Kaybederken kazanmak

İnsanlar aslında yaşamında öğrendiği tüm şeylerini kaybederken öğrenir.

Kaybettiğinizde kendinizi sorgulamaya başlarsınız. Nerede ne yaptınız, ne şekilde davrandınız. Karşı taraftan gelen tepkiye ne reaksiyon gösterdiniz?

Öyle yerine böyle yapsaydık ne olurdu gibi sorular sizi geliştirir ve yaşamımızın bir sonraki bölümünde daha doğru tercihler yapmamızı sağlar.

Galatasaray basketbol takımında yaşanan son rezalet spor yöneticilerinin kendilerini yeterince geliştiremediklerinin çok acı bir göstergesi oldu.

2 metrenin üzerindeki bir oyuncunun formasını 50 santim kısa bir oyuncuya giydirme sahtekarlığını yapmak akıl alır gibi değil. Bu olayın savunmasını yaparken dile getirilenler ise çok daha vahim. Milliyetçilik mi ararsınız, kulüp sevgisi mi ararsınız. Savunmada ne ararsanız var.

Bunun üzerine aklı selim davranmaya çalışan birkaç yönetici çok doğal olarak bu rezaletin bedelini ödemeye çalışıyorlar. Çok saygın eski kulüp başkanları bu olayın tam bir rezalet olduğunu dile getiriyorlar. Görevdeki profesyonel yöneticilerin işlerine son verdiriliyor. Yerlerine yeni profesyonel yöneticiler getiriliyor. Ve aradan yaklaşık 10 gün geçtikten sonra göreve yeni getirilen yönetici görevinden ayrılıyor.

Bu olaylardan kendisini sorumlu tutan yöneticinin tekrar geri gelmesi konuşulmaya başlanıyor. Bütün bunlar anlaşılır gibi değil. Bu olaylar olurken Galatasaray basketbol takımının bir alt lige düşürülmesi tezini savunanlara karşılık hala karşı savunmalar yapılabiliyor.

100 küsür senelik bir spor camiası, ülkeyi her alanda başarıyla temsil etmiş olan bu camia küçük birkaç kişinin sahtekarlığına teslim edilmeye çalışılıyor. Tıpkı geçmiş yıllarda şampiyonlukta çekiştiği takımın rakibine teşvik primi olarak verilen arabalarda kamuoyuna yansımasına rağmen hiçbir tepkinin gösterilmemesi gibi.

Yine geçmişte müsabakayı kazanmak için her yolun mübah görüldüğü anlayışın hüküm sürdüğü dönemde yapılan yanlışlara tepkisiz kalınması gibi.

Bu camiayı 100 yılın üzerinde en üst noktalara getirmiş olan saygın kişilere yapılabilecek en büyük haksızlıklar bunlar. Kaybetmeyi de saygıyla karşılamalıyız. Onlardan bir şeyler öğrenmeliyiz. Yoksa kaşıkla topladığınız değerleri böyle kovayla dökmek durumunda kalabilirsiniz.

Sizce değer mi?

Fuat Yaman

Yazarın tüm yazılarına gözat »