National Türk yorumcumuz Ersin Afacan ‘ın bu haftaki “Süper Lig ‘in kalitesi düşük” adlı makalesini yayınlıyoruz;
Süper Lig ‘in kalitesi düşük
Ankaragücü Teknik Direktörü Ümit Özat, geçtiğimiz hafta bir gazetede şunları söylemişti; “Ligimizin kalitesi çok düşük. Futbol Federasyonu’nun hem futbolcu hem de teknik adam transferine bir kriter getirmesi lazım. Avrupa’da kalite açısından 6. sırada olabiliriz.
Türkiye’ye gelen yabancı oyuncuların hiçbirisi Avrupa’da aynı şartlarda oynayamaz. Onların gelmesinin tek nedeni iyi paraların verilmesidir.” Bu sözlerin altına imzamı atarım ki zaten sürekli benzeri şeyleri ben de yazıyorum.
Futbolcuları ele aldığımızda ikili mücadelelerde sürekli elini ve kolunu kullanan, rakibine dirsek atmayı ve hakeme sürekli itiraz edip diklenmeyi marifet sayan, nizami şarj yapmayı beceremeyen kısacası tekme tokat futbol oynamaya çalışan ve buna “mücadele” diyen bir futbolcu topluluğu geneli oluşturuyor. Kitap okumayan, kendini geliştirmeyen ve bunun için özel antrenmanlar yapmayan, mental (zihinsel) açıdan zayıf olan, günlük yaşamında ulaşılmaz ve gizemli olmaya çalışan, maçlara kirli sakal ile çıkan, profesyonelce yaşamayan futbolcu topluluğundan istikrarlı ve seyircileri mest edecek futbol oynamalarını beklemek hayalcilik olur.
Teknik direktör ve antrenörleri ele aldığımızda ise ağızlarından sürekli “mücadele” kelimesini düşürmeyen bir grup karşımıza çıkıyor. Zaten süper lig başta olmak üzere bütün liglerimizde çoğu maç futbol maçı gibi değil Amerikan futbolu gibi oynanıyor. Tek forvetli ve çift ön liberolu, dörtlü defans ile oyunu sahasında kabul edip hızlı hücumlara ve rakibin basit hatalarına bel bağlayıp gol atmaya çalışan, 90 dk boyunca aşağı yukarı 30 faul yapan takımları sahaya süren teknik direktörler geneli oluşturuyor. Zaten bütün liglerde çok az gol, önceden çalışılmış bir taktiksel anlayışın ürünü.
Yabancı futbolcuları ele aldığımızda onların geneli 2.sınıf bile değil. Sadece BJK başta olmak üzere birkaç takımda birkaç 1.sınıf yabancı futbolcu var. BankAsya 1.Lig’i bile adeta yabancı çöplüğü. 75 milyonluk ülkede Türk gencinin oynaması gereken mevkilerde kalitesiz yabancı futbolcular yer alıyor.
Başkan ve yöneticileri ele aldığımızda ise kalitenin düşüklüğü burada da söz konusu. Kulüpler berbat yönetiliyor. Çoğu borç batağı içinde. Futbolcular ve çalışanlar hak edişlerini alamıyorlar. Sporun içinden gelmiş kaliteli yönetici yok denecek kadar az. Kulüpler “dededen kalma ve babadan görme” yöntemlerle idare edilmeye çalışılıyor. Maç öncesi, devre arası ve maç sonunda soyunma odasına inip futbolcuları tehdit eden başkanlar var.
Aslında sadece Ümit Özat değil futbol yorumcuları da kalitenin düşüklüğünden şikayetçi. Mesela geçen cumartesi oynanan KSK-Ç.Rizespor maçını sunan spiker ile yanındaki yorumcu Ömer Üründül, maçın kalitesinden şikayetçi olup son derece vasat ve sıkıcı bir maç olduğunu sık sık dile getirdi.
Son olarak kalitenin artması için futbolun içinde olan herkesin daha çok kendini geliştirmeye ve özeleştiri yapmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. İnşallah bundan sonra kalitesi yüksek maçları daha çok seyrederiz.
Ersin Afacan
