KültürManşetSanat

Modern sanat müzeleri özgünlüğünü yitirdi mi?

Maldivler Kutlu Olsun

ozkan eroglu altsayfa

NationalTurk yorumcusu akademisyen Dr. Özkan Eroğlu ‘nun bu haftaki “Modern sanat müzeleri özgünlüğünü yitirdi mi?” adlı makalesini paylaşıyoruz.

Ülkemizde her an kaliteli sanat hareketi olmadığından bir sanat eleştirmeni olarak dünyadaki sanat konusu üzerinden yürüyerek, söz konusu mevzuları da gündeme taşımanın kaçınılmaz bir durum olduğunu biliyor ve konunun altını çizmek istiyorum. Bu nedenle geçmişte okuyup, kenara arşivlediğim bir yazıyı önce burada aynen verip, daha sonra bu yazı üzerinden vurguya kurgu yaparak görüşlerimi yazmak istiyorum.

Roberta Smith’in 21 Şubat 2010’da New York Times’da şöyle bir yazısını okumuştum:

“Şu anda her yerde çok sayıda sanat icra ediliyor. Ancak bunu New York’un belli başlı müzelerinde özellikle de bu sezon sergilenen modern sanat eserlerine bakarak anlayabilmemiz pek mümkün değil.

Gabriel Orozco’nun Modern Sanatlar Müzesi’nde gösterimde olan sergisinin yanı sıra Roni Horn’un Whitney Müzesi’ndeki ve Urs Fischer’in New Museum’daki kısa süre önce açılan sergileri pek çok olumlu olumsuz eleştiri aldı. Tıpkı Tino Sehgal’ın; Guggehheim’ın normalde boş duran kubbesinde açılan performans sergisi gibi. Ancak bu sanatçılar hakkında ne düşünüyor olursanız olun, sergileri ne yazık ki aynı tornadan çıkmış gibi, görsel bir sadelik ve soğukluk taşıyor.

Chris Ofili
Chris Ofili

Koleksiyon yapmak, galeri açmak ve bir sanatçı olmak gibi mzüede sergi açmanın da amacı, kendi sesinizi bularak “bireysel” ve “özgün” olmaktır. Ancak bunun yerine, sanatsal anarşinin hakim olduğu 1970’lerin ilk dönemine ait el değmeden hazırlanmış gibi duran ve entelektüel olarak da göz dolduran bir karışımın örneklerini görüp duruyoruz. Kavramsal sanatın, süreç sanatının, performans sanatlarının, enstalasyonların bir araya geldiği bu karışım, en çok da Post Minimalizm ile ilişkilendiriliyor. Ya da biz, akımın en saygın öncülerinin sergilerinden örnekler görüyoruz. Whitney Müzesi 2005’ten beri Robert Smithson, Lawrence Weiner, Gordon Matta- Clark ve Dan Graham’ın sergilerine ev sahipliği yaptı. Sadece sanat eserinin manevileştirilmesini – ya da düzgün bir biçimde yeniden maddeleştirilmesini- kabul edemeyiz.

Eksik olan şey, tek bir kişinin yoğun kişisel ihtiyacı sonucu ortaya çıktığı belli olan sanat eserleri. Bu türdeki eserlerin hepsi olmasa daçoğu resim dalında. Müzeler ise resme artık eskisi kadar ilgi göstermiyor.

Bol katmanlı ve renkli eserleriyle resim sanatını farklı bir noktaya taşıyan Philip Taafe’nin neden New York’ta büyük bir sergisi açılmadı? Chris Ofili’nin çarpıcı renk karışımlarıyla bezeli, popüler kültür ve kimlik politikasından izler barındıran retrospektif sergisi neden İngiltere’deki Tate Müzesi’nde sergilendi de New York’taki bir müzede sergilenmiyor? Ve neden sınırsız bir çeşitliliğe ve buna karşın inanılmaz tutarlılığa sahip Joe Zucker gibi bir sanatçının eserlerini hiç bir yerde göremiyoruz? Halk boş bir müzeye sanat diyebiliyorsa, pamuk yumaklarıyla yapılmış tabloları da kaldırabilir. Ben şahsen Marlene Dumas’ın geçenlerde Modern Sanatlar Müzesi’nde sergilenen, pişirilip pişirilip önümüze konan dışavurumcu eserleri yerine Joe Zucker’ın düzgün bir şekilde sergilenmiş eserlerini görmeyi tercih ederim.

