Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Biz terörle mücadele ederiz, siyasi irade ile de müzakere ederiz.” dedi. Erdoğan, muhalefet partilerinin terörle mücadeleye destek yerine köstek olma gayreti içinde olduklarını söyledi.
Hatay’a bir ziyaret gerçekleştireceğini dile getiren Erdoğan, Suriye’ye hava, kara ve denizden gönderilecek silahlara izin verilmeyeceğini, alıkonacağını ifade etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak ANA ile saat 16.55’te İstanbul’dan Ankara’ya geldi. Başbakan’ı, Esenboğa Havalimanı’nda Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve diğer ilgililer karşıladı.
Burada bir basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. İran ile terörle mücadelede müşterek ne tür adımlar atılacağı ve son meydana gelen terör olayı ile ilgili bir soru üzerine Erdoğan, sözlerine; şehitlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileyerek başladı. Terörle mücadele kararlılığının aynı şekilde devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, “Belki sizleri de bizleri de bu ifade çok kullanıldığı için bezdirmiş olabilir ama bunu ifade etmek bizim için bir sorumluluktur. Bundan dolayı bunu ortaya koymak durumundayım.” dedi.
İran ve Türkiye’nin, aslında ortak bir terör örgütü ile mücadele ettiğini söyleyen Erdoğan, “Oradaki ismi farklı, bizdeki isimi farklı ama terör örgütü aynı.” dedi. Erdoğan şöyle devam etti: “Kandil, İran’ın sınırı oluş sebebi ile de orayla ilgili özellikle hava ve kara harekatının müşterek yapıldığı bir bölge. Buna yönelik olarak bizim de İran ile müşterek yapabileceğimiz bundan sonra operasyonlar var, yaptıklarımız var. Bu konudaki çalışmaları ilgili birimlerimiz karşılıklı olarak yürütecekler. Şu anda da yürütülüyor. Bu çalışmalardaki kararlılığı her iki taraf da teyit etmiştir. Bunda herhangi bir erteleme söz konusu değildir. Tabii ki bunun, üzülerek söylüyorum, bedeli olacaktır. Örneğin son gelişmeler inanıyorum ki sınır ötesi operasyonların çok önemli bir netice doğurduğundan kaynaklanıyor.”
Sınır ötesi operasyonlarda önemli neticeler ortaya çıkmasaydı, bu sürecin daha sakin geçebileceğini söyleyen Erdoğan, “Ama bunu da yapmak durumundayız, yapacağız da. Bu içerde de olacak, sınır ötesinde de olacak.” dedi.
Bu konuyu Irak Cumhurbaşkanı ile de paylaştığını aktaran Erdoğan, “Bundan sonraki sürece yönelik bizim güvenlik zirvesi olarak ifade ettiğimiz, heyetimizle yarın bakanlar kurulu toplantımızda değerlendirme yapıp, bunlar an ve an devam edecek, çünkü bunu, aralığı çok açma suretiyle değerlendirmek olmaz. Bunlar her an görüşmemiz gereken, özellikle de Beşir Bey’in adıma bu işleri sürekli yürüttüğü bir süreç. Şu anda belki de Diyarbakır’daki merasim yeni bitmiş olabilir. İçişleri Bakanım, Milli Savunma Bakanım, Tarım Bakanım orada.” diye konuştu.
“BAŞINDAKİ TÜLBENDİ ORTAYA KOYAN KÜRT ANNESİ KARDEŞLERİME SESLENİYORUM”
Başta Kürt kökenli anneler olmak üzere tüm annelere seslenen Erdoğan, “Siirt’te olan hadise sıradan bir hadise değildir ve gerçek yüzlerini ortaya koyması bakımından çok önemli bir hadisedir. O, PKK’nın gerçek yüzünü ortaya koyması bakımından çok önemlidir. PKK, karşısındaki kadına da kıza da böyledir; kendi içindeki kadına kıza da böyledir.” dedi. Siirt’te dört kızın şehit olduğu olayda, 200’e yakın mermi kullanıldığını hatırlatan Erdoğan, bunu büyük bir vahşet ve alçakça bir saldırı olarak nitelendirdi.
“Başındaki tülbendi ortaya koyan Kürt annesi kardeşlerime sesleniyorum.” diyen Erdoğan, “Bu tülbentlerinizi nereye koyacaksınız, nereye sereceksiniz. Bu dört kızımız kimin kızları. Siirt, benim, damadı olduğum şehir. Orada benim Kürt kardeşlerim var, Arap kardeşlerim var, buyurun bunlar işte Kürt kardeşlerimiz.” şeklinde konuştu.
‘Biz onları polis zannettik’ söylemini hatırlatan Erdoğan, “Bu size haklılık mı kazandırıyor. Polis Koleji’ne yaptığınız saldırı haklılık mı kazandırıyor. Bu ülkenin polis koleji, polis akademisi, askeri okulları olmayacak mı? Biz bir devletiz, bunun çeşitli kurumları var. Siz savunmasız insanları bile rahatlıkla öldürebilecek vahşete sahip bir örgütsünüz. Yaptıklarınız ortada.” diye ifade etti.
