PKK’nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK ile ilgili dava Diyarbakır’da görülüyor. Dava nedeniyle başta Diyarbakır, birçok ilde olaylar çıktı.
KCK davası 15. duruşması, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Dava sırasında Diyarbakır Adliyesi önünde toplanan PKK yanlısı grup olay çıkardı. Göstericilere sakin olmaları konusunda uyarılarla bulunan BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da taşlardan nasibini aldı.
KCK DAVASI VE DİYARBAKIR OLAYLARI
İstasyon Meydanı’nda düzenlenen mitingin ardından Abdullah Öcalan posterleri taşıyan bir grup KCK duruşmasının yapıldı Diyarbakır Adliyesi’ne yürüdü.
Yürüyüş sırasında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önündeki polislere molotofkokteyli ve taşlarla saldırıldı. Polisin biber gazı ve tazyikli suyla karşılık vermesi üzerine büyük kargaşa çıktı.
Atılan molotof kokteyllerinden biri polis panzerine denk geldi ve yangın çıktı. Çıkan yangın itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü. Olaylarda bazı göstericiler gözaltına alındı. Grubun dağılması için bir konuşma yapan BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da taşlı saldırıya uğradı. Polis ekipleri kalkanlarla Sırrı Sakık’ı zorlukla korudu. Bu arada BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız ile İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel de olayların yatışması için polis ve göstericilerle görüştü.
KCK davası tutuklularının Diyarbakır Adliyesine getirilişi sırasında güvenlik güçleri yoğun önlemler aldı.
Duruşmayı izlemek için gelenler arasında BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP’li milletvekilleri, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ahsen Coşar, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkanı Ahmet Türk de yer aldı.
Duruşmaya 104 tutuklunun yanısıra tutuksuz olarak yargılanan 48 kişi içinde yer alan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak da katıldı.
Duruşma öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulunan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ana dilde savunmanın en doğal hak olduğunu ifade ederek “İnsanların Türkçe biliyor olması ana dillerinde savunma yapmasını engellemez. Hele hele bugünlerde kamuoyunun vicdanını yaralayan tahliyelerden sonra seçilmiş arkadaşlarımızın, siyasetçilerimizin, kadın ve gençlik temsilcilerimizin sırf ana dilleri nedeniyle tutuklu kalıyor olmaları kamuoyunun vicdanını bir kez daha yaralamış olacak. Bu nedenle bizim bugün beklentimiz hem ana dilde savunma krizinin aşılması hem de arkadaşlarımızın savunmalarından sonra tahliyelerinin gerçekleşmesidir” diye konuştu.
KCK davası duruşmasında sanıkların tümü yoklama sırasında Kürtçe olarak buradayım dedi.
Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 51)Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, sanıklara savunma için söz hakkı verileceğini, ancak savunmaların Türkçe yapılması halinde kayda geçileceğini anlattı. Yılmaz, savunmanın başka bir dille yapılması halinde söz hakkı sırasının diğer sanığa verileceği uyarısında bulundu.
KÜRTÇE SAVUNMA MİKROFON KAPATTIRDI
Savunmada ilk olarak söz alan kapatılan DTP’nin Genel Başkan Yardımcısı Kamuran Yüksek Kürtçe konuşmaya başlayınca Mahkeme Başkanı Yılmaz mikrofonun sesini kestirdi.
Sabah oturumunda savunma yapan 31 sanığın ifadeleri Kürtçe olduğu için kayda geçmedi.
Söz alan sanık avukatlarından İbrahim Tali Uysal’ın “Milyonlarca insan Kürtçe konuşuyor” demesi üzerine Mahkeme Başkanı Yılmaz, “Milyonlarca kişinin Kürtçe konuştuğunu biliyorum. Bizim Kürtçe’ye karşı bir tavrımız yok. Söylenenler doğru değil. Biz de Kürtçe’ye saygılıyız” diye konuştu.
Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 53)
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Diyarbakır’da görülen KCK davası, Türkiye için tarihi bir davadır.
Bir halkın kendi anadiliyle savunma yapma hakkının engellenmesinin, başka bir dilde savunma yapmaya zorlanmalarının, dillerinin hırpalanmasının, bilinmeyen bir dil olarak tarif ve tasnif edilmesinin, kime ne şekilde bir faydası olacaktır. Özgürlüklerin artık en geniş şekilde kullanıldığı bir süreçte, en temel ve en doğal haklarının gasp edilmesi, Kürt’lere haksızlıktır. Amerikada, hukuka başlayan öğrencilere ilk olarak sorulan soru şudur; Amerika’da siyahlar bir dönem kanunen mal olarak tarif edilmiş ve görülmüştür. sorulan soru şudur, EĞER SİZ BUNDAN UTANÇ DUYMUYOR İSENİZ, ŞU ANDA OKULU BIRAKINIZ. ÇÜNKÜ SİZ BİR HUKUKÇU OLAMAZSINIZ.
Yine Hitler Almayasında kanunen milyonlarca Yahudi, Romen, Çingene, Rus sırf Alman olmadıkları için, katledilmişlerdir. Söz konusu aşağılamalar, katliyamlar kanuni olabilir. Bir yasayla düzenlenebilir. Ancak bu meşru olduğu anlamını taşımaz. Türkiyede’de Kürtlere uygulanan meşru olmayan uygulamaların, gelecek nesilde utanç duygusu ouluşturmaması için, bu yaklaşıma bir an önce son hem Türklerin hemde Kürtlerin yararınadır. Yazımın n başında belirttim, bu dava tarihi bir davadır. Atılacak olumlu bir adım, kalıcı bir barışın tesisi, akan kanın durması, Türkiyenin ekonomik, sosyal ve kültürel alanda ilerlemesini sağlayacaktır. aksini istemek, savaşın sürmesine sebep olanların ister dış mihraklar deyin ister iç mihraklar deyin, ekmeğine yağ sürecektir.
saygılarımla.