NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan ‘ın bu hafta kaleme aldığı “Beşiktaş ‘ın Galatasaray fırsatı” adlı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz:

Beşiktaş ‘ın Galatasaray fırsatı:

Demokrasi zor zanaattır…
Bizde; demokrasi adına konuşma ile uygulama arasında ki fark “Everese çıplak ayakla çıkmak” gibi bir şeydir.
Bizim bir türlü yapamadığımız davranışları (belki de zor geliyor) yapanları görürken de taktir ile karışık mahcubiyet yaşasak da pek bir şey ifade edemiyor.
Çünkü demokrasi kurumsal kimliktir.
Bireye özgü ve topluma özgüdür.
En önemlisi sosyal değişimleri yaşamış tarihsel bir sürece sahip olması gerekir.
İşte Galatasaray’ın kongresi….
İşte Beşiktaş’ın kongresi…
Sayın Polat…
Sayın Demirören…

… Ve gerçekler:

Galatasaray’da Mali ve İdari raporların görüşülmesinde 8-9 saat süren tartışma süreci yaşanıyor…
Beşiktaş’ta raporların görüşülmesinde 1 Başkan 2 destekçi konuşuyor ve direk oylamaya geçiliyor.

Galatasaray’da kurum içi olmazsa olmazlar vardır.
Beşiktaş’ta başkanın istekleri vardır.

Galatasaray’da camia vardır.
Beşiktaş’ta başkanın adamları vardır.

Galatasaray’da kurumlara karşı prensipleri savunma adına toplu duruş vardır.
Beşiktaş’ta prensipleri yok etmek vardır.

Galatasaray’da başkanlar prensiplere uymak zorundadır.
Beşiktaş’ta başkanın anlaşmaları vardır.

Galatasaray’da başkandan hesap sorulur.
Beşiktaş’ta başkanın zaafları kapatılır.

Galatasaray’da borç kurumundur.
Beşiktaş’ta borcu başkan yapar.

Galatasaray’da kulüp başkana borçlu olmaz.
Beşiktaş’ta kulübün asıl borcu başkanadır.

Galatasaray’da başkan kendi işini ve kulübü aynı seviyede başarılı kılmaya çalışır.
Beşiktaş’ta başkan kendi işini yüceltir, kulübü borç batağına sokar.

Galatasaray’da başkan yanlış yaparsa kulübün duayenleri tarafından uyarılır.
Beşiktaş’ta başkan yanlış yaparsa sadece Süleyman Seba tarafından uyarılmaya çalışılır.

Galatasaray’da başkan medya tarafından eleştirilirse sadece cevap verme zorunluluğu hisseder.
Beşiktaş’ta başkan medya tarafından eleştirilirse sabah 07 00 de gazete veya radyolara ziyaret yapılıp yayınlar durdurulmaya çalışılır.

Galatasaray’da herkesin imrendiği bir kongre divan başkanı vardır.
Beşiktaş’ta herkesin tartıştığı bir kongre divan başkanı vardır.

Galatasaray’da hiç kimsenin tartışmadığı bir tüzük vardır.
Beşiktaş’ta dernekler masasının raporlarında bile tartışılan bir tüzük vardır.

Galatasaray’da kongre üyesi olmak zordur.
Beşiktaş’ta ise başka takım taraftarı bile rahatça kongre üyesi yapılır.

Galatasaray’da Riva’daki her cm2 bilinir,
Beşiktaş’ta Fulya’da ne var ne yok bilen yoktur!!!

Galatasaray’da başkan adayları sonuna kadar mücadele edip kulübün çıkarlarını her şeyin üstünde tutmaya çalışırlar.
Beşiktaş adayları; Hasan Arat gibi ortadan kaybolup bugün ki ortamı beklemeye çalışır, Murat Aksu gibi kongrede anlaşma yapma zemini ararlar veya Fikret Orman gibi etliye, sütlüye karışmadan “miş” gibi yaparlar.

Galatasaray’da başkan yanlış yaparsa kongrede herkes ortak sinerji ile hesap sorar.
Beşiktaş’ta başkan yanlış yaparsa sadece 25 tane “Don Kişot” kulübün hakkını korumak için mahkemeye koşar.

Galatasaray’da “Lise” asla taviz vermez.
Beşiktaş’ta “Çarşı” bekleneni veremez..

Galatasaray Hagi, Papescu, Taffarel’i transfer yapıp, UEFA Kupası ve Süper Kupayı kazandı.
Beşiktaş 300 Milyon borç ile Q7, Guti, Simao, Almeida’yı transfer yapıp UEFA’ya gitmeye çalışıyor.

Galatasaray’da başkan yanlış yaptı; kongre tarafından görevden alındı.
Beşiktaş’ta başkan yanlış yapmaya hala devam ediyor ses yok.

Galatasaray’da demokrasi sonuna kadar işliyor.
Beşiktaş’ta ise Başkan “Faşizm” diye bağırıyor.

Müslüm Gülhan