“TEMENNİ EDERİM Kİ BUNLAR SON ÇIRPINIŞLARIDIR”
Erdoğan, şöyle devam etti: “İçlerinde 5 tane kadını da infaz ettiler. Gaz zehirlenmesi, dediler. Bunlar acımasızdır, kandan beslenirler. Kandan beslendiklerinin, oradan nemalandıklarının en açık ifadeleri de bu son attıkları adımlardır. Temenni ederim ki bunlar son çırpınışlarıdır. Bizim geri adım atmamız, beklememiz mümkün değil. Açık, net söylüyoruz. Biz terörle mücadele ederiz, siyasi irade ile de müzakere ederiz. Bizim anlayışımız budur; terörle mücadele sonuna kadar ama siyasetle de müzakere. Siyasete gelen bizimle konuşabilir ama gelmeyen bizimle konuşamaz. Terörle devlet gerekli gördüğü takdirde, gerekli elemanları ile bu görüşmelerini de yapar. Bu sadece terör suçluları ile değil, farklı suçlularla da bunları yapar. Çünkü, devletin görevi netice almaktır.”
“MUHALEFET, TERÖRLE MÜCADELEYE DESTEK YERİNE KÖSTEK OLMA GAYRETİNDE”
Suriye’ye yönelik Türkiye’nin yaptırımlarının sorulması üzerine Erdoğan, Hatay’a bir ziyaret gerçekleştireceğini, yaptırımlar konusunda ise Dışişleri Bakanlığı’nın gerekli açıklamayı yaptığını hatırlattı. Öncelikle kara, hava ve denizden silahlar noktasında kararlarının kesin olduğunu vurgulayan Erdoğan, silah geçişine izin vermeyeceklerini, bunların durdurulup, indirip el konulacağını ifade etti. Erdoğan, başka yapılması gereken konuların da ele alınacağını kaydetti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘akil adamlar’ önerisi ile yeni anayasa konusunda siyasi partilerle randevu konusuna ilişkin bir soruya ise Başbakan Erdoğan, randevuya ilişkin mektubun yarın gönderileceğini açıkladı. Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘akil adamlar toplansın” önerisine sert cevap verdi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik başkanlığında 5 kişilik bir heyetin görüşmeyi gerçekleştireceğini anlatan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun ‘akil adamlar’ önerisi için “Burda ancak günaydın demek gerekiyor.” dedi.
Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ne yönelik yapılan çalışmaları hatırlatan Başbakan Erdoğan, birçok kesimle konuya ilişkin söz söyleyecek insanlarla konuşulduğunu, toplantılar yapıldığını ifade etti. Erdoğan, o dönem olumlu yaklaşılmadığını kaydetti. CHP’den, “O zaman ben yoktum” açıklaması geleceğini anlatan Erdoğan, konunun Parlamentoda kapalı oturumlarda görüşüldüğünü hatırlattı. ‘Akil adamların’ sadece başlığı değişen birşey olduğunu ifade eden Erdoğan, bu insanlarla zaten toplantılar yapıldığını ve Kılıçdaroğlu’nun bunu bilmesi gerektiğini söyledi.
“Hükümet olarak şunu bekleriz; niçin bu muhalefet, teröre destek yerine köstek olma gayreti içinde?” diye soran Erdoğan, dosyaları bildiklerini, neler söylendiğini bildiklerini belirterek, bugüne kadar yapılan şeylerle kendilerinin ileri boyutlara gitttiğini vurguladı. Sadece Türkiye’de değil, İngiltere ve İspanya’ya gidilerek orada bu konuda nasıl mücadele verildiğinin müzakere yapıldığını anlatan Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin birçok sempozyum yaptığını, bunların amacının ise ortak akıl oluşturmak olduğunu kaydetti. Tüm bunlara karşın yine de farklı şeyler olması halinde özel davete gerek olmadığını, her zaman bu konulara kapılarının açık olduğunun altını çizen Erdoğan, kararlılıklarının bu noktada devam ettiğini, edeceğini, atılması gerekenlerin atıldığını söyledi.
CHP ve MHP’nin, terörle mücadele konusunda ne söylediklerinin Meclis tutanaklarında varolduğunu, bunları bildiklerini dile getiren Erdoğan, açıklamaların, sadece kamuoyunda zamana oynamak, gündem oluşturabilmek olduğunu savundu. “Biz artık bunlardan bıktık, netice istiyoruz.” diyen Erdoğan, gazetelerde çıkan başlıkların ise artık alışılagelinen şeyler olduğunu ifade etti.
