Öncelikle, İskenderun Deniz Üssü’nde, şehit olan askerlerimize ve İsrail saldırısın da, ölen yurttaşlarımıza, Allah’tan rahmet dilerim.
Şu, son gemi baskını ile başlamış olan büyük kriz, yeniden dış siyasetimizin ve bu son krizin geniş çaplı tartışılmasına, zemin oluşturmuştur.
Yine bu son konular da da, birçok şey yazılıp çizildi. Ve yine maalesef genelde tek yönlü gözlüklerden ve yine bir, her ağzı olan konuşuyor tablosu daha…
Dilerseniz bizde bu konuyu, daha farklı bir bakışla ve daha çok, eksikleri de, toparlayıcı bir payda da işlemeye çalışalım.
Ülkemizin, AKP iktidarı dönemi boyunca, izledikleri dış siyaseti, zaman, zaman, iyimser ve yapıcı bir duruş görüntüsü verdiğinden, olumlu bulduğum olmuştur.
Özellikle de ülkemizin, dış siyasette, gerek bölgesel ve gerekse de, küresel boyutta, daha da aktif yönde, renk vermekte olması, olumluydu.
Ama yine, ta başından van munit’lı sürece ve oradan da Gazze’ye yardım götüren gemiye, İsrail’in yaptığı saldırı ve sonrası tablo, uzun soluklu dış siyaset izlenimlerimizdeki, temkinli duruşumuzun haklılığını, maalesef bir daha, ortaya çıkarmıştır.
Zira ülkemizin, şu son zamanlar da ki dış siyasetini, eski raylara, zamansız yerleştirilen, hızlı tren faciası ile istemeyerek benzetmekten, kendimi bir türlü alamıyorum. Hatırlayacağınız gibi, o faciada da, yine kaybeden, bazı vatandaşlarımız olmuştu…
Evet, Ortadoğu’nun bağrındaki, İsrail – Filistin savaşı, dünya ve bölge barışı açısından, hala, en olumsuz rengi vermeye devam etmektedir. Yine altını çizmeden geçmek olmaz, İsrail’in bu savaşta, birçok zaman hukuksuz duruşu da, yine tüm dünyanın malumudur.
Ama ülkemizin de, tüm Ortadoğu’ya, aynı tarafsızlık ilkesi ile yaklaşması, daha doğru durmaz mıydı? Zira dış siyaset, duygusal davranmayı kaldıramaz.
Ülkemiz dış siyasetinin, özellikle Ortadoğu penceresinin, yaşanan şu son krizlerle birlikte, bir daha, ciddi, ciddi masaya yatırılması gerektiği, açıkça ortadadır.
Dolayısıyla, yine gelinen son nokta da, ülkemizin her açıdan daha dengeli, daha gerçekçi, daha tutarlı ve uzun vadeli bir dış siyasete, ihtiyacının olduğu, tartışma götürmez bir gerçeklik olarak, ortaya çıkmıştır…
Nihayetinde toparlayacak olursak;
Şu son yaşananlar, İsrail – Filistin savaşına ( Ortadoğu’ya ) yönelik duruşumuzun, eksik ya da yanlış olduğunu, açıkça ortaya koymuştur. Zir bu güne kadar, bu konuda yapılmış olan hamlelerin, bu gün ki krizi beraberinde getirdiği, göz ardı edilemez.
Yaşanan bu son krizde, kısa vadeli tablodan çok, uzun vadeli tablonun gerçekliğinde, ülkemizin kaybetmiş olduğunu, iyi okumak gerekmektedir.
Yine bu krizde, alınması gereken önlemlerin eksikliği ya da yanlışlığı, göz ardı edilemez ve gerçekten de, ülkemizin onuru kırılmıştır. Bu kırılan onurunda, mutlaka ama mutlaka, onarılması gerekmektedir.
Ve yine şu son noktadan hareketle, gün birlik ve beraberlik günüdür.
Kendini, uluslar arası hukukun üzerinde gören İsrail’i, işlediği insanlık suçundan ötürü, kınıyoruz. Ve bu konuya ilişkin, TBMM’deki tüm ortak bildirilerin altına da, imzamızı atıyoruz.
Hayatını kaybetmiş vatandaşlarımızın kanı yerde kalmamalı en azından bundan sonra iyi bir diplomasiyle, İsrail’e gerekli ders verilmelidir. Bu konu, uluslar arası bir komisyon tarafından, bir an önce soruşturulup, sonuçlandırılmalıdır.
Bu arada bitirirken, ülkemiz vatandaşlarının, bu ve bu gibi işlerden, oy uman kesimleri iyi okumalarını ve sağduyulu olmalarını, umuyoruz.
Hadi hayırlısı…
Sinan Adıgüzel