Galata Kulesi, 1 Kasım 2023 tarihinde başlayan restorasyon çalışmaları çerçevesinde 8. katı ziyarete kapatılmıştı. Süreç içerisinde tarihi kulenin 63 metre yükseklikteki 270 kiloluk bakır alemi restore edilerek nefes kesen bir operasyonla 4 parça halinde takılmıştı. Devam eden çalışmalarda, yapının beden duvarlarında ve zemininde ise jeoradar çalışmalar gerçekleştirilmişti. 23 Şubat’ta, tarihi yapının tamamı, dış cephe onarımı ve depreme karşı güçlendirme çalışmaları kapsamında ziyarete kapatılarak çalışmalara başlanmıştı. 674 yıllık tarihi kulenin çevresinin iskeleyle örülerek etrafı yeşil bir inşaat filesiyle sarılmıştı.
İstanbul’un simgelerinden Galata Kulesi’nde dış cephe onarımı ve depreme karşı güçlendirme çalışması tamamlandı. Restorasyon çalışmaları fen ve sanat kurallarına uygun şekilde tamamlanarak yapı hem kültürel mirası koruyacak hem de göçmen ebabil kuşlarına ev sahipliği yapacak şekilde düzenlendi. Restorasyonu tamamlanan Galata Kulesi büyük bir heyecanla ziyarete açıldı. Tarihi kuleyi ziyarete gelenler saat başı en fazla 100 kişi olacak şekilde içeriye alınıyor.
Ziyarete gelen Ramazan Yücel, “Gezi olarak İstanbul’un temel tarihi güzelliği olduğu için gelmek istedik. Bugünde açılışının ilk günüymüş, ona denk geldik. Güzel bir yer. Manzarasını yukarıda göreceğiz. Ona göre değerlendireceğiz” dedi.
Ankara’dan Galata Kulesi’ni ziyarete gelen Mustafa Dönmez, “Ankara’dan geliyoruz. Restorasyon yapıldıktan sonra ilk açılışı, biz de merakla bekliyoruz. Yukarıda neleri göreceğimizi, heyecanla bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Kazakistanlı bir öğrenci ise, “Aslında Galata Kulesi’ne hiç yolum düşmüyor ama buraya özellikle gelmek istiyordum. Bugün özellikle Galata Kulesi’ni seçip buraya gelmek istedim. Yukarıda çok güzel manzarası var. Bir de eski bir tarihi var. Tarihini biraz okumuştum. Onun için buraya gelmeye çok heyecanlandım” şeklinde konuştu.
Tarihte Galata Kulesi’nde komutanların gözlem yaptığını belirten Gülay Marat, “Eskiden burada komutanlar gözlem yapmışlar. O yüzden ne göreceğimizi merak ediyordum. Şehri tam olarak keşfedebilir miyiz diye merak ediyorum. Çok heyecanlıyım” diye konuştu.
Çocuklarının Galata Kulesi’ni çizgi filmde görerek gelmek istediklerini söyleyen Tuğba Deveci, “Kayseri’den geliyoruz. Çocuklarım çizgi filmden gördükleri çok istiyorlardı. İstanbul’a geldik. Çocukları getirdik. İlk defa gezeceğiz biz de” dedi.
Galata Kulesi’nin restorasyonunda doğal dokuya uyulduğunu ifade eden Zeynep Handan, “İstanbul’da doğdum büyüdüm ama daha önce gezme şansım olmadı. Biz çok beğendik. Çok güzel olmuş. Gördüğüm kadarıyla doğal dokusuna uyulmuş” şeklinde konuştu.
Galata Kulesi tarihi
Galata Kulesi ya da müze olarak kullanılmaya başlaması sonrasındaki adıyla Galata Kulesi Müzesi, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan bir kuledir. Adını, bulunduğu Galata semtinden alır. Galata Surları dahilinde bir gözetleme kulesi olarak inşa edilen kule, farklı dönemlerde farklı amaçlarla kullanılmasının ardından 2020’den itibaren, bir sergi mekânı ve müze olarak hizmet verir. Hem Beyoğlu’nun hem de İstanbul’un sembol yapılarındandır.
Bizans İmparatorluğu ile ittifak hâlinde olan Cenevizliler 1267’de, Haliç’in kuzeyinde bulunan Galata’da “Pera” adlı bir koloni kurmuş, bu koloninin hâkimiyet alanını da zaman içinde Bizans tarafından verilen izinlerle genişletmişti. Tepesindeki haçtan ötürü o dönem “Kutsal Haç Kulesi” (Turris Sancte Crucis) olarak adlandırılan kule, bu izinlere aykırı bir şekilde kuzeydoğu yönündeki tepeye doğru hâkimiyet alanı arttırılarak 1335-1349 yılları arasında bölgede yapılan tahkimatın bir parçası olarak inşa edildi. İki devlet arasında o yıl patlak veren savaş, ertesi yıl imzalanan antlaşmayla sona ererken kulenin bulunduğu tepe Ceneviz kontrolüne bırakıldı. Konstantinopolis’in 29 Mayıs 1453’te Osmanlı İmparatorluğu tarafından alınması sonrasında Pera’daki Cenevizliler, herhangi bir direniş göstermeden koloniyi Osmanlı’ya devretti. Kulenin de dâhil olduğu Galata’daki tahkimatta birtakım tahribatlar gerçekleştirilse de, Osmanlı Padişahı II. Mehmed’in fermanıyla kuledeki tahribatlar durduruldu ve tahrip edilen kısımlar yeniden inşa edildi. 1509’daki depremde hasar gören kule, 1510 itibarıyla onarıldı. 16. ve 17. yüzyıllarda, savaş esirlerini tutma yeri ve levazım ambarı, 18. yüzyıl itibarıyla Mehterhâne Ocağı ile yangın gözleyiciler tarafından bir yangın kulesi olarak kullanıldı.
1794’teki yangın sonrasında yapılan onarım çalışmalarında kulenin tasarımı değiştirilirken üst kısım kahvehaneye dönüştürüldü. 1831’deki yangın sonrasında tasarımı bir kez daha değiştirildi. 1875’teki bir fırtınada çatısının devrilmesinin ardından en üst katın üzerine kâgir iki ahşap kat çıkılarak bu kısım, şehirde çıkan yangınları gözleme ve haber verme amacıyla kullanılmaya başlandı. 1965-1967 yılları arasındaki restorasyon çalışmasıyla kule, katları farklı amaçlara hizmet eden turistik bir yapı olarak düzenlenirken kulenin çatısı da 1832-1876 yılları arasındaki tasarıma benzer şekilde yenilendi. Bu dönemde, Ünal Kardeşler ile sonrasındaki dönemde vârislerine ait şirket tarafından İstanbul Belediyesinden kiralanarak işletilmeye başlandı. 1999-2000 yıllarında dış cephesinde bir restorasyon yapıldı. 2013’te, İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı BELTUR işletmeyi devraldı. Bu dönemde kulenin en üst iki katında birer kafe ile restoran yer almaktaydı. Aynı yıl, UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dâhil edildi. 2019’da mülkiyeti ve işletmesi Vakıflar Genel Müdürlüğüne geçti. 2020’de yapılan çalışmalar sonrasında kule, müze ve sergi mekânı olarak düzenlendi. 2023’te, çatısında bir restorasyon gerçekleştirildi.
İstanbul’un simgelerinden Galata Kulesi’nin dibindeki küçük meydan İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Beltur tarafından çay bahçesine çevrildi! İstanbullulardan uygulamaya büyük tepki var.
Hipokrat öneriyor: Sağlık için çok faydalı! İşte, domatesin 8 faydası