NationalTurk yorumcusu ve Haliç Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Müslüm Gülhan’ın Hakan Şükür ile ilgili kaleme aldığı bu haftaki yazısı;

“Futbol hayatına son noktayı koyduktan sona en büyük hedefinin TFF Başkanlığı olduğunun altını çizen Hakan Şükür, “Basına zaman zaman da yansıdı; Federasyon Başkanı olmak gibi bir hayalim vardı. Ama birçok federasyonda olduğu gibi bir federasyona başkan olabilmek, oranın Genel Kurulu ile doğru orantılı bir şey. Ama Türkiye’de bütün kurumlar veya yapılacak her şey Başbakan’ın ifadeleriyle doğru orantılı olduğu için böyle bir niyetimin, böyle bir projemin, böyle bir planımın olduğunu söyledim. Kendisi bu görüşmeden 2-3 ay önce ‘şimdilik buralar karışık, daha zaman var sen buna hazırlanırsın’ gibilerinden ifadeleriyle belki bundan vazgeçtik.”

Yukarıdaki sözler bağımsız milletvekili Hakan Şükür’e ait.

Önemli bir itiraf; siyasi yanı değil tabi ki! TFF yanı çok önemli…

Sinan Engin’den sonra yapılan ikinci önemli itiraf Türkiye futbolu açısından…

Yorumun içinde “Genel Kurul” açıklaması da geçse, önemli olan burada futbolun yönetilme şekliyle ilgi beklenti açmazı.
Kulüp başkanlarının seçilme şansının Başbakanlığa bağlı olduğu saptamasından sonra, ikinci saptama da; TFF Başkanlığı seçilme yerinin Başbakanlık olmasıydı.

Genel Kurul bir demokrasi ortamının olma şansının vücut bulacağı yerlerden biridir ki; delege yapısının içi nasıl boşaltıldığı gerçeğine rağmen bunu söylemek zorundayım.

Buralar demokrasi kültürünün göstergesidir.

Demokrasiyle sorunların çözüleceği iddiası ile işleyişteki göstergeler o kadar çelişki dolu ki; insan artık fark edemeden kaçamıyor!

Özerkliğin anlamı ortadan otomatik olarak kalkıyor…
…Ve tabi tüpçü de başkan olur, evrak memuru da?
Evrakçı derken;

Hakan Şükür’e kulak verelim.

“Tabii sayın Gümüşdağ’ın da Federasyon Başkanı olma hayali, hedefi var. Ben de güçlü bir adayım. Aday olsam ben de olabilirdim. Çevrem var, kariyerim var. Ben Başbakanımız ile bu düşüncemi paylaşınca sayın Başbakanımız da muhtemelen aile içinde paylaşıyor bu düşüncemi. Bu arkadaşımız da duyuyor burada benim düşüncemi. Aileden ya. Şike davası tepelerinde o dönem Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener ile görüşmesinde Gümüşdağ, ‘Barutumuz var Şükür Şükür onun da yönünü değiştirdim milletvekilliğine doğru’ diyor. Benim Federasyon Başkanlığımın önünü kesmeyi düşünüyorlar. 26 Şubat’ta sayın Başbakanımız beni Dolmabahçe’ye davet etti. Bizzat kendisi aradı, ertesi güne de randevu verdi. Çağırdığında içimden ‘Acaba Federasyon Başkanlığı ile ilgili bir şey mi konuşacağız’ diye düşündüm. Ben oraya milletvekilliği teklifi almaya gitmedim, bilmiyordum. Milletvekilliği teklif etti.”

Bakar mısınız?

Nereden başlasak?

TFF Başkanı olmasın diye teklif edilen milletvekilliği… Eee o zaman milletvekilliğin anlamı ne?
Nasıl bir yer ki ve neler yaşanıyor ki; o mevki için en önemli aday Tüpçü oluyor ve yıllardır futbolun içinden gelmiş (sevelim, sevmeyelim) biri bertaraf ediliyor.

Milletvekilliği verilerek bertaraf ediliyor!

TFF’yi TBMM’den daha önemli yapan özellikler nedir acaba?..

Özerklik olmadığı kesin.

Müslüm Gülhan / NationalTurk