Dana Schutz
Dana Schutz

Guggenheim, Modern Sanatlar Müzesi ya da Whitney Müzesi kadar tutucu değil. Sehgal gösterisi ve 2008’deki “Theanyspacewhatever” sergisiyle her an her şeyin olabileceği imajı veriyor. Ancak bir sanatçının azimli ve bir seferde tek bir objeyi ele alan son derece kişisel arayışını gördüğümüz sergiler, genelde eski ustalara yer verme eğilimi içinde. Guggenheim’da kısa süre önce açılan muhteşem Vasily Kandinsky sergisi de buna bir örnek. Modern Sanatlar Müzesi’ndeki James Ensor sergisi de öyle. Ancak günümüzde bu şekilde çalışan çok sayıda sanatçı var.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Laura Owen’ın ya da Dana Schutz’un eserlerinin küçük ve iyi düzenlenmiş birer müze sergisi olarak açılmaması gerçekten çok ilginç. Aynı şey daha büyük bir sergi açabilecek olan Lari Pittman için de geçerli. Post minimalizme mizah katan ve onu daha erişilebilir yapan Avrupalı sanatçılar arasında Rosemarie Trockel ve Fischli&Weiss da bulunuyor. Birileri çıkıp Peter Doig’in ilk tablolarını sergilemeli.

Müze küratörlerinin halka ve tarihe karşı daha evrensel olma adına bir sorumlulukları vardır. Resmin yanı sıra video, fotoğraf ve heykelden oluşan dengeli bir seçki oluşturmak zorundalar. Hem düşünce kalıplarının dışına çıkmalı hem de neyin hatalı bir şekilde dışarıda bırakıldığını ve bize gerçekten neyi sevdiklerini göstermek için kendi öznelliklerinden yararlanmalılar.”

Marlene Dumas Andy Warhol
Marlene Dumas, Andy Warhol

Görüşüm olarak;

Modern sanat müzeleri özgünlüğünü yitirdi mi? sorusuna modern sanat özgünlüğünü yitirdi mi? sorusuyla cevap aramak gerekiyor. Bu da yetmiyor, soruyu, modern yerine “çağdaş” nitelemesiyle tekrardan kurgulayarak üzerinde düşünmek gerekiyor.

Neyse, her türlüsünden şu basamakların önemi olduğu dile getirilebilir:

1. Yukarıdaki iki yönlü soru sorma biçimi içinde de olsa, çağdaş sanat içindeki modern dizgeyi doğru okumak gerekiyor. Bunun için bazı kategorilere ihtiyaç olduğu dile getirilebilir.
1.1. Yanılsamalı Boşluk Yaratma ve Çağdaş İllüzyon Meselelerine Dönüklük
1.2. Seyrek Elemanlarla Düz Arka Planlar Eşliğinde Anlatımcılık
1.3. Geçirgen Yüzeyler, Ön Planın Arka Planı Soyutlaması
1.4. Parçalara / Fragmanlara Dayalı Gelişmeler
1.5. Klasik Form Bozmalarından Esinlenmek
1.6. Yeni Fantastik Boyut Eğilimleri
1.7. Masal Anlatmaya Dönüklük
1.8. Yeni Figür Arayışı
1.9. İğretilik ve Sıradanlık Peşinde
1.10. Salınan Yüzey ya da Çizgi Film Estetiğine Dönüklük
1.11. Renk Tasarımına Dönük Olmak
1.12. Üç Boyutlu Konstrüksiyon Taslaklarıyla Biçim Yaratmalar
1.13. Aniden / O An Soyut Çabalar
1.14. Resimden Mekâna
1.15. Yeni Geometrinin Yenisi Yönündeki Gelişmeler
1.16. Bir Geri Plan ve Figür Çabası
1.17. Yöre Etkisinin Ön Plana Çıkması
1.18. Boyanmış, Renge Dayalı Yeni Kütle Anlayışları
1.19. Renk, Geometrik Form, Anlatı ve Figür Birlikteliği
1.20. Resim Yüzeyini Yararak Ortaya Çıkmalar

2. Gerçek eleştiri ve bu eleştirinin gücünü nereden aldığının iyi ortaya konulması.
2.1 Statik Eleştiri
İçinde mutlak bir politik yanlılık barındırır. Zaten bu tür eleştiriler eleştiri olmadığı gibi, inandırıcılığı da bulunmadığından boşa atılmış fişeklere benzer.
2.2. Dinamik Eleştiri
Tamamen tarafsızdır, eleştiri sadece kendi ve yazanı için vardır. İnanılan dile getirilir.

3. Klasiklerin (20. ve 21. yüzyılın dışında kalan her şey) içindeki yaratıcı-itici gücü tespit edip, en temel hatlarıyla ortaya koymak meselesi (Çağının Önündekiler).

4. Özgünlükle ilgili temel kavramlar ve alt kavramlarının gün ışığına çıkarılması.
4.1. Doğal olan
4.1.1. Paleolitik sanat
4.1.2. Çocukların ortaya koydukları
4.1.3. Delilerin gündeme getirdikleri
Bu üç dizgeye yakalaşan sanat doğal olmaya çok yakındır.

4.2. Değer arayan
4.2.1. Geçmişi arkasına bilinçli şekilde alan
4.2.2. Yakını arkasına bilinçli bir şekilde alan
4.2.3. Kendini arkasına alan/ kendi olan. Bu maddenin de doğal olmakla bağıntıları mutlak vardır diye düşünülebilir.

Dr. Özkan Eroğlu

Konserler

Özkan EROĞLU

Özkan Eroğlu yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu