GündemHaftanın YorumuPolitika

Set ve ”Reset”

Kadınlar Günü Kutlu Olsun

Emre GöllüNationalTurk yorumcumuz Sayın Emre Göllü haftasonu yaşanan Diyarbakır gündemini ve yaşanan politik süreci değerlendirdi.

Ülkemizin gündemini Diyarbakır’a odaklayan hareketli bir hafta sonunu geride bıraktık. Şivan Perver’in (asıl adıyla İsmail Aygün’ün) İbrahim Tatlıses ile düeti dikkat çekerken, asıl önemli unsur, Irak Kürdistan Özerk Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin ziyaretiydi. Öncelikle, bu ziyareti, Barzani’yi ayağımıza getirdik diye algılamanın bariz bir hata olacağı görüşündeyim.

Bilakis, bu ziyaretle sonuçlanan süreci, dış politikamızdaki gelişmelere bağlı olarak değerlendirmek durumundayız. Bu ziyaretin kodlarını okuyacak olursak, unutulmaması gereken şudur ki Mesud Barzani, konumu ve küresel egemen güçlerle ilişkileri dolayısıyla kendi tasarrufunda hareket etmemiştir, yönlendirici gücün varlığı dikkate alınmalıdır bu noktada. Bu bağlamda, son beş yıllık döneme uzanan ve dış politikamızı esas alan bir boyut açmayı arzu ediyorum.

2008 yılında, henüz Barack Obama’nın Demokratların başkan adayı olduğu kesinleşmemişken dahi ABD’nin güç odağındaki lobiler, Obama’nın başkan adaylığına ve hatta başkanlığına dair mesajlar vermeye başlamışlar, bu mesajlarına Ortadoğu’nun gelişimi ve kalkınmasında ABD ve Türkiye’nin birlikte önemli rol üstlenecekleri söylemini eklemişlerdi.

Büyük Ortadoğu Projesi tartışılırken ortaya çıkan bu söylemin uygulama boyutuna bakıldığında Türkiye’nin izlediği yaklaşım, dış politikada “sıfır sorun” yaklaşımıyla, Neo-Osmanlıcı esintiler taşıyan bir şekilde kendini Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın lider ülkesi gibi konumlandırma ve bu coğrafyaya “ağabeylik” yapma arayışı şeklinde oldu.
Kültürel, tarihsel ve dinsel ortak paydalardan bakıldığında ilk başta yadırganmayacak olsa da aslında bu yaklaşımın uygulanamayacağı, bölgedeki ekonomik ve sosyal dengeler bakımından açıktı. Ortadoğu ülkelerini net olarak iki gruba ayırabiliriz: Körfez ve Levant.
Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan’ın her konudaki liderliğini benimseyip bu şekilde hareket ederler. Levant ülkeleri ise eski Fransız sömürgeleri olmalarının getirdiği kültürel farklılıklar ve mezhep farklılıkları ile Körfez ülkelerinden ayrılırlar. Elbette bölgede, iç karışıklıklardan dolayı hasara uğramasına rağmen Mısır’ın etki alanını da gözardı etmemek gerekir.

Tüm bu ülkeler için geçmişte Osmanlı tebası olma ortak paydası kâğıt üzerinde görünse de gerçekte bunun varlığından sözetmek mümkün değildir. Yani, Araplık ve din eksenlerine bağlı olarak şekillenen yapılanmalar sözkonusudur ve acı ama gerçek misali bunlarda Türkiye’nin bir belirleyiciliği yoktur, dolayısıyla Türkiye’nin bu coğrafya için lider ülke kabul edilmesi mümkün olmamaktadır.

Bir yandan bu gerçekle yüzleşirken, diğer yandan gelişmelere bakarsak, başlangıç olarak Mısır’dan gelmiş olan, iç işlerine karışılmaması şeklindeki sert mesaj, sonrasında Suriye ile yaşananlar ve buna bağlı olarak İran ile aramızda oluşan gerilim ki İran’ın bölgedeki etki alanı da yadsınamaz, “sıfır sorun” politikasının ve buna bağlı “ağabeylik” yaklaşımının işlemeyeceğini ortaya koymuş ve bir ütopyanın bitmesi gereğine işaret etmiştir.

Geldiğimiz noktada, dış politikada İngilizce’den alıntıyla “reset” yani tekrar ayarlamak anlamındaki hamlenin ortaya çıkışıyla birlikte aslında bunu zorunlu kılan “set” hamlesini de gözden kaçırmamak gerekir. Bu bağlamda, ABD’nin İran ve Suriye ile doğrudan diyalog zemini oluşturması, sözü edilen “reset”i oluşturan “set” yani duruştur kanımca.

Buna ve Barzani’nin Diyarbakır ziyaretine bağlı olarak verilen mesaj, Türkiye’nin Neo-Osmanlıcı ütopik politikaları bırakıp, bölgede İran’ın mezhepsel ve tarihsel ağırlığını dikkate alarak, dış politikasını geçmişte olduğu gibi bir denge ekseninde şekillendirmesi gerektiği ve bu eksende Kuzey Irak’ın öncelik almasıdır ki kanımca aslolan, Kuzey Irak ile ekonomik boyutta hızlı gelişme göstermiş olan ilişkilerin, etnik milliyetçiliğe bağlı ayrışma söylemlerinin yaratacağı rüzgara kapılmadan, ekonomik ve sosyal paydalarda ulusal faydamız ve birliğimiz bakımından şekillendirilmesi gereğidir. Yerel seçime kadar olan dönemde bakalım nasıl gelişmeler göreceğiz, görünen o ki köprülerin altından epey sular akacak.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Emre Göllü / NationalTurk Haftanın Yorumu

 

8 Mart Kadınlar Günü Turları

Emre GÖLLÜ

Emre Göllü yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu