Spor Toto Süper Lig’de 16. haftada Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray kaybederken, Trabzonspor kazandı. Biz de haftaya farklı bir gözle bakmaya çalıştık.
BİZE HER YER DEPLASMAN
İstanbul Büyükşehir Belediyespor, İstanbul Olimpiyat Stadı’nda konuk ettiği (?) Trabzonspor’a 3-1 yenildi. Maç kıran kırana geçti; ancak tribünlerde de birbirinden ilginç pankartlar vardı. “Ne Cimbom ne Fener en büyük Sadri Şener, Ula uşaklar bize burasi da Trabzonmiş”. Bunlar bordo-mavili taraftarların açtığı pankartlardan bir kaç tanesi. Ancak asıl pankartı evsahi (!) ekibin birkaç taraftarı açtı. “Boz Baykuşlar” lakaplı taraftar grubu “Bize her yer deplasman” pankartıyla acı gerçeği sergiledi.
ARAYA FİLE Mİ ÇEKELİM
Maç kran krana dedik. Öyle ki Trabzonspor teknik direktörü Şenol Güneş bile maç sonunda buna isyan etti. “İstanbul Büyükşehir Belediyespor iyi bir takıma sahip; ancak biraz fazla sert oynamasalar daha güzel olur” beyanında birkaç cümle kurdu. Büyükşehir Belediye teknik direktörü Abdullah Avcı ise, “Bunlar futbolun içinde barındırdığı ufak tefek sertlikler. Futbol bu. Araya file mi çekelim” şeklinde konuştu. Biz yorumsuz diyoruz…
Trabzonspor için son bir söz: “Sonuna kadar maçtan galibiyetle ayrılmayı hak etti. “Umut’un pozisyonu penaltı değildi” der gibisiniz. Burak’ın ve Jaja’nın düşürüldüğü pozisyonlar penaltının babası değilse, ben adımı değiştiririm”
MAÇI KAÇ KİŞİ İZLEDİ?
Bu arada Büyükşehir Belediyespor-Trabzonspor maçını kaç kişi izledi? Bilen varsa bana söylesin. Lig TV’de resmi rakam önce 45 bin kişi olarak açıklandı. Sonra maçı anlatan spikerlerden Melih Gümüşbıçak, 55 bin kişi vardır dedi. NTV Spor, maç sonu yayınında 62 bin civarında bir rakam telaffuz etti. Maraton programında da 60 bin kişiden bahsedildi. Gerçek rakam ne? Piero mu koyalım?
BEYAZ’I GİTTİ SİYAHI KALDI
“At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır” Nereden mi çıktı bu. Ey gidi Real Madrid’in çemberinden geçen Bernd Schuster ve Guti Hernandez. Ne umutlarla, ne duygularla (!) gelmiştiler. Bunlara, Inter patentli Quaresma’yı da eklerseniz varın siz düşünün. Bu üçlünün adı bile Beşiktaşlıları heyecanlandırmaya yetmişti. Şimdi geride kalan 16 hafta ve akıllarda soru işareti bırakan üçlü. Hadi Quaresma’yı bir yana bırakalım. Sakatlıklar nedeniyle mazereti var; ancak takım kötü gidiyor ve Guti de… Yoksa Beşiktaş Real Madridli patentlilere iyi gelmiyor mu? Sahi Vicente Del Bosque’yi hatırlayan var mı? Kim mi? Evet evet o. Beşiktaş’tan kovulan, daha sonra İspanya’yı dünya şampiyonu yapan yüce insan…
Gerçek anlamda bir soru. Lider Trabzonspor’da uzun süredir sakatlığı devam eden sadece bir oyuncusu var o da Glowacki. Beşiktaş’taki sakat oyuncuların haddi hesabının olmaması bir tesadüf mü?
ALİ SAMİ YEN’İN GÖZYAŞLARI
Ali Sami Yen hayatta olsaydı, herhalde bu kulübü kurduğuna pişman olurdu. Aslantepe’deki Türk Telekom Arena’ya çıkmanın hayallerinin kurulduğu bu günlerde, Ali Sami Yen’deki son resmi lig maçı hüzünle bitti. Hüzün sadece taraftar için değildi. Futbolcusu da, teknik heyeti de, yönetimi (!) de hüzünlüydü. Öyle bir hüzün vardı ki. Gökyüzü bile etkilenmiş ve daha fazla tutamadığı gözyaşlarını maç sırasında bırakmıştı. Yağmurlu, kimi zaman karla karışık yağmurlu bir ortamda oynanan maç Gençlerbirliği’nin 2-0 üstünlüğüyle tamamlandı. Tribünler kelle istedi, yönetimin kellesini. Yönetimden ses yok. İşbaşına geldiği günden bu yana tartışmalı kararlar alan Adnan Polat ve yönetimi 15 Ocak’taki Türk Telekom’un açılış gününe o kadar kilitlenmiş ki takımın halinden haberleri yok…Dedik ya Ali Sami Yen hayatta olsaydı, herhalde bu kulübü kurduğuna pişman olurdu.
Ha bu takım, Fatma Nine’ye de canlı izlediği maçlarda da sevinç yüzü göstermemişlerdi, değil mi?
SEN OYNA AZİZ YILDIRIM
Eskisi kadar sinirli değil. Hani eski günlerde maç kaybedildiğinde sinirli bir şekilde sahaya iniyor, durumu kontrol altına almak istiyor, talimatlar yağdırıyordu. Hatta takım öne geçtiği bir maçta bile kendisine dönen taraftara fırça basardı. Hatta Anelka’yla kavgaya bile tutuşurmuş. Bu aralar pek sessiz, suskun. Yoksa olgunlaştı mı? Ama o kadar alışmıştık etrafta sinirli birilerinin hareket etmesine. E bundan sonra kim bağırıp çağıracak?
Fenerbahçe’nin Ankaragücü’ne deplasmanda 2-1 yenildi. Olabilir yenilebilir. Kelleler gidecek mi? Yüzde yüz. Ama sezon sonunda. Belki ara transfer döneminde birkaç takviye yapılabilir. Başkanın kafasında tüm bunlar. Oraya da ancak Alaaddin Metin girebilir.
Ha bu arada Fenerbahçe’de “Konuşan Fenerbahçe Platformu” kurulmuş. Zaten ağzı olan konuşuyor!
AHMET GÖKÇEK PARALAR NEREDE?
Ankaragücü’nün Fenerbahçe’yi 2-1 yendiği maçın ardından, başkent temsilcisinin teknik direktörü Ümit Özat, “Futbolcularım 11 aydır maaş alamıyor” dedi. Futbolcuların ve dolayısıyla da teknik direktörün alacaklarını da vermeyen (veya veremeyen) kulüp başkanı Ahmet Gökçek’in amacı nedir, bir bilsem ben de köşeyi dönerdim herhalde! Madem futbolcuların maaşlarını vermeyecektin neden o koltukta duruyorsun. Yoksa ?…
HAFTANIN PARMAK ISIRTANI
Bu arada Gaziantepspor’lu Julio Cesar’ın Kayserispor’a attığı muhteşem gole şapka değil şapkalar çıkartılmalı. Ben öyle bir gol görmedim desem abartırım; ancak ciddin muhteşemdi!
AHMET ÇAKAR
Kanaltürk’e bir ara göz attım. Ahmet Çakar, “Hagi’ye kimse dur demiyor. Hagi’ye bir an önce yol verilmeli diyordu. Sonra da başkan Adnan Polat bizi dinlemediği için takım bu hale geldi dedi” PESSSSSS!
BİR RİVAYET
Çok büyük bir kulübümüzün başkanı bir zamanlar Brezilya’ya gider. Oradaki bir menajer başkana ülkenin önde gelen mankenlerinden birini ayarlar. Başkan aşka gelir bir ara elindeki puroyu mankenin sırtına basar. Manken dövüş sporları yapmıştır ve başkanı iyice bir döver. Menajerler başkanı mafyadan kurtarmak için araya girer ve 200 bin euro’ya işi tatlıya bağlarlar. Manken ve mafya üyeleri ekstradan bir 200 bin dolarlık sus payıyla fit olurlar, sorun kapanır. Manken amma da ucuzmuş!
NationalTurk haftanın yorumu
