Ekonomi

1 euro=1 dolar düzeyine gelecek mi?

Maldivler Kutlu Olsun

omer demirFırtına bitti mi? Yoksa bu sessizlik yeni bir fırtına öncesinin sessizliğimi.Piyasalar bugünler de çok volatil günler geçiriyor ve bu volatilitenin pek çok sebebi varmış gibi görünse de tek ve basit nedeni parasal sistemdeki kırılganlık ve oynaklık.

Euro/dolar paritesinde görülen formasyonlar Yunanistan’la başlayıp Macaristan’la devam eden, tam bitti derken Bulgaristan’dan olumsuz gelen veriler ve Euro’nun sonu geldi kaygıları zaten bıçak sırtında olan piyasaları daha da alevlendirdi. Avrupa’daki borç krizine dair endişeler güven zedelenmesine neden olurken AB’nin ekonomik ve parasal işlerden sorumlu üyesi Olli Rehn’in Macaristan sıkıntısı piyasalarda tam olarak atlatılamamışken hafta içi Bulgaristan’ın kamu finansmanı konusunda endişeli olduklarını belirterek, Eurostat’ın denetleme yetkisi onaylanınca Bulgaristan’a heyet göndereceklerini planlaması gözleri tümüyle AB ülkelerine çevirdi. Bulgaristan’ın adının krize karıştırılması yeni bir krizle mi karşı karşıya kalacağız sorusunu düşündürüyor. İşte tüm bu ve devam edeceğim sorunlardan dolayı Euro’daki kan kaybı devam ediyor. Biliyorsunuz piyasalar olumlu psikolojiler ile hayat bulur ve olumlu haberlerle yükselir,ama piyasa ayı piyasası dediğimiz düşüş trendinde ise gelecek tüm olumlu haberlere piyasa kulağını tıkarken, olumsuz haberler daha da büyütülüp olumsuzluk devam eder. Spekülasyonlar bile, psikolojik değişimlerden fazlaca etkilenir. Öte yandan 895.2 milyar dolarlık tahvil miktarıyla elinde en fazla ABD Hazine kağıdı bulunan ülke durumunda bulunan Çin’in yapacağı tahvil alımıda euro /dolar paritesini etkileyecek gibi duruyor. Asya devi Çin ayrıca Mart ayında yedi ay sonra ilk kez rezervlerindeki Hazine kağıtlarını artırmıştı. Aşağıdaki tabloda AB ülkelerinin borç durumu mevcut. AB‘ye düşen şu anda piyasaları düzeltmekten çok, Euro’ya değer kazandıracak mali anlamda katma değer yaratmak olmalı. Kısaca ,piyasalar artık canlıyı görmek istiyor.

bir euro bir dolarİşler kötü gidince bilirsiniz hep bir suçlu aranır. AB’de de suçlu aranıyor. Bir kesim, kısa dönemde verilen destek sayesinde borç çevrilir ama uzun dönemde bu ülkeler borçlarını geri ödeyemez diyor. Para birliği içindeki ülke nasıl iflas eder? Para birliğini nasıl terk eder? Geçmişte örneği yoktur deniyor. Geri planda ise sabit kur sisteminin getirdiği yüke bile pay çıkarılıyor. Borçlu ülkelerin bir özelliği birim emek maliyetleri yüksek olması yani rekabet gücü gayet düşük. Aslında bu durum AB gibi fazlaca ülkeden oluşmuş bir topluluk için değilde tek bir ülkede olsaydı, Devalüasyon yapamaktan başka bir çareleri kalmazdı ama AB gibi bir konsorsium olunca devalüvasyona tek alternatif deflasyon kalıyor. Teknikte yada analizde deflasyon ve devalüasyon eşdeğerdir.Hem deflasyon hemde devalüvasyon İç piyasada üretim yapan kesimlerin reel gelirini düşürür.Türkiye yıllarca bu durumları yaşadığı için gayet bağışıklık kazanmış durumda.Ama AB ‘de durum farklı’’ yukarısı bıyık aşağısı sakal’’tabiri bugunlerde AB için yazılmış sanki.AB içinde borç yükü fazla olan ülkeler için İflasa direnip euro içinde kalmanın iki koşulu var.Ya, düzeltmeyi zamana yayması için euro ortaklarıdan destek alınacak ,ki burada AB ‘nin amiral gemisi Almanya’nın tavrı çok önemli, yada Ülke halkı uzun dönemli çıkarlarını euro içinde kalmakta görecek ve bedelini ceplerinden dolayısıyla ödeyecekler. Her ne kadar ben tedbirli iyimserliğimi devam ettiriyor olsamda Almanya’nın duruşunu yakından izlemekte fayda var diyorum.Almanya demişken bu hafta hafta Almanya’ait büyüme raporları da geldi. Büyüme oranları beklentisi yüzde %13.2 ile Avrupa’nın en iyisi konumunda. Aslında düşük Euronun Almaya’nın işine yaradığı aşikar ama Yunanistan gibi ülkelere verilen mali yardımların ülke içinde kötü bir siyaset izlenimi yarattığınıda unutmamak gerekir. Alman mahkemelerinin Almanya’nın 750 milyar euroluk yardıma katılmasına mani olmadığı yönündeki kararı ve Trichet’nin açıklamaları piyasalarda tekrar sert alışları getiren sebepler oldu ve yine volatite arttı.Euro dolar paritesinin hareketi borsalar üzerinde ilk defa bu kadar etkili oluyor.

Ocak 1999 yılından başlayan Haziran 2010’a kadar geçen 11 yıllık dönemde euro dolar paritesi , 0,88’den başlayan ve ilk defa 2002 ortasında eşitlenen bu süreçte şuan 1.20 ler seviyesinde.Son dönmede euronun değer kaybı ile çok sık gündeme gelen 1 euro=1 dolar düzeyine gelecek mi sorusunun cevabı yakın gelecekte cevap bulacak.

Euronun 1999 ve 2003 yılındaki 1.03 ve 1.19 destek seviyelerine çok hızlı gelmesi benzer hareketleri yine yaşatırmı sorusunu akıllara getiriyor. Tanımlanmış yeni destek ve direnç seviyeleri ile oluşan bant analitik persfektifler için önem arzederken yeni hedeflerinde oluşmasında etkili oluyor. Paritede en önemli olan 1.24-1.29 seviyeleri aynı zamanda psikolojik sınır olarak görülürken bantta aşağı doğru genişleme yaşandı. Bu bantta tutunamayan euro hızla 1.19 seviyelerine geriledi.

Tarihi destek seviylerinin aşılması ile gelinen bantta da uzun süre kalınamayacağı konusunda hem fikir olan piyasa yapıcılarıda 1.03 ‘lü seviyelerin çok kısa sürede görülebileceği konusunda uyarıyor.

Zayıf Euro’nun Avrupa’da ihracatı güçlendirerek iyileşme yolunu açacağını düşündüğümden ülkelerin kemer sıkma programlarına uyması halinde zamanın eurodan yana olacağını bütçe açıklarını azaltmaları durumunda euronun geri dönüş yolunu hızlı adımlarla eski seviyelerine taşıyacağını düşünüyorum. AB’nin veya euronun dağılma ihtimali ise şimdilik çok zor.

Ömer Demir

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Yazarın tüm yazılarına gözat »

Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 52) Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 102)
Konserler

Ömer DEMİR

Ömer Demir yazılarını Türkiye ve Dünyanın en objektif gazetesi NationalTurk ile takip edin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu