MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısında yaptığı konuşmada ‘Alo Fatih’ hattına değindi ve Başbakan Erdoğan, Fatih Altaylı ve Fatih Saraç’ı topa tuttu.
TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Fatih Saraç ile yaptığı telefon konuşmalarının ortaya dökülmesi hakkında şu sert sözleri sarf etti:
“AKP iktidarının elle tutulur hiçbir yanı kalmamıştır. İfade hürriyetine sataşmakta, tercihleri sık boğaz etmektedir.
Bugünkü hal fetret devrine bile rahmet okutur. Böylesi bir iktidar düşmanın başına bile gelmemiştir. Yalancı, yüzsüz, karanlık suratlı bir yığın adam, AKP’nin etrafında toplanmış şeytanın kuryeliğine soyunmuştur. Başbakan Erdoğan, bu sözlerimiz üzerine, uzandığı ilk telefonla Fatihlerine telefon yağdıracaktır.
Erdoğan’ın paralı askerleri, medyadaki soytarıları, 24 Alo fatih hattı biz konuşurken sürekli açıktır bizi dinlemektedir. Aslan parçası fatihleri tetikte beklemişlerdir. Şimdi de biz Fatihçiklere sesleniyoruz: MHP fırtına gibi geliyor, tehlike gibi geliyor. Bu nedenle yayınımızı derhal kesin ve sahibinize durumu takla ata ata bildirin…
Başbakan Erdoğan’a bir teklifim var. Gel bu işi çözelim. Şahsımın ne zaman ne kadar süreyle nasıl konuşması gerektiğini bildirirsen. Sana bir güzellik yapmaktan çekinmeyiz. Sayın başbakan yeter ki sıkma canını. Bu kadar çırpınma, dert etme. Bize bir alo demen kafidir.
Özel hayatın mahkeme kararı olmaksızın dinlenmesi kesinlikle maruz görülemez… Bugün gündeme sızan tapelerin mahkeme kararına uygun yapıldığı ortadadır. Bundan Başbakan’ın sızlanmasına gerek yoktur. Bizzat Başbakan’ın mahremiyetine karşı olsaydı biz de karşı çıkardık.
Başbakan’a o çok sevdiği kendi sözleriyle seslenmek istiyorum: Başbakan o kayıtlar özel değil Genel genel genel ahlaksızlığın daniskasıdır.
Bizim sesimizi kısmak için çırpınmıştır. Şu an kesinlikle odasında başı ellerinin arasında terör estiriyordur.
Kemal Sunal’ın filmindeki gibi Mazlum karakterinin kopyalarını yana döne arıyordur. Nereye gitse gözü bizdedir. Fas’tan bile “ALO Fatih” hattını aramıştır. Medyanın köçeğine dönen şahıs ise yayınımızı kesmiştir.
Özgür, tarafsız olması gereken medya Başbakan’ın takibi altına alınmış, bastırılmıştır. Karşı gelenler işten çıkarılmıştır. Başbakan manşetlerde neyin verilip verilmeyeceğinin çakma kararcısı olmuştur. Anket simsarları Başbakan Erdoğan’ı mutlu etmek için bizden almış BDP’ye eklemiştir.
“Buyurun efendim, tamam efendim, siz üzülmeyin efendim” diyen iki fatihten bir insan sureti çıkmayacağına da anlamalıdır. Baltayı sert kayaya vurmuşlardır. Arkadan kurmalı Fatihler ekranları karartmış, bize ambargo koymuşlardır. Onurlu gazeteciler, aralarındaki ayrık otlarını aralarından söküp atmalıdırlar.
Hainlerin, diktatörlerin bizden hoşlanmaması normaldir. Başbakan Erdoğan’ın MHP’den ödü kopmaktadır. Milli irade hırsızları, ekran hafiyeleri, çıkarcılar isterlerse hiçbir haberimizi hiç vermesinler. Bizi yok saysınlar, anketlerle oynasınlar. Ne gam, ne tasa gerekirse 76,5 milyon vatandaşımıza derdimizi anlatırız.
Satılmış ve yandaşlığın paspasını boynuna geçirenler, damatlara köşe verenler bizden bahsetmesinler. Biz asıl sahibe koşacağız, millete koşacağız. İktidara geldiğimizde “Alo fatihler” nereye kaçacaklar, “yahu Fatih” diyenler nereye saklanacaklar?
Başbakan’ın, adaleti ve akılları çelerek ulaşmak istediği amaç farklıdır. İranlı iş adamının malları üzerindeki tedbir kaldırıldı. Banka müdürünün de aynısı olmuştur. Başbakan’ın rüşvet açıklamasından sonra yolsuzluğun ibresi değişmiştir. Başbakan ve hükümeti hırsız ve rüşvetçileri serbest bırakacaktır.
İranlı şahıs yolsuzluğun kara kutusudur. Bu kutunun şifreleri çözülür, dili çözülürse her şey ortaya çıkacaktır. Başbakan Erdoğan ecel terleri dökmektedir. Başbakan Erdoğan’ın şu sözleri çok şaşırtmıştır: “Şimdi bu tür davalar açıldığında piyasadaki itibarları ne olur. Bu ihanet değildir de nedir?” demiştir. Haramzadelerle dirsek dirseğe olmak haram değil midir? İhanet değil midir? Hortumlayanlara, çalanlara arka çıkmak ihanetin en büyüğü değil midir? Başbakan Erdoğan’ın siyaseten ve ahlaken ömrü çoktan dolmuştur.
İnternette, mahkeme kararsız erişim sınırlaması yapılacaktır. Sanal medyaya kelepçe vuran bu anlayışın kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. İzlenilen yol hatalı ve kusurludur.
Kişi hak ve hürriyetleri güvencede değilse demokrasiden bahsedilmez. Umuyoruz Cumhurbaşkanı Gül halka karşı sessiz kalmaz. Halkıma sesleniyorum: Yalan ve cehaletle savaşmak için yürekli olmaktan başka şansımız yoktur. Başbakan’ın aklından zoru yoksa milletimizin gururuyla daha fazla oynamasın.”
