10 Temmuz 2010 tarihli yayınımızda “İstanbul Avrupa Kültür Başkenti’ne sahip çıkıyor mu?” diyerek sorarak;
Fener ve Balat semtlerindeki tarihi evlere, “Kentsel Dönüşüm” adı altında Sulukule’de kültür ve tarih mirasa, Haliç Metro Köprüsü projesiyle Altın Boynuz Haliç’in durumuna değinmiştik.
Bu haberimizden sonra yüzlerce mail ve şikayet geldi…
işte onlarda ilginç olan bir tanesi;
2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’da havai fişekli kutlamalar tüm hızıyla devam ederken hız kesmeyen bir şey daha var; O da tarihi hüsran!
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 12 Eylül 1980 darbesi döneminde tutuklu kaldığı binayı bile müze yapmaya çalışırken İstanbul’un gerçek tarihi mekanlarının içinden 2010 model otomobiller geçiyor!
Usta tiyatrocu Ferhan Şensoy, Karl Valentin’den esinlenerek yazdığı “Ruhundan Tramvay Geçen Adam” ve “İçinden Tramvay Geçen Adam” oyunlarını bu haberimizden sonra bir daha gözden geçirmeli.
Çünkü İstanbul’un tarihi ruhundan otomobiller geçiyor artık.
Bahsettiğimiz, Fatih’te, altından, içinden, yanından her yerinden arabaların geçtiği tarihi Bozdoğan kemeri değil.
Bahsettiğimiz olay, İstanbul’un göbeğinde, Beşiktaş’ta, sadece Beşiktaş’ın değil tüm İstanbul’un en nadide yerlerinden biri olan Serencebey yokuşunda.
AKP İstanbul Milletvekili Nursuna Memecan’ın sahibi olduğu, Nursuna Memecan’ın karikatürist eşi Salih Memecan’ın sık sık gelerek kontrol (!) ettiği, Beşiktaş Kulübü eski Başkan Adaylarından Fikret Orman’ın müteahhidi olduğu, Beşiktaş Kulübü İkinci Başkanı ve İmar’dan sorumlu Beşiktaş Belediye Meclisi Üyesi Metin Keçeli’nin uygulamalara “Olumlu” oy verdiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ise ilave kat talebine önce izin vermediği, sonra ne olduysa onay verdiği Koruma Kurulu tarafından tescillenmiş tarihi duvar ve ağaçların heba olduğu Gülbahar Residence ile ilgili iddialardan bahsediyoruz.
Semt sakinlerinin iddialarına göre şikayetlere konu olan tarihi duvarın fotoğrafları;
[flagallery gid=68 name=”Gallery”]
Fotoğraflarda gördüğümüz haliyle, tescilli ağaçların da uygun alanlar bırakılarak korunması yöntemine gidilmediği de görülmektedir!
Ağaçların etrafında en az 5m. çapında bir alanda ne hafriyat ne de beton dökülmesine izin verilmemeliydi.
İncir ağacının değil 5m çaplık alan, tuğladan bir ‘saksıya’ sıkıştırıldığını görüyoruz.
Orçan İnşaat inşaat taban alanını artırmak için ağaçlara ‘sıfır’ gelecek hayat imkanı bırakmıştır ve arsanın bir ucundan diğer ucuna hafriyat yapıp, heryeri betonla örtmüştür.
Tescilli ağaçların bu tutuma maruz bırakılmasından kimler sorumludur?
Ne amaçla Orçan İnşaat’a göz yumulmuştur?
Orçan İnşaat, bizlerin bildiği üzere, Beşiktaş Belediyesi’ne ruhsat alırken verdiği Taahhütname’de tabii dokuya ve çevreye zarar vermeyeceğini beyan etmiştir. Zarar vermesi halinde, cezasına da razı olacağını beyan etmiştir.
Öyleyse, Orçan İnşaat’ın bu yaptıklarına daha en başlardan Beşiktaş Belediyesi’den bir itiraz, mani olma, hatayı düzeltme emri gelmemiştir?
Beşiktaş Belediyesi, mevcut yerleşik halkın mülkiyet haklarını, tabii varlıklarını ve tarihi mirasını korumak üzere var olan bir kurumsal yapıdır.
Beşiktaş İlçesi’nden sorumlu mevcut belediye ve meclisi gerçek görevlerini yerine gettirmekte tam anlamıyla başarısız olmuştur.
Belediye üyelerini, Orçan İnşaatı ve AKP İstanbul ‘millet’vekili Nursuna Memecan’ı tüm varlığımızla kınıyoruz….
Saygılarımızla
Sevgili NationalTurk Ekibi;
Serencebey’de tarihi ve kültürel mirasımızın nasıl içten pazarlıklı bir yöntemle, T.C.’nin AKP milletvekili, Beşiktaş Spor Klübü üyeleri ve Beşiktaş Belediyesi’nce göz yumularak tahrip edildiğine şahit olan bir vatandaş olarak, bu konuyu yakından incelediğiniz için sizleri kutluyorum.
Yayınladığınız fotoğraflarda da görüldüğü gibi hafriyatın ilk günlerinden müteahhit firma olan ve sahibinin Fikret Orman olduğu Orçan İnşaat Tarihi Taş Duvar’da yıkım için tüm ön hazırlıkları yapmış. Buna karşın, 3. Koruma Kurulu’nun Beşiktaş Belediyesine 11 Kasım 2008’de kendilerine böyle böyle bir yazdığı yazıdan Kurul’un bir yıkıma izin vermemiş olduğu ve şantiyede yapılan hazırlıklardan tamamen habersiz olduğu anlaşılıyor.
Şimdi sormamız gerekiyor; Bu tarihe kadar mevcut Koruma Kurulları tarafından özenle korunmuş olan Tarihi Taş Duvarın yıkımına kimler nasıl izin vermiştir?
Kurul’un bilgisi ve izni olmadığı halde, Fikret Orman ve Nursuna Memecan kime ve neye güvenerek hafriyat günlerinin daha başlangıcında Tarihi Taş Duvar’ın iç bölümü önünde bir Otopark Girişi için hafriyat yaptırmışlar ve hatta otoparkın tüm duvarlarını ve Hasırcı Veli Sokak’la olan bağlantısını sahada hazırlatmışlardır?
Bu tahribatın ve tarihi dokuya saygısızlığın yolunu açanlar kimlerdir?
Ve hangi yöntemler kullanılarak bu yollar açılmıştır?
Dikkat çekmemiz gereken en önemli husus şudur ki; Türkiye dışında hiçbir tarihi dokusu yoğun ülkede böyle uygulamalara izin çıkmaz! En ufak tarihi zerreciğe dahi değer verilir ve sonuna kadar korunurlar.
Bir milletvekili ve bir iş adamının İstanbul’a, tarihi mirasımıza ve gelecekte bunları izleyecek nesillere oluşturdukları ‘örnek vatandaşlıklar’ yüzümüzü kızartıcıdır ve tarihi mirasımıza bazı vatandaşlarımızın nasıl gözlerle baktığının ifadesidir.
Çok yazık!
Saygılarımızla,