KültürManşetSanat

Yaratıcı bir sanatçı: Abdurrahman Öztoprak

Maldivler Kutlu Olsun

ozkan eroglu altsayfaYaratıcı bir sanatçı: Abdurrahman Öztoprak adlı makalesiyle saygıdeğer bir sanat eleştirmeni ve sanat tarihçisi olan Özkan Eroğlu ‘nun en son yazısını NationalTurk okuru sizlerle paylaşmanın sevincindeyiz.

Kim Sanatçı/Who is an Artist? kitabımdaki ülkemiz resim sanatı bağlamındaki on yaratıcı sanatçıdan biri olan Öztoprak’ı 26 Mayıs 2011 günü kaybetmiştik. O gün, Türk resmi önemli bir değerini yitirdi. Bu insanlar, yerleri kolay kolay dolmayacak insanlar…

Hiç bir zaman ortalıkta olmayı tercih etmemiş, mütevazi bir kişilikti Öztoprak. Resimlerinin büyük bir kısmını elinde bulunduran Elgiz Ailesi, umarım bu yaratıcı sanatçının hakkettiği yerlerde kalmasını sağlar. Fakat konu ne olursa olsun bu yaratıcı sanatçının izini bir eleştirmen olarak süreceğim; onunla ilgili olan her şeyi yakından takip edeceğim.

abdurrahman oztoprak sanatartkuns kapakAbdurrahman Öztoprak’ın yaratıcı yanı söz konusu olunca, Türkiye’deki resim sanatının azınlıkta kalan değerlerinden biri (1) olduğunu hatırlatmalıyım. 1995, sanatçıyla karşılaştığım ilk yıldır. 50. Sanat Yılı için hazırlanan kitapta yer alan yazımda (2), sanatçının yapıtlarındaki parça-bütün ilişkisi ve bununla ilişkilenen ışık olgusundan hareketle oluşan düşüncelerimi ileri sürmüştüm. 1999’da Öztoprak ve yapıtlarının derinliği üzerine yazılan “Abdurrahman Öztoprak: Duygulanım Resimleri”nde, sanatçının Akademi yıllarından başlayarak, 1998 yılına dek ürettiği yapıtları çözümledim. Bu kitapta, 15. yüzyıl, İlk Rönesans dönemi sanatçısı Fra (Beato) Angelico ile Öztoprak arasında analojiler kurguladım (3). Sonuç: İki dünya sanatçısı ‘duygulanım’ ortak paydasında ve birer yapıtı üzerinden yan yana getirildi. Bu analoji, ertesi yıl düzenlediğim “Bir Eşleştirme (4): Fra Angelico-Abdurrahman Öztoprak” sergisiyle (5) izleyiciyle buluştu.

1999-2001 yılları arasında Öztoprak’la gerçekleştirdiğimiz kapsamlı ses ve video kayıtlarının bir kısmı 2000’li yıllarda yayımlandı (Sanat 1 ve Sanat Birikimi). Dünya sanatçılarının bazılarını ele aldığım (Sanatın İpuçları) monografilerin arasında Öztoprak üzerine de yazarak ve bu yazıda, sanatının köklerinden başlayarak 2005 yılına dek uzanan serüvenini anlattım. “Derin Hislenme Kavramına Giriş”de, “İşaretten duygulanıma” alt başlığı altında ‘Öztoprak-Beethoven’ ilişkisini, “Duygulanımın neden olduğu karşılaştırmalar” alt başlığı altında ise, Öztoprak’ın yapıtlarındaki analojik ihtiyaç boyutunu irdeledim. Derin bir yaratıcıyı anlamak ve belli bir algıya ulaştırmak için bir Yüksek Lisans seminer çalışmasını da yönettim (6).

2000’li yıllardaki yapıtların temel filozofisi

2000’li yıllardaki Öztoprak yapıtlarının ortaya koyduğu anlayışlar hakkında şunları söyleyebilirim: Sanatçının, sanatının ilk dönemlerinden bu yana geçerli olan derinlikli düşünsel yapısı devrede olmak üzere, bu kez diyagonal çizgi ayırmalarının kompozisyonlara egemen olarak, renk alanları oluşturduğuna dikkat çekmeliyim. Bu renk alanları, zaman zaman üst üste bindirme efektlerini de kullanarak hareket etmektedir. Aradan, kendini belli eden ışıklı ve ışıksız eleman parçalarının izleyiciye göz kırpması gibi enteresan önem noktalarının yaratıldığına da tanık olmaktayız. Degrade uygulamalarla diyagonal çizgiler eşliğinde, parçalar halinde kendini belli eden kompozisyonlarda, diğer taraftan salınarak ve hareket halinde sunulan soyut kütleler kendini göstermektedir. İki yaklaşımda da kırılan hatları görür, dolayısıyla birbirlerine değerek bir temas noktası oluşturarak gelişen kompozisyonları algılarız. Bu durumlar, derinlikli bir düşünsel yapı sinyallerinin sanatçı tarafından yayıldığını, yanı sıra yayılan bu sinyallerin, özel bir izleyici algısıyla tamamlanabilir bir boyuta sürüklenebileceğini ortaya koymaktadır.