Ayrıca, Amerika’da başkanlık seçimleri konusunda medyaya yansıyan bazı sözlerin hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, bunların liderler arasındaki bir latife olduğunu, ötesinde birşey olmayacağını belirtti. Obama’nın, bütün deneyim tecrübesini seçimde kullanacağını anlatan Erdoğan, iki buçuk yılın ikili ilişkiler noktasında verimli, iyi niyetli bir süreç olduğunu ifade ederek, “Zaman zaman belki farklı düşünceler ortaya çıkmıştır. Bunları süratle telafi etmişizdir. Bu süreç iyi bir süreçtir.” şeklinde konuştu.
Şakayla karışık kaka
Yazmayayım, karışmayayım diyorum ama olmuyor!
Uzun süredir günlük siyasi gelişmeler karşısında düşüncelerimi sizlerle paylaşmıyorum çünkü…
Hatırlayacağınız gibi bileşimciyim, bu meslek öyle nankör bir iş sahası ki, üç aydan fazla takipsizlik kaldırmıyor.
Gençlerin deyimi ile anında OUT oluyorsunuz!
Yani son zamanlarda mesleğime yoğun bir şekilde yönelmem gerekti. Şu an için rahat bir nefes alabildiğimden dolayı içimi döküyorum.
Enteresan bir tecellidir ki hakikatler manzumesi kendini asla aleni olarak göstermez. Örtülü,
gizli – gizemli, şifrelidir. Herkesin kolayca ulaşıp anlayabileceği bir berraklıkta değildir. Mutlak bir gayret ve araştırma gerektirir. Öyle ki, hakikatlerin – kendisine yönelene gizemini açan – bir karakteristik özelliği söz konusudur.
İnsanın şeref ve haysiyet sahibi olması için illa asker olması gerekmez. Asker hele yüksek rütbeliyse eğer, zaten aldığı eğitim, talim ve terbiye gereği vakurdur ve genelde bu niteliklere sahip bir kişiliktir. Şeref ve haysiyet bir insanda ya vardır, ya da yoktur!
AKP, cazibe katsayısı çok yüksek bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki, neden?
Neden, AKP girdiği her seçime oylarını arttırarak çıkmaktadır?
Bence nedenlerden biri, bugüne kadar haklı – haksız bir şekilde kendini mevcut sistemin mağduru olarak görenlerin aşağılık ve öç alma duygusunun, mevcut iç ve diş etkenler ile birleşmesinden meydana gelmesidir. Şüphesiz beli başlı farklı etkenlerde bu başarının altında yatan nedenler olarak sıralanabilir ama benim bu yargıya varmamın nedenlerini ileriki satırlarda anlayacağınızı sanıyorum.
Büyük bir oyunun sahne, sahne perdesi açılmakta ve hepimiz nefes kesen bu gösteriyi bazen tebessümle, bazen şaşkınlıkla, bazense algılama sorunlarıyla izlemekteyiz. Kafa karışıklığı hat safhaya çıkmışken bir bakıyoruz ki, kısır bir döngü içersinde hareket etmekteyiz. Perde arkasındaki mantığı anlamıyoruz, anlayamıyoruz…
Hâlbuki deha, karmaşık gibi görünen olguların basitte indirgenebilmesindedir.
Evet, demokrasi gömleği coğrafyamıza, kültürümüze bir kaç numara birden büyük gelmektedir. Bizim gibi demokrasi olgunluğuna erişmemiş tüm toplumların ortak özelliği olan bocalama sürecini yaşıyoruz. Gerçi 1839 Tanzimat Fermanından beri bir demokratikleşme sürecindeyiz ama…
Olmuyor, olmuyor işte!
Beceremiyoruz, çünkü benciliz!
Devlet-i Tayyip eşi benzeri az rastlanan bir üsluba sahip olmasına rağmen, aslı itibarıyla bir ambivalenz vakası ve demagogdur. Sokağın dilini konuşan, sokak siyaseti yapan ve asla çap ve mahiyet sahibi birisi değildir. Eğitim seviyesi kısıtlı kesimlere yönelik konuşma ve hitabet sanatının doruğunda olmasına rağmen izlediği yöntem artık kabak tadı vermektedir.
Demokratik olgunluğa erişmiş bir toplumda, demokratik geleneğe uygun seviyeli bir fikir alış verişi genelde uzlaşmayla neticelenirken bizde…
Daha doğrusu, AKP zihniyetine göre bir zemin hazırlama çalışmasıdır. Evet, yıllardır izliyoruz!
Bırak konuşsunlar, tartışsınlar biz bildiğimizden şaşmayız mantığı ile hareket eden AKP iktidarsızlığı altında çoluk çocuk hepimiz “hak ettiğimizi” çekiyoruz!
Demem o ki, önümüze atıyorlar bir yem…
Sazan misali dalıyoruz yeme ve kendimizi ızgaranın üzerinde buluyoruz.
Suç balıkçıda mı, balıkta mı?
Şaka gibi değil mi?
Devam edecek
Önder Gürbüz
http://www.gurbuz.net
(Son yorum)