Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Oyak Renault tarafından üretilen ilk elektrikli otomobil Fluence’nin banttan inmesiyle İsrail’e 100 bin adet ihraç edileceğini söyledi. Devlet Bakanı Egemen Bağış ise, yapılacak üretimin yüzde 80’inin dış piyasa satılacağını kaydetti.
Bakanlar Faruk Çelik, Egemen Bağış ve Zafer Çağlayan, Oyak Renault Bursa fabrikasında incelemelerde bulundu. 2011 yılında piyasaya çıkartılması hedeflenen elektrikli otomobili inceleyen bakanlar, Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu’ndan bilgi aldı. Banttan çıkan otomobilleri alkışlayarak tebrik eden 3 bakan, düzenledikleri basın toplantısı ile elektrikli otomobillerle ilgili çalışmaları anlattılar.
“DÜNYA GITPA İLE İZLİYOR”
Devlet Bakanı Egemen Bağış, gördükleri teknolojinin göğüslerini kabarttığını söyledi. Bu çalışmaların ülkenin işsizleri için de umut haline geldiğine işaret eden Bağış, buradaki yeni teknolojiyle üretilen araçların artık dünya tarafından gıptayla izlendiğini ve Türkiye’ye siparişler yağdığını ifade etti.
Bağış, şöyle konuştu: “Öğrendim ki eskiden üretimin yüzde 80’i iç piyasada satılırken artık sadece yüzde 20’si iç piyasada satılıyor, yüzde 80’i ihraç ediliyor. Bu da ülkemizde yeni iş imkanları oluşturuyor ve Avrupa Birliği sürecinde de Türkiye’nin elindeki kozu güçlendiriyor. Türkiye, her geçen gün daha çağdaş, medeni, demokratik olma yolunda ilerliyor, inşallah 12 Eylül günü bu yolda bir adım daha atacağız.”
“İLK İHRACAT İSRAİL’E YAPILACAK”
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ise ilk ihracatın İsrail’e yapılacağı bilgisini verdi. Otomotiv sektöründe Türkiye’nin ihracatçı olduğunu ve sektörün çok ciddi şekilde istihdam ve ar-ge üreten bir sektör olduğunu dile getirdi. “Türkiye, artık şükürler olsun yüzde 100 kendi teknolojisi kullanır hale geldi.”diyen Çağlayan, Renault grubunun bu konuda önce olduğunu ifade etti.
Bugün dünyanın önemli trendi haline gelen elektrikli otomobil üretimi konusunda da yeni otomobilin piyasa çıkmasını beklediklerini vurgulayan Bakan Çağlayan, fabrika gezisinde büyülendiğini kaydetti.
“ÜRETİMİ VE SATIŞI DESTEKLEYECEĞİZ”
Çağlayan, şunları dile getirdi: “Çevre dostu, sıfır emisyon. Geçmişte dünya yapar biz bakardık, arkasından yakalamaya çalışırdık ama bugün ülkemizde proaktif davranışa girilmiştir. Eskiden sadece izlerdik ama bugün izlemekten öte icraata girdik. Bu konuyla ilgili ekonomik koordinasyon kuruluyla görüştük. Elektrikli araç üretimi konusunda tabi ki bir takım devlet destekleri gerekiyor. Bunun şarj, batarya ünitesi, şarj istasyonlarından tutun, otomobilin satışı ve üretimi için bir takım desteklere ihtiyacı var. Bunu görüşmeye devam edeceğiz. Dünyanın bütün gelişmiş ülkeleri, elektrikli oto üretimine çeşitli destekler veriyorlar. Vergisel veya otomobilin satışında otomobil başına verilen destekler var. Biz de hangi modeli nasıl uygulayacağımızı, ülkemize getirisinin ne olacağına birlikte inceleyeceğiz.” Araç üretime başladıktan sonra önümüzdeki 10 yıl içinde tamamıyla yüzde 100 yerli üretim yapısına kavuşulacağına işaret eden Çağlayan, Türkiye markasıyla gidecek olmasının önemine değindi.
İlk ihracat’ın İsrail’e yapılacağına dikkat çeken Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü: “100 bin adet İsrail’e ihracat var. İsrail de ir an önce buradaki ihracatı bekliyor. İhracatı yaparken de Türkiye’nin de artık üretim bandına bu araçların girmesi lazım. Elektrikli oto üretimini sonuna kadar destekliyorum.”
Bakan Çağlayan, araç üretiminin beraberinde pil teknolojisini de Türkiye’ye getireceğine işaret ederek, pil üretiminde kullanılan lityumun temini konusunda çalışma başlattıklarını anlattı.
“ATILAN ADIMLAR, YATIRIM ORTAMINI KOLAYLAŞTIRACAKTIR”
Bakan Faruk Çelik de, Türkiye’de hukuk devleti olma konusunda halen sıkıntıların olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Türkiye gerçek anlamda çağdaş hukuk devleti olma noktasında atması gereken adımları attıktan sonra üretim sermaye ilişkisi ve hukuk devletinin getirmiş olduğu birçok avantajlar, Türkiye’deki yatırım ortamını çok ciddi şekilde kolaylaştıracaktır. Sermaye ve üretim ağının önündeki çok ciddi psikolojik engeller de ortadan kalkacaktır. Hak arama yolları çerçevesinde de şunu herkes bilsin ki çalışanın sofrasındaki ekmeğin büyümesi, üretimle paralel olarak artacaktır. Pazar gününü son derece önemsiyoruz.”