Abdurrahman Öztoprak, Resim 353, 2000, T.Ü Karışık TeknikÖzellikle salınan kütlelerin yer aldığı kompozisyonların, az önce dile getirdiğimiz, ‘birlik’ kavramıyla yakın ilgisi bulunduğuna dikkat çekmek istiyorum. Buna paralel, bazı kıvrımlar boyut kazanmaktadır. Kıvrım oluşumların ‘ara’ kavramına kuvvet vererek, o ‘ara’larda zaman zaman bazı renkleri lanse edip, bazı zamanlarda da o renkleri gizemleştirdiğini görüyoruz. Romantik bir sanatçının, algı noktasında inşacı dışavurmalara ulaşan kompozisyonlar üretmesiyle baş başayız. Öztoprak, sanat yaşamı boyunca romantizmi elden bırakmamıştır. Derin bir his olarak kendisinde beliren ve mimariye olan yakın ilgisinden dolayı, inşa etmeyi de hislerine eklemesini bilir. Burada dile getirmeye çalıştığım, bir formül olarak şöyle belirir: “Sanatçı bir taraftan hislerinin peşinden giderken, diğer taraftan mantığının istediği inşacılığı da elden bırakmamıştır. Bu iki karşıt anlayışın, adeta bir çelişkiye, bu çelişkinin de paradoks filozofisinden beslenerek bir karşıtlık enerjisine dönüştüğünü dile getirmem gerekiyor.

Sanatçının 2000’li yıllarda ürettiği yapıtlarda sıklıkla diyagonalleri, birbirinin ardına saklanan soyut kütleleri severek kullandığını görünce, buradan gizemleştirilen kütle mantığının da devreye sokulmak istendiğini, yanı sıra ele alınan ve tekil elemanları inşalaştıran çizgilerin, yapıtların çerçevesinin dışında bir yerlerde de kesişebildiğini görünce şu söz akla gelmekte: “Baroğun özü sonsuza giden kıvrımdır” (7). Buradan hareketle şu düşünülebilir: Öztoprak, 2000’li yıllarda ürettiği yapıtlarıyla beraber sanatında bir Barok süreci mi yaşamaktadır? Kanımca bu soru ve bu soruya verilecek cevap, sanatçının son on yılda ürettiği yapıtlarının özünü oluşturmaktadır. Özellikle salımsal kütlelere dayalı çalışmalarında bir akışkanlık, elastiklik ve benzer durumlar söz konusudur. Salınımsal kütlelere dayalı çalışmalarında hangi elemanın, hangisinin üstünde veya altında olduğu durumunun net olmayışı, bir boyut değişiminden çok biçim değişimine, dolayısıyla bir metamorfoza işaret eder. 2000’li yıllardaki Öztoprak yapıtlarında, adeta farklılaşmış olanın farklılaşmış olanı yaşanmaktadır.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

2000’li yıllarda sanatçının sanat anlayışında yaşanan Barok tavır kuvvetini ışıktan alır. Fakat ışık, mümkün olduğu kadar pasifize edilerek, gölgeyle ilgili çıkmalar ileri sürülmüştür. Formlar, dolayısıyla oluşan her bir birim, kendine eleman belirsizliğini dayanak alır. Formlar, az önce de vurguladığım gibi, çerçevenin dışındaki kaçış noktalarına kadar işi taşıdığından, açık form dilinin yapıtlarda birer var olma temsili üstlendiğini söyleyebiliriz. En önemlisi, elemanlar arası bir birlik dilinin derinleştirilerek kullanılmasıdır. Zaten bu yapıtlar gerek içerik, gerekse biçim bağlamında derindir, düzlemden iyice uzaklaşmıştır. Bu kopukluktur ki, alıp başını gitmek isteyen bir Öztoprak ikonografisini gözler önüne serer. Söz konusu ikonografi, gücünü iyice mistisizmden almaktadır. Her bir yapıt, çağdaş mistik yapılar olarak değer kazanır ve çözümlenmeyi bekler.

Öztoprak’ın 2000’li yıllardaki yapıt anlayışlarının içinde, özellikle parça-bütün ilişkisinden hareket eden kompozisyonlarındaki belirgin hatlara dikkat ediniz, elde edilen bir notanın alfabetik yapısına benzer bir durum sunar. Bu yapılarda tüm yükselen ve alçalan müziği duyumsamak olasıdır. Burada, klasik duyumlarla beslenen, fakat üst yapısında Barok’un o, kendine özgü kıvrımlı yollarında ilerleyen melodilerinin namelerini duyar gibi oluruz. Müzik-resim ilişkisi öyle bir hale ulaşmıştır ki, aralarındaki örtü iyice kalkmış ve konuyla ilgili hemen her şey aleni bir şekilde kompozisyon yüzeylerinde belirmiştir. Bu, tam olarak zirve yapmaktan başka bir şey değildir. Abdurrahman Öztoprak, özellikle son bir kaç yıldır ortaya koyduğu yapıt yapılarında, yansıtım olarak sunduğu ve yaşamındaki herşeyi tek bir noktaya indirdiğinin mesajlarını vermektedir. Yaratıcı güç, artık piramidin en ucundadır, yalnızdır ve tek başına bir yaşam sürmektedir.

