Beşiktaş erkek voleybol takımı son üç yıllık dönemde ikinci kez küme düştü ne yazık ki. Bu üzücü durum, camiada büyük yankı uyandırdı, şimdi harıl harıl bunun sorumlusu aranıyor.

“Araba devrilince yol gösteren çok olur” diye boşuna söylememiş atalarımız, bu noktadan sonra küme düşmenin sorumluluğu bir kişiye yüklense ne olur yüklenmese ne olur. Değişir mi durum?

İşin özüne baktığımızda burada derin bir yönetim zafiyetinin olduğunu görmemek mümkün değil. Voleybol şubesinin bütün sorumluluğu, Yönetim Kurulu’ndaki iyi niyetli ve özverili bir üyenin omuzlarına bırakılmış, şube onun gayretleriyle ayakta kalmaya çalışmış.

Yönetim Kurulu’nun şubeye ayırdığı 5 milyon TL’lik bütçeden bahsediliyor. Madem bu meblağda bir bütçe var, neden sporcuların ve teknik kadronun maaşları aylarca ödenmedi? Neden sporcular, antrenmana gelecek parası dahi kalmayacak duruma düşürüldü? Ödemelerin, 75 milyon dolarlık kredinin alımından sonra düzeldiği ortada.

5 milyon TL bütçesi olan bir şubede, sporcuların da teknik ve idari kadroların da maaş ödemelerinde aksama olmaz, diğer masraflar zamanında ve eksiksiz karşılanır.

Bu takım, ligin ilk yarısını da düşme hattında tamamlamıştı. Antrenör değişikliği ve yabancı oyuncu takviyesinden sonra ikinci yarıda büyük bir çıkış gösterdi ancak son hamleyi yapamadı. Başarısızlığın kök nedenine inersek, sezon başında transfer edilen iki yabancı oyuncunun maçlar başlamadan ayrılması ve kadroda bundan dolayı boşluk yaşanması, yerlerine gelen yabancıların gecikmeli katılımdan dolayı randıman verememesi, sakatlıklar, ödemelerdeki düzensizlikler gibi birçok etken var.

Küme düşme sonucu tesadüfen alınmadı, acı gerçek odur ki bu noktaya göz göre göre gelindi.

Eğer sezon başlamadan önce transfer bütçeleri zamanında belirlense, yapılan transferlerde kalıcılık sağlansa, ödemeler aksamadan bir düzen ve etkili bir organizasyon sağlansaydı bu takımın yeri çok farklı olurdu.

Sorumluluğu şimdi hissedenler, şapkayı önlerine koyup düşünsünler. Zamanında neredelerdi? “Balık baştan kokar” demiş atalarımız.

Sonuç ne olursa olsun, özveriyle çabalayan Sn. Necip Sever’e, Sn. Aziz Kalaoğlu’na ve ateşten gömleği giymekte bir an bile tereddüt etmeyen teknik direktörümüz Sn. Ata Onar’a teşekkür ederim.

Beşiktaş camiası amatör şubelere sahip çıkmakta geç kaldı bile.

Emre Göllü