitmişken, “Allah, Allah?” sorularıyla geri döndük, yaşanan fiyaskonun ardından. Kazanılan beş madalya, buruk bir tebessüm bırakmaktan öteye gidemedi.

Atletizmde, öz evlatlarımız Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut’un altın ve gümüş madalyaları ile madalya kazanamasa da Nevin Yanıt’ın performansı hepimizi gururlandırdı. Buna tekvandoda Servet Tazegül ve Nur Tatar’ın altın ve gümüş madalyaları eklendi.

Bahri Tanrıkulu ise kariyerinin son büyük şampiyonasında, deyim yerindeyse direkten döndü. Sol elinde meydana gelen kırık, yarı finalde konsantrasyonunu etkileyince, önde götürdüğü iki maçı art arda kaybederek madalya alamadı. Oysa ki çeyrek finalde Koreli sporcuyu yenince altın madalyanın en büyük adayı konumuna gelmişti.

“Ata sporumuz güreşte adetâ mindere yapıştık”

Atletizm ve tekvando, teselli bulduğumuz iki branş olurken, her Olimpiyatta madalya kazanmayı kanıksadığımız ata sporumuz güreşte adetâ mindere yapıştık. Hem grekoromen hem de serbest stilde en az üçer madalya hedefiyle gittiğimiz bu Olimpiyatta, sadece Rıza Kayaalp bronz madalya kazanabildi. Başarıyı kanıksadığımız bir diğer branş olan halterde de büyük hüsran yaşadık, iddialı şampiyonlarımız, antrenmanlarda top gibi oynadıkların ağırlıkların altında bir bir ezildiler, bizim de içimizi hazince ezdiler.

İlk defa mücadele ettiğimiz takım sporlarında, Potanın Perileri çeyrek finale çıkma başarısını gösterip, bayan basketbolunda ekol olan Rusya’ya son topta yenildi. Bu mücadeleyi takdir etmek gerekir bence, unutmayalım ki o Rusya bizi Avrupa Şampiyonası finalinde tam 17 sayı farkla yenmiş ve pota altında ezmişti tam anlamıyla. Filenin Sultanları ise kronikleşen hataları büyük turnuva psikolojisiyle birleşince çeyrek finali göremedi. Düşünün, ilk maçta elimizden kaçırdığımız, tecrübesizlikten dolayı 3-2 yenildiğimiz Brezilya, grupta bizi zar zor geçip çeyrek finale çıkmıştı; turnuva takımı olduklarını gösterdiler ve altın madalyayı kazandılar.

Şimdi, klasik “Suçlu ayağa kalk” söylemiyle eyleme geçilecek. Nitekim güreşte, Olimpiyat öncesinde göreve getirilen antrenörlerden istifa edenler oldu. Ancak, bu Olimpiyatın bize verdiği derslerin iyi irdelenmesi ve yaşanan sorunların kök nedenlerinin ortadan kaldırılması gerekiyor kanımca. En başta, sporcularımızın büyük bir zihinsel antrenman ve konsantrasyon sorunu var. Çin’in ve ABD’nin 16 ve 17 yaşındaki sporcuları rekor kırarken, bizimkiler baskı altında eziliyor ve kendilerinin inanamayacağı kadar kötü performanslar gösteriyorlar. Bu durumun en canlı örneği Burcu Ayhan. Yüksek atlamada şahsen onun kendini aşmasını, 1.96 m’yi geçerek madalyayı zorlamasını beklerken 1.89 m ile elenmesine şok oldum. Bu örnekten hareketle zihinsel antrenman ve motivasyon konusunda her branşta eğilmek, her yaş grubunda bütün Millî Takımlarımız için kadrolu mentörler görevlendirmek ivedilikle gerekiyor bence.