Notlar

(1) Özkan Eroğlu, Kim Sanatçı/Who is an Artist, İstanbul, Öke Yayınevi, 2002. (2) Hamit Kınaytürk (Ed.), Abdurrahman Öztoprak, “Parça-Bütün İlişkisi ve Işık/The Relationship of Part, Whole and Right”, İstanbul, Kendi Yayını, 1995, s. 58-63. (3) Ö. Eroğlu, Abdurrahman Öztoprak: Duygulanım Resimleri/Painting Which Move Me, İstanbul, Bilim Sanat Galerisi Yayını, 1999, s. 166-196. (4) A.e., s. 170-171. (5) 06-28 Aralık 2001 tarihleri arasında Teşvikiye Nelli Sanat Sanatevi’nde düzenlenmiştir. (6) Eroğlu (Ed.), Sanat 1, İstanbul, Nelli Sanatevi Yayını, 2005, s. 214-232; Eroğlu, Sanat Birikimi, İstanbul, Galeri Artist Yayını, 2009, s. 777-796; Eroğlu, Sanatın İpuçları, İstanbul, Nelli Sanatevi Yayını, 2005, s. 91-99; Eroğlu, Derin Hislenme Kavramına Giriş, İstanbul, Nelli Sanatevi Yayını, 2006, s. 59 ve s. 61-62; Gizem Tatlıcı, Abdurrahman Öztoprak ve Duygulanım Felsefesi (Seminer), Işık Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Bilimi Anabilim Dalı, İstanbul, 2010. (8) Gilles Deleuze, Kıvrım, Leibniz ve Barok, İstanbul, Bağlam Yayınları, 2006, Çev. H. Yücefer, s. 7

Bir Duyuru:

Sanatçıya armağan olarak, Temmuz ayı içerisinde 64 sayfadan oluşan bir bülten yayımlanmıştır. Galeri Selvin tarafından yayımlanan “sanatartkunst” isimli bültenin içinde şu yazılar yer almaktadır:

Editörden • 2, Bir Dost Bir Ağabeyi Kaybetmenin Acısıyla • 2, Öztoprak’ı da Yitirdik • 2, Abdurrahman Öztoprak’ın Sanatı • 3, Yaratıcı Bir Sanatçı: Abdurrahman Öztoprak • 4, Öztoprak’ın Sanat Tarihiyle İlişkisi • 5, Paul Klee’de Mimari, Oran, Sayı • 8, Klee’de Düşünsellik • 9, Ayna, Ayna, Güzel Ayna, Var mı Benden Daha Güzeli Bu Dünyada • 11, Bacon’da Zaman Sıçraması Üzerine • 12, Bir Sanat Filozofumuz • 13, Pier Pasolini: İkonografi ve Gerçeklik • 15, Çelebi, Kocamemi, Cuda ve Tollu’nun Türk Dıaşavurumculuğu, Kübizmi ve İnşacılığı İle İlişkileri • 17, Assisi’deki Giotto Resimlerinin Çağdaş Sanatla İlişkisi • 24, Abdurrahman Öztoprak’la Sanatı Üzerine Görüşmeler Yapardım • 29, Pop ve Erotik Açılımlar • 30, Genç Bir Sanatçıya Dair • 30, Komple Genç Bir Sanatçı • 31, PORTFOLYO: Armmuseum Projesi • 32, Dada Ruhu • 38, Çağdaş Sanatın Bazı Filozofları • 42, Kitap • 47, Alternatif Bir Tarih Kurgusu Ve Bir Poetikanın İnşası: İlahi Komedya • 48, Yumurta, Süt, Bal • 51, Bir Bilim Adamı Olacaksa Böyle Olmalı • 51, Hans Hofmann’ın Sanat Öğretileri • 52, Nejat Melih Devrim’in Kısa Bir Biyografisi • 59, Bugün Eleştiri • 63, Galeri Selvin’den Bir Sanatçı Geçti • 63

Bu bültene ulaşmak isteyenlerin ozkan@ozkaneroglu.com adresine bir posta adresi ve telefon yollamaları yeterli olacaktır.

Dr. Özkan Eroğlu

Konserler

Özkan EROĞLU

Özkan Eroğlu yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

2 Yorum

  1. Büyük sanatçı Abdurrahman Öztoprak’ı bir kez daha anma fırsatı veren yazınız için teşekkürler, hocam.
    Özellikle Öztoprak’ın ikibinli yıllardaki sanat üretimi ile ilgili olarak yapmış olduğunuz “barok süreç” tanımlaması, Öztoprak resmine nasıl bakılması gerektiği konusunda önemli bir işaret oluşturuyor.

  2. büyük sanatçılar her zaman her yerde büyük oluyorlar. bu yazdığınız yazıdan da anlaşılıyor. bilimsel olanla olmayan bir dili sentez edişiniz çok etkileyici hocam. kolay gelsin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu