Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kuzey Afrika turunun ilk durağı olan Mısır’ın başkenti Kahire’deki Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konsey Toplantısı’nda konuştu… / Başbakan Erdoğan Mısır Konuşması (Video)

Başbakan Erdoğan’ın Mısır konuşması;

Türkler ve Araplar olarak yüzyıllardır tarihi dostluk ve kardeşlik bağlarına sahip halkların evlatlarıyız.
Bir arada aynı coğrafya üzerinde aynı inancı, ortak bir kültürü paylaştık. Aynı medeniyet üzerine inşa edilmiş değerleri, farklı lisanlarla da olsa nesilden nesile aktardık. Birimizin kederi hepimizi kederlendirdi. Birimizin neşesi hepimizin yüzünü güldürdü. Geçmişleri, bugünleri ve gelecekleri ortak çizilmiş iki milletiz.

Gazze’de ağlayan Filistinli bir çocuk Ankara’da ağlayan bir annenin yüreğini sızlatır. Kahire’de gençliğin yükselen sesi aynı heyecanla yankılanır. Aynı bedenin ve aynı ruhun unsurlarıyız. Bizler büyük ve köklü bir aileyiz. Sevinçler paylaştıkça artar. Sevinçlerimizi ve üzüntülerimizi en üst düzeyde paylaştığımız tarihi bir dönemeçteyiz.

Şimdi birbirimizi her zamankinden daha iyi anlıyoruz. İstikbale umutla ve güvenle bakıyoruz. Türk ve Arap halkları olarak ebedi kardeşliğimizden aldığımız güçle aramızdan gün ışığının geçmesine izin vermeyecek kadar saflarımızı sıkı tutmalıyız.

Bu şuuru canlı tutmak geçmişe borcumuz, geleceğe sorumluluğumuzdur. Daha fazla özgürlük, demokrasi, insan hakları hepimizin ortak şiarı olmalıdır. Halklarımızın geleceğe umutla bakmayı hak etmediğini kimse iddia edemez. Meşru taleplerini meşru yollarla karşılamaya mecburuz. Meşru talepleri gayri meşru taleplerle bastırmaya çalışanlar bugün değilse yarın büyük bir yanılgı içinde olduklarını anlayacaklardır.

Önümüzdeki süreç zordur. Bu süreci tersine çevirmeye çalışan ve çalışacak gizli mihraklar vardır. Bunlara karşı tedbirli olmalıyız. Ama artık onların gücünü bahane etmeye son vermek gerekir. Kardeş Arap halkları asla belirsizliğe fırsat vermeden bu süreci hayırla sonuçlandıracaklardır. Herkesin hukukunun korunması halinde yeni umut kapılarını ardına kadar açacak olan Allah’ın yardımı mukadderdir.

Halkların meşru beklentilerinin vakit kaybetmeden karşılanması için, siyasi, ekonomik ve sosyal reformların gerçekleştirilmesi elzemdir. Kardeş Arap halklarının bu vakur duruşunu saygıyla selamlıyorum.

Bazıları gibi çıkar hesaplarıyla değil, sadece ve sadece kardeşlerimin onurlu bir geleceğe sahip olması için Arap haklarının bu değişimi gerçekleştirmesini diliyorum. Bazılarının Libya’nın yer altı zenginlikleri üzerine yaptığı ya da yapacağı hesaplarla değil, sadece Libyalı kardeşlerimi sevdiğim için bunları ifade ediyorum. Burada atılacak adımlar geleceği çok farklı inşa edecek.

Bölge insanı bugün olması gereken noktada değildir. Bu akışı tersine çevirecek birikime sahibiz. Bugün cereyan eden gelişmelere buradan bakmak zorundayız. Libya halkının demokrasi mücadelesini zaferle sonuçlandırmış olmasını memnuniyetle karşıladığımızı bildirmek durumundayım.

Türkiye olarak Ortadoğu’daki gelişmelere kayıtsız kalmamız düşünülemez. Bu bölgede cereyan eden her gelişmenin daha geniş bir coğrafyayı etkileyeceği aşikardır.

İsrail’e yine sert eleştiriler

Bölgede ihtiyaç duyan herkese dostluk elimizi uzattık. Uzattığımız bu dostluk elini muhabbetle tutanlar olduğu gibi elimizi havada bırakanlar da oldu. Biz buna da aldırmadık. Doğru bildiğimizden şaşmadık. Bu vesileyle bir gerçeği hatırlatmakta fayda var. Halkların meşru talepleri karşısında bugün atacağımız adımların hesabı ancak halklar tarafından sorulabilir. Bu çağrım bölgemizdeki tüm ülkeler için geçerlidir ve buna İsrail de dahildir. İsrail bir yandan bölgemizde meşruiyetini sağlamaya çalışırken bir yandan da sorumsuz adımlar atmaya devam etmektedir. İnsanlık onurunu hiç tereddüt etmeden ayaklar altına almaktadır.

İsrail hükümetinin saldırganlığı, uluslararası bir yardım konvoyuna uluslararası sularda askeri bir saldırı düzenleyecek kadar şirazesinden çıkmıştır. İsrail hükümetinin saldırgan politikaları İsrail’in de geleceğini tehdit etmektedir. İsrail hükümeti tarafından aslında İsrail halkı ablukaya alınmıştır. İsrail özür ve tazminat taleplerine de kulak tıkamakta kendisini hukukun üstünde görmektedir.

Son örneği panelin raporu. Bu raporun bizim için hiçbir hükmü yoktur, olmayacaktır. Ablukanın yasal olduğunu söyleyecek kadar İsrail’in esiri olmuş rapor, Arapça ifadeyle kellem yekümdür. Şunu da özellikle belirtmek isterim: Uluslararası çevreler israilin şımarık uygulamalarına gözlerini kapamaya devam ederlerse bu suçun faili olarak anılmaktan kurtulamayacaklardır. İlişkilerin normalleşmei için gerekli gördüğü şartlar geçerlidir. İsrail özür dilemedikçe, şehitlerimizin ailelerine tazminat ödemedikçe, Gazze’ye ablukayı kaldırmadıkça ilişkilerin normalleşmesi mümkün olmayacaktır.

Filistin bayrağının dalgalanma zamanı gelmiştir

Filistin davası insanlık onurunu ayağa kaldırma mücadelesidir. Dolayısıyla adaletten hak ve hukuktan yana olan bütün devlet ve milletlerin ortak davasıdır. Asla herhangi bir mesele değildir. İsrail-Filistin meselesi devletlerarası meselenin ötesine insanlık meselesidir.

Filistin devletinin tanınması gerekmektedir. Filistin devletinin tanınması bir seçenek değil, zorunluluktur. İnşallah bu ay sona ermeden Filistin’i BM nezdinde çok farklı bir statüde bulacağız. Filistinli kardeşlerimizle el ele vermeli, ortak çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Filistinlilerin bayrağının BM’de dalgalanma zamanı gelmiştir. Gelin bu bayrağı göndere en kısa zamanda birlikte çekelim. Gelin bayrağı göndere çekelim ve Ortadoğu’da barışın adaletin sembolü olsun. Barış ve istikrarın gelmesine katkıda bulunalım.