“Devşirme sporcu politikası iflas etmiştir”

Çıkan diğer bir sonuç şudur ki devşirme sporcu politikası iflas etmiştir. Öz evlatlarımız atletizmde madalyaları alınlarının teriyle alırken, devşirmelerin hepsi nal topladı. Büyük ümit beslenen Kenya devşirmelerinin dereceleri ortadadır; uzun atlamada Güney Afrika’dan devşirme Karin Melis Mey yine hayal kırıklığından öteye gidemedi. Bayanlarda Etiyopya’dan devşirilen iki sporcuyla başarı geldi diye bunu bir politika olarak benimsemek, hem sporların anası olarak adlandırılan atletizm branşına hem de Türk sporuna zarar vermekten başka sonuç doğurmaz kanımca. Hele ki Türkiye’ye ilk geldiğinde Selim Bayrak adını alan, sonradan Mert Girmalegese olarak isim değiştiren, öz ismiyle Shimelis Girma’nın yıllara dayanan performansı ortadayken, göz göre göre Kenya’nın ikinci sınıf atletlerinin devşirilmesi hangi mantıkla izah edilebilir?

Türk atletizminde kros geleneğinin yeri büyüktür ve önemlidir. Bu durum dikkate alınarak, temeli krosa dayanan yeni bir yapılanmayla öz evlatlarımızın, Anadolu’nun bağrındaki yeteneklerin bu spora kazandırılması şarttır. Aynı şekilde, ata sporumuz güreşte, temeli “karakucak” geleneğine dayanan bir model oluşturulmalı ve bölgesel güreş okullarının faaliyetleri artırılmalıdır. Yozgat Güreş Okulu’ndan yetişen Rıza Kayaalp, bu sistemin başarısı için öncü bir örnektir. Dağıstan, Çeçen, Azeri vb. devşirmelerden medet ummak, ata sporumuzu süratle tüketir. Fiyaskonun son raddesine vardığı halterde ise doping illetinden başlayarak, idari ve sportif kadroları baştan aşağı oluşturacak bir modele ihtiyaç olduğu apaçık ortadadır. Londra’daki sportif başarısızlık bir yana, tam Olimpiyat arefesinde özellikle madalya beklenen Fatih Baydar’ın ve İbrahim Arat’ın doping şüphesiyle kafileden son anda çıkartılmaları tam bir skandaldır. Bunun üzeri örtülmemelidir, doping illeti Türk halterinden kökten kazınmalıdır.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Kıssadan hisse, Londra’da düşen takke kelimizi öyle bir gösterdi ki şaşkına döndük. Şimdi, bu şaşkınlığı atıp, kararlı, akılcı ve tutarlı çalışmaları başlatma ve hedefi 2016 Rio de Janeiro Olimpiyatları olarak hemen belirlemenin zamanıdır. Küresel rekabette bölgesel güç olma vizyonuna soyunan ülkemiz, bu vizyonu spora da taşımalıdır ve bunu başarabilecek potansiyele kendi öz kaynaklarıyla sahiptir. Bizler de sporu sadece futbol olarak algılamaktan vazgeçmeli, amatör sporu ve sporcularımızı da desteklemeliyiz elimizden geldiğince. Ülkemizin sportif potansiyelinin açığa çıkması için gayret göstermeliyiz.

Emre GÖLLÜ

Konserler

Emre GÖLLÜ

Emre Göllü yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

2 Yorum

  1. Kaleminiz yine gerçekleri yazmaya devam ediyor.Bir hezimet bu kadarmı güzel anlatılır ellerinize sağlık.

  2. Değerli yazarın isabetli tespitlerine katılmamak mümkün değil, beni en çok üzen güreşçilerimizin zavallı halleri oldu, yoksa sporda yenmekte var yenilmekte. Yazıktır yetmiş milyonluk bir ülkenin sporcularının bu denli pasif ve ürkek güreşmeleri inanılacak şey değil. Demekki öylesine hocalarla öylesine çalışarak gitmişler, keşke hiç gitmeselerdi de bizi rezil etmeselerdi. Aynı şey haltercilerimiz için de geçerli. Belki de bakanın sürekli olarak demeçler vererek en kalabalık kafile söylemleri bu çocukları baskı altına almıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu